Eros

101 14 26
                                    

"üzerini toparla ve dışarı çık" her ne kadar sakin bir ses tonunda konuşsa da, cümlesinde kullandığı emir kiplerinden anladığım kadarıyla sinirliydi. Konuşurken sesi titremişti, öfke ve gerginliğin verdiği bu ses titremesini nerde duysam tanırdım. İrkildim, aynı şey ikinci kez tekrarlatabileceğim birisi değildi bay Iguro. Hızlıca toparlandım ve yüzünde utanç, tiksinti ve gerginlik olan şefimin yanından hızlıca geçip dışarı çıktım.

Bu sırada Urokodaki umursamaz tavırlarla üstünü düzeltiyordu, dışarı çıkar çıkmaz kapı yüzüme kapandı. Kapanan kapının ardına kulağımı dayadım, konuşmaları net bir şekilde duyuluyordu.

"Sen kafayı mı yedin? O sadece bir çocuk, bu şekilde onun hayatını mafedemezsin!"

"O bir çocuk değil Iguro, o reşit."

"Hayır o bir çocuk. Ve sana göre de bir seks oyuncağı, sadece kendi zevklerin yüzünden insanların geleceklerini karartamazsın!"

seks oyuncağı mı... beni gerçekten bir seks oyuncağı olarak mı görüyordu?

"Ona asla o şekilde bakmadım Iguro, o bir seks oyuncağı değil... o bir insan, benim için önemli birisi. Onu seviyorum."

"Onu seviyor musun? O zaman sınırlarını unutma Urokodaki. Burası bir şirket ya ben değilde bir başkası görmüş olsaydı, itibarını düşünmüyor musun hiç?"

uzun bir sessizlik oldu.

"İş hayatını ve özel hayatını birbirinden uzak tut Sabito." Bay Iguro'nun sesi hiç olmadığı kadar kalın ve ciddiydi. Sonrasında birkaç adım sesi ve kapı hızla geriye doğru açıldı, bay Iguro ile göz göze gelmiştik, kapıyı dinlerken yakalanmıştım. Bana dik dik baktı ama bir şey söylemeden oradan uzaklaştı, bu olay hiç olmamış gibi mi davranacaktı? Yoksa bana daha mı kötü davranmaya başlayacaktı?

"İyi misin?" Üzgün bir ses tonuyla sordu.

"İyiyim, ya sen?"

Odadan içeri girip kapıyı kapattım.

"Böyle olmasını istemezdim üzgünüm"

"Sadece senin suçun değil, bunu birlikte yapıyoruz. Böyle birşey olabileceğini düşünmem gerekirdi, asıl ben üzgünüm" soludum.

"Yanıma gel" tiz bir ses tonuyla beni yanına çağırdı. Birkaç adım attım ve bir anda kendimi Urokodakinin kollarının arasında buldum.

"Benim için önemlisin... seni seviyorum." Mırıldanıyordu. Beni sarıp sarmaladığı vücuduna cevap verdim, bir anda sadece cinsellikten ibaretmiş gibi hissettiren o ilişki çok daha fazlası olmuştu sanki.

Usulca kendimi çektim.

"Bu akşam yemeğe gidiyor muyuz?"

"Patron sensin." Sırttım, hoşuna gitmis olmalı ki o da geri gülümsedi.

Bu sevimli ana telefonuma düşen çağrı ile veda etmem gerekti. Toparlandım ve ofisten dışarı çıktım, her ne kadar patronla kırıştırıyor olursanız olun yine de çalışmanız gerekiyor.

Uzun (gerçekten uzun) bir süre sonra bölüm atabilmek benim icin çok güzel bir duygu. Hepinizi çok özledim🥲 bu bölüm aktifliği geri kazanmak amacıyla kısa olsun biraz sonraki bölümlerde açığı kapatırım diye düşünüyorum, pekiii görüşmeyeli nasılsınızzz

Mavi kuğu/SabigiyuuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin