Ertesi sabah beni Kyojuro uyandırdı.
"Giyu, sabahtan beri sana seslenip duruyorum! Baygın falan olmalısın."
Gözlerimi isteksizce açtım. Kyojuro sadece kalkmakla kalmamış, koşuya da çıkmıştı. Çalar saatime baktım. Sabahın sekiziydi. Kutsal muz aşkına! Kaç saattir uyuyordum lan ben?
Uyku mahmurluğuyla, "Ne var?" diye homurdandım.
"Kapıda sana bir şey teslim etmeye gelmiş bir adam var. İmza atman gerekiyor."
"Ne?"
Kyojuro'nun söylediği şeyle beraber zıpkın gibi ayağa dikildim.
"Büyük bir şey. İlginç görünüyor."
Kyojuro konuşmaya devam ettikce gerginliğim daha da çok artıyordu. Gereksiz bir telaş gibi gözükebilir ama paketi kimin yolladığını az çok tahmin ettiğinizde o telaşın gereksiz olmadığını anlıyorsunuz.
Kyojuro heyecan içinde ağırlğını bir ayağından diğerine vererek oturma odasına geri döndü. Yataktan güçlükle kalktım ve kapının arkasında asılı duran eşofmanımı kaptım. Oturma odamızda, elinde büyük bir kutu tutan,
atkuyruklu, sık bir adam duruyordu."Merhaba," diye mırıldandım.
"Bay Tomioka"
"Aynen"
Ve paketin kimden geldiğini hemen anladım.
"Burada sizin için bir paket var, ama kurmam ve size nasıl kullanacağınızı göstermem gerekiyor."
"Gerçekten mi? Bu saatte? Ne var ki içinde?"
"Ben sadece söylenenleri yapıyorum beyefendi" Yüzünde etkileyici, ama profesyonel bir bana-zorluk-çıkartırsanız ananızı sikerim gülümsemesi belirdi.
Az önce bana beyefendi mi dedi? Bir gecede on yaş birden mi yaşlanmıştım. Öyleyse bile, nedeni şu patronum olacak kancık ve o absürt kontrattı. Göz devirdim.
"İyi tamam da bu ne?"
"Bilgisayar"
"Bilgisayar mı?"
Şaşırdım, neden bir bilgisayara ihtiyacım olduğunu düşündü ki? Zaten Kyojuro'nun bir bilgisayarı var. Ve onu kullanabilirim, anlaşılan şaşıran tek kişi de ben değildim. Kyojuro'nun yüzünde de kafası karışmış bir ifade vardı, neyse... diye geçirdim içimden.
Mac bilgisayar, göz alıcı gümüş rengi ile bayağı güzeldi. Çok büyük bir ekranı vardı. Sabito büyük şeyleri seviyordu. Oturma odasını, hatta bütün dairesini düşündüm.
"Son işletim sistemine ve tam program donanımına sahip. Ayrıca bir nokta beş terabaytlık bir sabit diski de var. Böylece bol yeriniz olacak ve otuz iki gigabaytlık bir RAM'ı da var. Ne için kullanmayı planlıyordunuz?"
"Imm. Bilmem ki"
Tıkanır gibi oldu, "bilmem ki mi?" dedi. Yüzünde hafifçe tiksinmiş bir ifadeyle kaşlarını kaldırdı. Bu tipler sadece beni gıcık etmek için yaşıyordu
"Ve belki internette araştırma." Gözlerimi devirdim ve omuz silktim. İç geçirdi.
"Pekâlâ, bunda kablosuz N var ve sizin hesap detaylarımzı kurdum. Bu bebek bu gezegende hemen her yere gitmeye hazır."
"E iyi"
1 dakika. Hesap detayları mı?
"Bekle! Sen benim e posta adresimi nerden biliyorsun?"
Adam yüzüme dik dik baktı ve elinde e-postamın ve kişisel bilgilerimin olduğu kağıdı bana gösterdi.
"Ben sadece denileni yapıyorum efendim. Sorunu firmayla konuşmanız daha iyi olur"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mavi kuğu/Sabigiyuu
General FictionEn büyük hayali ünlü bir patenci olmak olan tasarım bölümü öğrencisi Tomioka Giyuu, asistan olarak çalışmaya başladığı şirketin patronu Urokodaki Sabito ile beklenmedik bir ilişkiye başlar. Bu ilişki ikisinin de hayatında büyük değişimlere sebep ola...