Bu Aşk Fazla Sana.

69 7 4
                                    

Uğradığım ihanet ve hayal kırıklığından sonra yine de kendimi ezdiremezdim! Bir ezik gibi odama kapatmayacaktım kendimi çünkü zaten Draco'nun bana vaati yoktu.. Depresyona girsem çok anlaşılırdı. Aksine en neşeli halimle ve en sexy kıyafetlerimden biriyle boy gösterecektim, sen kimsin ne beni üzüyorsun misali.

Üstüme bordo boğazlı bir kazak giydim, üçgen şeklinde orta boy bir göğüs dekoltesi vardı, altıma siyah bir mini etek geçirdim. Dizlerime kadar gelen botlarımı giydim ve bordo rujumla noktayı koydum. Aynaya baktığımda kendi kendime yükseldim o kadar iyi görünüyordum yani..

Odamdan çıktığımda o kadar ateşli görünüyordum ki, insanların bakışlarını hissedebiliyordum, bu bana ekstra bir özgüven katıyordu. Dışarıdan ne kadar iyi görünsem de içimde fırtınalar kopuyordu ama bugünlük bunu benden başka kimsenin bilmesine gerek yoktu..

Ortak toplanacağımız alana geldiğimde Mattheo beni süzerek bir ıslık çalmıştı, daha sonra ekledi. "Fıstık gibi olmuşsun kız!" Sırıtmıştım. Daha sonra Fred kolunu omzuma attı ve kulağıma fısıldadı. "Birileri senden gözünü alamıyor." Draco'yu işaret etti ve ona doğru döndüm. Okyanusunun derinlerine daldım, güzel gözlerinin en derinine baktım. Pişman olsun istiyordum çünkü ondan nasıl vazgeçeceğimi bilmiyordum.

"Hadi gidelim artık." Dedi Harry

"Nereye gidiyoruz ki? Ona daha karar vermedik." Diye sordu Blaise.

Harry ise "Gezine gezine gider, bir mekana otururuz." Diye devam etti ve suskun suskun yürümeye başladık.

"Sohbetinize de doyum olmuyor." Dedi arkadan bir ses, tanıdıktı.

-"Neden geldin Lorry?" Şu an o görmek isteyebileceğim en son şeydi.

"Draco beni de davet etti, gelmek istedim. Yalnız kalmasın diye geldim.. Ayrıca seni ne ilgilendirir?" Bir de küstah küstah konuşuyordu ya! Delirmek üzereydim resmen.

-"Draco yalnız kalmaz merak etme, bak biz varız. Ayrıca beni ilgilendirir çünkü organizasyon bana ait. Yine de iki arkadaş ortamı göreyim falan diyorsan gel." Bu sefer son gülen ben olmuştum. Tekrar sessizce yürümeye başladık. Mattheo kolunu omzuna attı.

"Çok sıkıcı bunlar. Gel bari yürürken sohbet edelim." Dedi, haklıydı da. Ben de baya sıkılmıştım.

-"Sohbet havam yok Theo ama yine de sıkıldığımı itiraz edemem."

"N'oldu bugün sana ya?"

-"Kazık yedim."

"Ne? Kimd-" Sohbetin en heyecanlı yerinde Fred'in beni aniden omzuna almasıyla irkildim. Koşmaya başlamıştık. Aklıma babamın Hogwarts'a gitmeme izin verdiği gün olanlar gelmişti. Dejavu gibi bir şey yaşadım. Şimdiyse bugünün burada son günüm olma ihtimali vardı ve Draco için üzüleceğime arkadaşlarımla güzel vakit geçirmeyi yeğlerim diye düşünüp akışına bıraktım.

Üç Süpürge'ye gelip oturduk ve kaymak birası istedik. Yavaş yavaş sohbet açılıyordu, şu an tek isteğim kaynaşabilmeleriydi. Hepimiz sohbete dalmışken biralarımız geldi ve ufak bir sessizlik oldu tekrardan, derken Mattheo konuya daldı.

"Adel! Sohbetimiz yarım kalmıştı ve en son kimden sorusunu sorduğumu hatırlıyorum."

Herm hemen söze atladı:

"Kimden mi? Ne kimden? Neyden bahsediyorsunuz güzelim?"

"Noluyor amk?" Bu tepki de Pansy'den gelmişti. Herkes meraklı gözlerle bana bakarken Draco'nun kafasını eğmesi ve Lorry'nin sırıtması kendimi dizginleme çabalarımı zorlamıştı.

Mahperi / Draco Malfoy ✮ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin