On iki; I'll be fine, promise

314 49 31
                                    

Effy: Bol bol yorum atmayı ve hikayeye destek olmayı unutmayın!

Yağmur uzun zamandır bu anı bekliyormuş gibi yağıyor. Sanki bir kaynağı yok ve bitme derdi de yok gibi. Yeryüzündeki herşeyin üzerine değmeden tükenmek istemiyor gibi.

Topraklı yol çamura dönmüş, fazladan sular nehri hırçınlaştırmış.

Jungkook Jimin'e yetişmek için ayakkabılarını bile giymiyor, ayakları ıslak toprak ve sularla birleşiyor. Başı saniyeler içinde ıslanıyor.

Yine de Jimin'in arabayı çalıştırıp gitmeye başladığı ana denk geliyor.

Yağmur öyle şiddetli ki, farların ışığını bile kapatıyor gibi.

Jungkook'un omuzları umutsuzlukla çöktü ve kalp atışları hızlanmaya başladı. Zihni uykuyu çoktan terk etmişti. Jimin o kıyafetlerini giydiğine ve gecenin bir yarısı birden gittiğine göre, birşey olmuştu.

Oflayarak içeri girdi. Odasına koşup telefonu aldı.

Saat 01.14

Islak ellerini kurulamaya çalışıp şifreyi girdi, birilerini aramalıydı, birşey yapmalıydı.

Bir yandan Jimin'e sinirliydi. Bir yandan da çok endişeliydi. Elleri titremeye başlamıştı. Olabilecek tüm ihtimaller zihnini dolduruyordu. En başında Jimin'in o yüzü endişeli olması için yeterliydi. Ve en zoru da hiçbirşey yapamayacak gibi hissetmesiydi.

Endişeden ilk aklına gelen kişiyi aradı. Seori'yi.

Hiçbir şeyden haberi olmaması ve rahatsız olma ihtimali de vardı. Yine de bunu göz ardı etti. Ulaşılamıyordu.

Taehyung da telefonu açmamıştı.

Ardından Jin.

Gittikçe endişelenmeye başlıyordu. Evin içinde volta atıyordu.

Tüm oda bir an aydınlandı. Ardından çok şiddetli bir gök gürültüsü, kulaklarını kapatmak istemesine sebep oldu.

Herşey bir korku filminin parçası gibiydi ve Jungkook'a fazla geliyordu. Bu elinin kolunun bağlı olma hissi bile ona uzaktı.

Jimin'in odasına çıktı. Bulabildiği tek şey dağılmış bir yataktı. Biraz sakinleşmek için onun yatağına yattı. Telefonunu sıkı sıkı elinde tutuyordu.

Geçen seferi hatırladı, Jimin'in ne halde olduğunu. Eğer orada olmasaydı veya bıçaklandığında onu bulmasaydı ne olacağını düşündü. Saniyeler geçtikçe daha da panik oluyordu ve ulaşamadığı kişi sayısı artıyordu.

Jimin'e güvenmek istiyordu, belki de en çok ona güveniyordu. Ama onu korkutan bu güvendi, Jimin'in bu güven uğruna yapabilecekleri...

Bir süre kendini sakinleştirmeyi denedi.  Jimin'in uzun zamandır bunu yaptığını yada o tarz şeyleri zihninde tekrarlayıp durdu ama bir türlü rahat edemiyordu. Bunu gelecekte yaşayıp yaşamayacağını düşündü. Jimin her zaman bunu yapacaktı ve Jungkook da endişelenecek miydi?

İkisinin bir geleceği var mıydı? Buraya ne ara gelmişti.

Jungkook salonda volta atarken her şimşek çaktığında yerinde sıçrıyordu. Gök gürültüsünden korkmak çocukça gelebilir ama bazen gerçekten çok korkunçlar. İnsan böyle bir ruh halindeyken daha da kötü oluyor.

Zaman geçtikçe aklından her çeşit ihtimaller oluşuyor ve Jungkook nefes alamayacak gibi hissediyor.

Ceketini alıp verandaya çıkıyor ve soğuğa rağmen orada beklemeye karar veriyor.

Mystery of us • JikookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin