Bölüm Şarkısı: Gotye - Hearts A Mess
Hayatımda her zaman, neye kesin karar verdiysem hepsinde yolumu şaşırmadan ilerlemiş ve istediğim sonuca ulaşan biri olmuştum. Eğer bir işi gerçekten yapmak istemişsem gecemi gündüzüme katar, bir şekilde onu hallederdim. Hırslı biri değildim; sadece damarıma basılmadığı ve bunu gerçekten yapmalıyım veya buna ihtiyacım var hissiyatı olmadığı sürece, oluşan durumlara pek önem vermiyordum. Bu nedenle çoğu insan tarafından "Hayatı ciddiye almayan bir tip," olarak yorumlanır, buna göre muamele görürdüm. Ciddiye aldığım konularda kararlı davranır, sonuca istediğim şekilde ulaşırdım.
Buna, hayatıma giren kişileri girdiği hızla hayatımdan çıkarmak da dahildi.
Ve şimdi Ali Boran karşıma geçmiş, oğlu Araz Boran'ın hayatımdan çıkıp çıkmayacağı konusunda beni ikilemde bırakıyordu.
"Güzel bir açıdan yakaladınız," Dudaklarımı gergin bir şekilde dilimle ıslattım ve sol ayağımın önünde duran sağ ayağıma bir bakış attıktan sonra bakışlarım tekrar delici mavi bakışlara çevrildi, "Fakat hangi yüzle bunu yapacak?"
Ali Boran'ın yüzüne bilmiş bir gülüş oturdu, "Onu tanımıyorsun, cevabı vereyim." Eliyle çenesindeki sakallarını sıvazladı.
"Bilmediğin şu ki, Araz'ın bir şey yapması için ona yüz vermene gerek yoktur. Kafasına koyduysa, yapar. Hepsi bu. Onun hayat felsefesi bu."
Şaka mı yapıyordu? Sinir bozukluğuyla gelen gülme hissiyatımı bastırmaya çalıştım, suratımda oluşan karışık ifade Ali Bey'in düşünceli mavi irisleri tarafından dikkatle inceleniyordu.
"Bilmediğiniz şu ki, Ali Bey; ben de kafama koyduysam, yaparım."
Kaşları usulca yukarı doğru kalktı, hafif bir alay parıltısı gözlerinde belirmişti. "Onu gerçekten hayatından çıkartabileceğine inanıyorsun, öyle mi?"
Kaşlarımı çattım, "Bunun size neden bu kadar inanması zor geldiğini anlayamıyorum."
Ali Bey, düşünceli bir şekilde bakışlarını bana sabitledi. Az önceki alaydan eser kalmamış ve aşırı ciddi bir havaya bürünmüştü.
"Araz'ı tanıyorum, kızım. Her ne kadar o, benim onu tanımadığımı düşünse bile, onu ondan çok daha iyi tanıyorum."
"İnsanoğlu şaşırtır, biliyorsunuz." Beni onayladığını bakışlarından anlamıştım. Aklıma gelen soruyla alacağım cevap, Ali Bey'e de cevap olacaktı.
"Tanıdığınız Araz, bir kızı sırf ona bağırdı diye zorla alıkoyar mıydı?"
Ali Bey'in gözlerine oturan ani şaşkınlığı gördüm, yüz ifadesi değişmişti. Sanki bir şeyler hatırlatmışım gibi baktı bana, bu bakış aynı zamanda beni doğruluyordu.
Pes ettiğini belirten bir ifadeyle usulca güldü, "Hayır." Ona, anlamlı bir şekilde gülümsedim, bunun üzerine söylenecek bir şey yoktu çünkü her iki taraf da cevabını almıştı.
"Öyleyse iyi geceler, Buğçe." Elini uzattığında kibar bir şekilde elimi uzattım, samimiyetle elimi sıkarken "Umarım tanıdığım Araz'ı görürüm," dedi ve tam arkamda varlığını hissettiğim Araz'a göz kırparak arabasına yöneldi. Şaşkınlıkla bakakaldım; Ali Bey, Araz'ın benim hayatımdan çıkmamasını mı istiyordu?
Çıplak dirseğimde hissettiğim sıcaklıkla bir an irkilsem de, parmakların tanıdık dokusuyla gerçeğe geri dönüş yaptım. Düşünceler beynimde baş ağrıtan bir senfoni içerisindeydi. Araz'a baktığımda, babasının uzaklaşan arabasına düşünceli gözlerle baktığını gördüm. Yüzünden hiçbir şey okunmuyordu fakat o bakışları iyi tanıyordum; kafasında dönüp dolaşan sonu soru işaretli cümleleri, noktalı cümlelere çevirmeye çalışıyordu. Sonunda bakışları aniden bana döndüğünde, kendi düşüncelerim toz misali uçuştu ve sadece, Araz'ın ifadesizliğe bürünmüş, uzay boşluğu irislerine odaklandım.
![](https://img.wattpad.com/cover/28369322-288-k721333.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAR TANESİ
Novela Juvenil#Seslendirilmiş tanıtım ilk bölümde mevcuttur. ~ Başınıza gelebilecek şeylerin en uç noktasıdır insanlar. Öfkenin, aşkın, nefretin, kıskançlığın, acının... Canım bir kere yandı mı, kendimi hep kaçarken buluyordum. Nefes nefese kaldığımda isyan eden...