On altı; Until I see you

286 44 39
                                    

Effy: Çoğu kişi Hanchul'u unuttuğu için bu kısmı yazıyorum, sanırım fic güncel olduğu için unutanlar var. Hanchul Jeon Hanbin'in kasabadaki doktor arkadaşı. Jungkook onun evine gitmişti ama bulamamıştı falan. Bide bir geçmişe gitme sahnesinde Jungkook'un babasıyla konuşuyordu. Bu adam hikaye için önemli bir karakter (!) Sadece pek bir araya gelemediler ama önemli bir karakter unutmayın.

"Birine birşey yapacağın zaman, şöyle düşün, bu kişi benim için aynısını yapar mıydı? Bu mantığı hayatına dahil et. Bazen gerçekten bunu düşünmüyoruz. Yani onun için birşeyler yapıyoruz ama, biz o duruma düşersek ve o kişi bizim için, onun için yapabileceklerimizi yapmayacak birisiyse, çok büyük hayal kırıklığı olur", Jimin bunu söyledikten sonra Jungkook'un saçlarını okşamaya devam etti. Jungkook dikkatle onu dinlemiş, kucağındaki başını hiç oynatmamıştı.

Jimin'e alt profilden baktı ve böyle bile çok hoş görünüyordu.

"Dediğin doğru profesör", dedi onunla uğraşmış olmak için. Elini Jimin'e doğru uzattı ve parmaklarını dudağının üstüne koydu, öylece dokundu yumuşak dudaklarına. Bu her insanın yapmak isteyeceği birşeydi. "Birisi için birşeyler yapıyorsun ve gün geliyor, senin için birşey yapması gerektiğinde yapmıyor. Bu karşılık beklemek değil, birisi için yapabileceklerin olur ama aynısı senin için birşeyler feda etmeyecek biriyse, sana değer vermiyordur. Feda etmese bile, edebilecek olması"

Jimin Jungkook'un tatlı tatlı konuşan ağzını izlemekten, söylediklerine zor odaklanmıştı. Başını salladı onun söylediklerinin üzerine.

"Sen böyle konuştuğunda", dedi ama devamını getirmedi. Muzip bir gülümseme dudaklarında belirdi.

"Ben böyle konuşunca ne?", Dedi Jungkook dirseklerinin üzerinde diklenirken. Şu son günlerde ikisi arasındaki çekim had safhadaydı ve kimsenin adım atmaması bunu daha da arttırıyordu.

"Hiç", dedi Jimin, Jungkook'un başını tekrar kucağına yerleştirirken, "konuştuğumuz önemli konuya geri dönelim", dedi az önceki konuyu kast ederken.

"Mutluluk ile beklenti ters orantılıdır", diye lafa başladı Jimin, parmakları usulca diğerinin saçlarını tarıyordu. Anlatacağı herşey için heyecanlıydı ama sakince konuşuyordu.

"Nasıl?", Diye sordu Jungkook. Sırf Jimin'i saatlerce dinlemek için bile sorular sorabilirdi.

"Bizim insan olarak beklentilerimiz var", Jimin ciddi bir şekilde konuşmasına başladı, "ailemizden beklentimiz, çevremizden beklentimiz... Tabiki bu doğal birşey, özellikle ilgi ve sevgi beklentisi gibi olanlar. Ama bazen, bu beklentilerimiz gerçekleşmez. Bazen o kişi bizi sevmez, bazen ailemiz kalbimizi kırar", Jimin bunları söylerken şöminenin üstündeki eski bir resme bakıyordu ama Jungkook onun gözlerini göremiyordu. Oda camdan dışarıyı izliyordu, karanlıkta parlayan ayı.

"Bazen en doğal hakkımız olan, güzel bir aileye sahip olmak, bazense öğretmenimizden duymak isteğimiz bir aferin. Bunlar basit şeyler de olsa bazen olmaz. İşte bu noktada, insan olarak, beklentilerimizin olması demek, hayal kırıklığı demek. Her zaman böyle olmasa da. Bu yüzden beklenti mutluluk ile ters orantılı bana göre", sonlara doğru biraz mırıldanmıştı.

"Bu kadar şeyi nasıl biliyorsun?", Diye sordu Jungkook hayranlıkla. Kendisi de bu tarz şeylere ilgi duymuştu, ama Jimin'deki diksiyon, basit anlatım, açıklık. Bunların kendinde olduğunu düşünüyordu. Jimin'i dinlemek, masal gibiydi.

Oda gülümsedi bunun üzerine, "hepimiz hayatımızın farklı dönemindeyiz kookie", dedi Jungkook en ufak kırışıklık olmayan cildinin üzerinde dolaşırken.

Mystery of us • JikookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin