8. Bölüm

6K 365 171
                                    

Lan ne ara 8. bölüme geldik farkında bile değilim.

O zaman bazı şeyler yavaş yavaş ortaya çıksın öhm.

Ayy birde 4 bin olmuş okunmaaa. Yerim sizii

Neyse yorum yapmayı ve oy vermeyi unutmayınız.

İyi okumalar dilerim.

Oy sınırı: 100
Yorum sınırı: 70

.......................

"Abi gel bir hava-" Bertuğ'nun endişeli gözlerle kurduğu cümleyi henüz bitirmeden Araf konuştu.

"Ener ile yalnız bırakın beni..." bana baktı acılı gözlerle. "Lütfen." Bertuğ'ya gözümle kapıyı gösterdim. Ener'in başını yastığa koydum ve odadan çıktım. Bertuğ da çıkınca ona döndüm.

"Hadi gel. Onlar hallederler." Bertuğ'yu dinleyip onu takip ettim.

Bir anda gelen bağırma sesleriyle durdum. Bertuğ da bana döndü.

"Odana geç. Kapını kilitle. Tamam mı kızım?" aceleyle konuştu ve aşağı indi. Ener'in odasından Araf'ın çıktığında gördüm.

Ne olmuştu lan?

Tam odama girecekken merak duygum ağır bastı ve seslerin olduğu yöne yürümeye başladım. O sırada bir odadan çıkan Ömer ile kaşlarım çatıldı.

"Ne yapıyorsun burada?" dediğim karşısında yarım ağız sırıttı.

"Bu seni hiç ilgilendirmez küçük hanım." elindeki telefonunu arka cebine attı.

"Emin misin? Seni bu odadan çıkrığını Devran'a söylesem ne olur?" sorduğum soruyla alayla güldü.

"Sence Devran Bey yıllardır yetiştirdiği, çoğu insanda daha çok güvendiği bana mı inanır yada kızı olarak kabul etmediği sana mı? Bir düşün istersen." tam gidecekken işaret parmağını yukarı kaldırıp bana döndü. Ve yüzümle, yüzü aynı hizada olacak şekilde bana eğildi.

"Anlamadıysan bir de şöyle anlatayım küçük. Devran Bey beni evladı gibi sever. Ve bence ona ikimizden birini seçmek zorunda bırakma. Kaybeden sen olursun." bir bebekmişim gibi burnuma dokundu. Gidecekken bu sefer ben onu sözlerimle durdurdum.

"Seni anca Devran Bey gibi kalpsizler sevebilir. Tabi sevmeyi becerebiliyorlarsa. Ama sana önerim o adama pek güvenme. Kendin dedin öz kızını kabul etmeyen bu adam senin gibi bir koruma parçasına güveni ne kadar sürer? Neyse sana Devran Bey'inle mutluluklar." onu orada bırakıp seslerin hala gelmeye devam ettiği tarafa yürümeye başladım.

Onlar büyük ihtimal avludaydılar. Çünkü bir odanın içinden bu kadar fazla ses gelmesi imkansızdı.

Avluyu gören bir balkona çıktım. Deran, Bertuğ'nun yakasına yapışmıştı. "Neden geldin?" diye cırlıyordu. Bertuğ'da sakince sinirinin geçmesini bekliyordu.

Köşeye sinmiş Milas ile sinirlenmiştim. Fena ağlıyordu, elleriyle kulaklarını kapatmıştı. Ergenlik dönemindeki bir çocuktu ve bu aile onu duygusal açıdan daha çok zorluyordu.

Milas Efe'ye karşı bir duygu beslemiyordum. Bana abileri -Bertuğ ve Ener hariç- gibi davranmamıştı. Gayet nötrdü. Bende ona karşı öyleydim ama ikimizde bir adımda bulunmamıştık.

Sanırım o adımın tam sırasıydı.

Yine vicdanın kazandı be Defne.

Bertuğların kavgasına odaklanamıyordun. Olduğum yerden çıkıp mecazi anlamda uçarak değil gerçekten uçarak aşağı indim.

Uyursam Geçer Mi?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin