30.Bölüm -Yeniden Doğan Kalpler-

12 2 0
                                    

İyi okumalar <33

🌿

31.Bölüm
-Yeniden Doğan Kalpler-

İnsan düşünürdü ; geçmişi, geleceği, şimdiyi. Sürekli düşünürdü ve bu çürümeye yol açardı, bu ölüme bile yol açardı. Düşünmek tehlikeli bir şeydi.

Ben düşünürdüm geceleri, sabahları, her anımda. Onu düşünürdüm biliyordum sağlıklı olmadığını ama öyle güzel bir yüzü, kalbi düşünmek nasıl çürümeme yol açtı buna kafam basmazdı. Mutlu olurdum onu düşünürken bir yandanda üzgün. Üzgün olduğum tarafı ise beni hiç tanımamasıydı.

Yine düşünüyordum Aras, Hilal'den hoşlanmasa bana yazmazdı, benimle tanışmazdı ve biz olamazdık değil mi?

Ama yine düşünüyorum kaderimde olan elbet karşıma çıkardı, Aras benim yine karşıma çıkardı.

Bu kesinlik değil, inanç. Sonsuz bir inanç, 'biz' inancı içimde ukte kalan bir şey değil.

"Almira seni mahvedeceğim!" diye bağırarak bana doğru yaklaşan Hilal'i gördüğümde düşünmeyi bıraktım ve ona döndüm. "Of Hilal tamam abartma!" diye bağırdım yüzüme kapatıcı uygularken.

"Nasıl unutabilirsin maşayı! Nasıl?" Benden gelirken maşa istemişti ve ben unutmuştum...

Gerçekten aklıma gelmemişti, evden hızlıca çıkıp unutmuştum.

Bara gidiyorduk ve Hilal'in evinde hazırlanmak için toplanmıştık. Benden maşa istemişti çünkü onun maşasında bir arıza vardı ve saçları garip şekilde dalgalıydı o yüzden ya düzleştiriyor ya da direkt güzel bir şekilde maşa yapıyordu.

"Aşkım topuz yapsan sana çok yakışıyor. Ya da istersen ben düzleştiririm." dedim hatamı telafi etmeye çalışıyordum.

Elbisesine baktım boğazlı şekildeydi ve topuz gerçekten çok yakışırdı.

"Topuz olur mu dersin?" dedi aynada saçına bakarken. "Ay evet Hilal çok güzel olur sana!" dedi Doğa bir taraftan. Bana baktı bende ona baktım ayağa kalktım ve ona doğru yürümeye başladım.

"Almira hayır bu sefer değil git!" dedi geri geri yürüken. Pis bir sırıtış atıp hızlıca üzerine zıpladım ve onu gıdıklamaya başladım. "Özür dilerim Hilalişko!" dedim o ise kahkaha atıyordu yerde kıvranırken. Ben ise tepesindeydim.

"A-Almira dur!" dedi kahkahalarının arasından. "İn kızın üzerinden." dedi Ravza arkamdan çekerken. Ardından kalktım üzerinden. "Aptal, gerizekalı, salak!" dedi Hilal ayağa kalkarken. Dil çıkardım ona ve makyaj masasına geri oturdum.

Kapatıcımı tamamladıktan sonra gözlerimden başladım, hafif kahverengi bir far sürmekle işe koyuldum.

"Kızlar sizce hangi toka?" dedi Doğa elinde iki kurdale toka tutarken. Sanırım saçını arkadan tutturacaktı elbisesine baktım ve makyajına o tamamlamıştı her şeyi ve sadece saçı kalmıştı.

"Beyaz."
"Beyaz."

Ravza ile aynı anda konuştuğumda kafasını salladı ve beyaz olanı aldı eline.

Ravza'ya çevirdim kafamı üzerinde yeşil bir elbise vardı ama çok güzel bir tonda yeşildi. Üzerine uzun bir kaban giyecekti. Hepimizin ise altında soğuktan donmamak için termal çoraplar vardı o ten rengi olanı seçmişti bende siyah olanı vardı. Makyajı yine yeşil bir tonda yapıyordu.

"Oğlum ne güzeliz amına koyayım." dedi Hilal aynada kendine bakarken.

"Ablan bin yaşınada gelse taş taş taş!" diye oynamaya başladı Doğa kıkırdadım. Onda kırmızı bir elbise vardı.

Kırmızı Sarmaşık /Yarı Texting Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin