23. Bölüm

1.7K 129 156
                                    

Oy ve yorum sınırı: 120
(düzenlemeden attım yazım yanlışları için kusura bakmayınnn)

Defne Arya'ın Anlatımıyla

Asrın ile vedalaşıp kapıdan çıkmıştım. Sağanak yağmurda ıslanmamam için görevlilerden biri bana şemsiye tutuyordu. Beni gelen arabaya yönlendirmişti. Yüksek arabaya bindiğim an şoföre bakma gereği duymuştum. Araf tam yanımda oturuyordu.

Dağınık siyah saçları, bal rengi harelerinin etrafını saran kırmızılıklar ve aşırı alkol ve sigara kokusu ile bu adam, benim tanıdığım Araf olamazdı.

"Özür dilerim Defnem özür dilerim... Mantıklı bir açıklamam yok. Bertuğ gibi şaşalı cümleler kuramam ben bilirsin. Kalbini kırdığım için özür dilerim. Benim kardeşim o veya bu değil, sensin." gözlerini bir an bile direksyondan ayırmamıştı. Kısık ve kalın sesinin ardındaki pişmanlık anlaşılmayacak cinsten değildi.

"Gözlerime bak..." diyip kalmıştım sadece.

"Yüzüm yok..." araya girdim bu seferde. "Hayır öyle deme." sessizce gülüp tekrardan konuştu. "Öyle öyle... Sana onca sözü söyleyip pişkin pişkin karşına geçtim. Sadece şunu bil küçüğüm." gözleri ufacık gözlerime değdi. "Seni herkesten ama herkesten çok seviyorum." elini önce elime uzattı fakat tutmadan elini geri çekti.

"Sikeyim... Dokunmaya kıyamıyorum ben sana. Nasıl söyledim o sözleri, nasıl akıttım o göz yaşlarını, nasıl bırakıp gittim seni? Aklım almıyor. Ben, ben olmaktan çıkıyorum bazen... Hep diyorsun ya sende kişilik bozukluğu var diye." dediğine güldü. " Haklıymışsın. Sen dedikten sonra psikiyatiste gittim." torpidodan bir kağıt çıkartıp uzattı.

"Dissosiyatif kimlik bozukluğu. Yani senin deyiminle kişilik bozukluğu... İçimde çift kişilik varmış. Devran Yamanoğlu'nun oğlu Araf Yamanoğlu ve kardeşlerinin abisi Araf olarak... Bir yanda hala babasının takdirini bekleyen bir çocuk var. Diğer tarafta kardeşleri için dünyayı yakacak koca adam... Kadın öyle dedi yani. Bilmiyorum ben. Farklı iki kişiymişim gibi gelmiyor." elindeki kağıtta dolandı gözlerim. Teşhis raporuydu. "Bu durumdan dolayı beni affetmek gibi saçmalığa girme sakın. Her şey eskiden nasılsa öyle devam etsin. Sadece bilmeni istedim." ben ona sinirlenirken tek bir şeyi unutmuştum. Onun da yaşadıklarını hafife almıştım. Kendim saygı beklerken onun geçmişine saygı duymamıştım.

"Ben seni kişilik bozukluğun ile sevdim ki. Sen ne olursa olsun abimsin benim. O bal rengi gözlerine ilk görüşte hayran oldum. Aramızda kırgınlıklar, kızgınlıklar olsada; ben hep seninleyim abi." ne demiştim ben? Abi mi?

(AĞAĞAĞAĞA ABİ DEDİ KENDİM YAZARKEN DELİRİYORUM ŞUAN)

"Defne... Güzel kızım." ikimizde aynı anda birbirime yaklaşıp sarıldık. Bir baba edasıyla saçlarımı okşadı her zamanki gibi. İncitmeden, yumuşak yumuşak dokundu.

"Seni bir daha ağlatmayacağım söz veriyorum." alnıma bastırdı dudaklarını.

"Bu gece seninle kalabilir miyim?" dudakları arasından onaylayan bir nida çıkardı. Elini benim kemerime uzatıp kemerimi taktı. Ardından kendinikini de takıp arabayı çalıştırdı.

"Amcama mesaj at istersen merak etmesinler." gözlerini yoldan ayırmadan dediğini yapıp amcama kısa bir mesaj attım.

"Sen alkol mü aldın?" beni duyar duymaz sesini temizleme amacıyla öksürdü.

"Bir arkadaşımın doğum günü vardı da. Hediyesini vermek için gitmişken içtim iki kadeh bir şey... Kokuyor mu?"

"Biraz ama sorun değil." Araf daha cümlem bitmeden camı açmıştı.

Uyursam Geçer Mi?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin