2. Kıkırdamak

300 43 71
                                    

(Chatte bana tavsiyeler -konular- yazabilirsiniz!)

Kitap sadece eğlence için yazılmıştır!!
Ciddiye almayınız.
Ve chat e başka kitaplardan alıntı bişey yazmayınız. Rica edilir.

***

Mahperi'nin Ağzından

Listede ki yazan herşeyi aldığımda kendime ne alabilirim diye bakıyordum. Kitap reyonlarını gördüğümde koşarak o tarafa gittim. İlgimi çeken kitapları elime alıp arkasını okumaya başladım.

...

Bir zaman sonra elimde bazı kitapları tutuyordum. Ama bişey eksikti... Tabii ya, Ömer!

Paşamız yine bir yerlere kaybolmuştu ama şuan onları aramakla uğraşamazdım. Daha önemli işlerim vardı, çok isterlerse kendileri gelirler.

Umursamadan kitapları incelemeye devam ettim.

...

Farkında olmadan bir kaç kez reyon değiştirmiştim. Bunu az önce gördüğüm çocuğu yanımda görünce anladım.
Yoksa o mu benim yanıma geldi?

Onun bana baktığını hissedince, bakıyor mu diye ona döndüm. Ama bakmıyordu.
Allah Allah acaba sen mi yanlış gördün Mahperi?

Her neyse, günlerdir beklediğim kitap buraya ne zaman gelir diye her gün buraya uğruyordum. Çarşıya çıkmaya üşeniyordum. Yine her gün yaptığım gibi o kitabı aradım...

Bugün içimde bir umut vardı. Gözlerim raflarda dolaşırken onu gördüm,
1-2 haftadır beklediğim kitabı...

Uzanıp almaya çalıştım. Ama olmuyordu! Neden en yukarı rafa koyarsın ki? Biz nasıl yetişelim oraya!

1.65 biri olarak oraya yetişmem imkansıza yakındı.

Yanımda ki çocuğa göz ucuyla baktım. Aramızda bir kafa boyu vardı. Maşallah, nereden bakarsan bak; benden uzundu bu çocuk!
Ne diyorum lan ben!

Hemen önüme döndüm. Kitabı bir daha almayı denedim. Yine olmadı.
Hadi Mahperi! Yaparsın kızım. Parmak uçlarında almayı dene birde.

Öyle yaptım, yaptım yapmasına da kitaplar kafama düştü. Bende otomatik olarak yere yapıştım.
Kısa boy sorunsalı...

Yanımdaki yakışıklı çocuk kitapları üstümden çekip kalkmama yardım etti. Bende üzerimi silkerken almak istediğim kitabı alıp bana uzattı, "Bunu mu alacaktın?" diye sordu.

"Evet, teşekkür ederim." dedim hemen elindeki kitabı alarak. Gülümsedi.

Gülümsemesine karşılık verip yerdeki devirdiğim kitapları topladım ve eline tutuşturdum. "Sen yerine koyarsın artık." Sonra ellerimi iki yana açarak konuşmaya devam ettim, "Malûm boy 1.65 olunca uzanamıyor insan." dedim.

Arkamı döndüm, "Ömer! Neredesin oğlum!" Diyerek Ömer'i aramaya başladım. Bu çocuk ne zaman buraya gelsek kayboluyordu. Ve her seferinde başka bir yerden çıkıyordu.

Bu seferde az önceki yakışıklı çocuğun yanındaki kızı gözetlerken buldum onu. Kız kitaplara bakıyordu o da kızın baktığı rafın yanında onu seyrediyordu.

Onu süzerken az önce benim elimde olan şimdi ise Ömer'in elinde olan market sepetini farkettim. Bir dakika ya, sepet ne zaman onun eline geçti! Muhtemelen kitaplara bakmaya gittiğimde elimden almıştı.
Yoksa sen mi verdin Mahperi?

ikisi de olabilirdi. Ama şimdi bunları düşünemezdim, Rukiye teyzeye -Ömer'in annesine- dönüşmeliydim!

Hemen kaşlarım çatık, kızgın olduğunu düşündüğüm bir ifadeyle Ömer'in yanına gidip kulağını çekerek, "Ne yapıyorsun anneciğim sen burada?" dedim annesi gibi davranarak. Bunu yapmak çok hoşuma gidiyordu.

"Ahh, Mahperi! Ne yapıyorsun kızım? Bıraksana kulağımı!" dedi sinirli bir şekilde.

"A aa! Hiç anneye bağırılır mı? Geliyor bak terlik!" dedim yapmacık bir sinirle.

"Mahperi!" dedi 'i' harfini uzatarak.

Kıkırdadım. Kulağını bırakıp Rukiye teyze rolünden çıktım. "Eee başka alacağın bir şey var mı?" dedim.

"Yok, hadi çıkalım artık." dedi. Kasaya ilerledik. Yürürken konuşmaya başladı, "Kız çok güzel, değil mi Mahperi!?" dedi hevesle.

Güzel. Şimdi hevesini kırma zamanı.
Hehehehe...

"Kız güzel... De senin gibi: çirkin, tipsiz, yakışıklısız," -daha yeni uydurdum- "kötü, kibirli, egolu, kalpsiz birine bakar mı, işte onu bilmiyorum. O artık Allah'a kalmış bir durum." dedim kaşlarımı kaldırıp bilmiş bilmiş onun hevesini kaçırmaya çalışırken.

Yüzü asılmıştı. Buruşmuş bir yüz ifadesiyle "Ayıp ediyorsun Mahperi," dedi. "Ben o kadar çirkin miyim!?"

"Evet." dedim sırıtarak.

"Ayrıca yakışıklısız ne ya? Öyle bir kelime bile yok!" dedi.

"Biliyorum canım, ben uydurdum zaten." dedim kolumu omzuna atmaya çalışarak.
Tabii ki yapamadım. Bunu dedikten sonra uzun bir sessizlik oldu. Bir zaman sonra Ömer'e bakıp kıkırdamaya başladım. Benim kıkırdamamla o da bana bakıp o da kıkırdamaya başladı.

Sonra ben onun kıkırdamasıyla kahkaha attım. O da benim kahkaha atışımla kahkaha attı. Gülüşürken markette derin bir sessizlik oldu.
Kesin herkes bize bakıyor.

Gülmeyi kesip etrafıma baktığımda tahmin ettiğim gibi herkesin gözleri bizdeydi.
Rezalet...

Ömer'in susması için dirseyimle koluna vurdum. Bana baktı, sonra etrafımıza baktı,
"Oov..." dedikten sonra susup bize bakanlara gülümsedi.

Herkes önüne döndüğünde bir tane teyze hâlâ bize bakıyordu. Ben de ona gözlerimi diktim. Biraz bakıştıktan sonra "Neye bakıyorsun teyze!?" dpedim elimi salladım 'ne var' dercesine. "Ayı mı oynuyor burada!?"

Teyze bana bakıp, "Tövbe estağfurullah!" dedi ve önüne döndü.

O arkasını dönerken hâlâ ona bakıyordum. Sonra Ömer de arkasını döndü, yürümeye başladıktan sonra benim hâlâ orada dikildiğimi fark etti. Beni kolumdan çekiştirerek yürütmeye başladı. Bende en sonunda pes edip yürümeye başladım.

Nihayet kasaya ilerlemeye başladık.

***

İlk kitabım, oy verip yorum yaparsanız sevinirim.<3

Instagram hesabım:
forever_kitapp

Yeni Komşu (ASKIYA ALINDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin