Sekiz; Your lips & my lips

429 60 113
                                    


Effy: Bu notu umarım birkez yazmam gerekir.Bu kadar emek verdiğim bir hikayeye ne vote ne yorum var. Bu ne kadar kırıcı keşke bilseniz. Sırf o insta resimleri için bile o kadar vakit harcıyorum ki... ve hesabım böyleyken bir yıldızı çok görüyorsunuz. Fice değer vermiyormusunuz anlamadım nasıl buraya kadar okudunuz. Lütfen hayalet okuyucu olmayın. Yazar olarak emeğimin karşılığını almak isterim, fici sevdiyseniz birazcık destek olabilirsiniz.


Jungkook sonunda eşyaları arabaya yerleştirmişti ve Jimin'le birlikte evin yolunu tutmuşlardı. Jimin ona aldığı şeyleri bir ayda bitiremeyeceklerine dair birşeyler söylüyordu. Jungkook arabayı sürmek istemişti ama bunu Jimin'e söylemeye çekindiği için yan koltukta sessizce oturuyordu. Jimin de etrafı izleyerek arabasını sürüyordu. Jungkook bir süre onu izledi. BU film sahnesinden fırlamış gibi duran adamı. 

Ona aldığı hediyeyi verince ne tepki vereceğini merak etti. Onun için çok güzel birşey seçmişti. Bu yüzden mutlu mutlu sırıttı. O bunu yaparken Jimin anlık ona bakmış ve gülümsediğini fark etmişti. Bir tek kendinin mutlu olmak için sebepleri olmadığını düşünmeye başladı.

"Neye gülüyorsun böyle?", Jimin bir yandan kendine bir sigara çıkarmaya çalışıyordu ama araba sürdüğü için yapamıyordu. 

"Hiç öyle", Jungkook onun yerine paketten bir sigara alıp Jimin'in dudakları arasına yerleştirdi. "Sadece başıma güzel birşey geldi", bunu söylerken Jimin'in gözlerine bakıyor ve gülümüyordu. Jimin yoldan gözlerini ayırdığını fark edince hemen önüne döndü ve yola bakmaya başladı. Ağzında yanmayan bir sigarayla.

"Ateşe ihtiyacın yokmu?", Jungkook'un sorusu üzerine kuru sigarayla öylece beklediğini fark etti.

"Evet çakmak", gözleri ile gömleğinin cebini gösterdi. Jungkook elini atıp yumuşak kumaşın içinden siyah çakmağı çıkardı. Avuçlarını kapatıp Jimin'in sigarasını yaktı. Jimin tek başına araba sürerken de sigarasını rahatlıkla yakıyordu. Bu ikisinin de göz ardı ettiği şeydi.

Jungkook etrafa bakarken bildiği yerlerden geçiyordu,kasabaya ilk geldiğinde buralardan geçmişti. Daha da tanıdık biyeri görünce hevesle Jimin'e seslendi. "Hey Jimin", refleks olarak elini onun koluna atmıştı. "Seori'nin kafesine uğrayalım mı?"

Mağazada gezerken oyun salonuna girmek isteyen küçük bir çocuk gibi sormuştu. Jimin ise koluna attığı eli ve dudklarının arasından görünen tavşan dişlerini düşünüyordu. Birazcık güldü,"neden bu kadar heyecan yaptın?",dedi.

Direksiyonu kırdı,"Sadece söylemen yeterli".

Jungkook hafifçe utanarak elini çekti. Jimin,"yoksa Seori'den mi hoşlanıyorsun?",diye şaka yaptığında ilk başta gözleri kocaman açıldı. Sonra şakasını devam ettirmeye karar verdi. "Belki",dediğinde şaşırma sırası Jimin'deydi. Jungkook bunu o kadar gerçekçi söylemişti ki kendisi bile  bir an öyle sandı.

"Evren ondan hoşlanan kişiye yardım etsin",diyerek küçük nir gönderme yaptı, buna ikisi de gülmüştü. Jungkook bir anda Seori ile göz göze  gelince korktu,"ve bize de yardım etsin".

"Çocuklar!",Seori elindeki fırçayı bırakıp ikisinin üzerine deyim yerindeyse atladı. Ne yapacağını bilemeyen ikili refleks ile onu tutmuştu. Seori hala sarılıyordu. "Bu mutluluğun sebebi biz miyiz?",Jimin şaşkınca sordu. Seori onlardan ayrıldı ve hala kocaman gülümsüyordu. "Evet sizsiniz",dedi.

"Sonunda bir parti veriyorsun", o kadar heyecanlı söyledi ve ellerini çırparak zıpladı ki Jungkook gelmek istemesini sorgulamaya başladı. 

"seni bu kadar mutlu edeceğini bilseydim önceden yapardım",dedi Jimin. Bunu o kadar tatlı ve samimi bir şekilde söylemişti ki Jungkook ikisine bakarken gerçekten duygulandı. İkisinin arkadaşlıları çok güzeldi. Seori elini kalbine götürmüştü,"Ohh Jimin", eriyor gibi yapıp sonra ona parmak kalbi yapmıştı.

Mystery of us • JikookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin