Bu bölüm tek bir kişinin ağzından olunca garip olacaktı. O yüzden böyle yazdım.
Bu kitap sadece eğlence için yazılmıştır!!
Ciddiye almayınız.
Lütfen chat e başka kitaplardan alıntı bişey yazmayınız. Rica edilir.***
Mahperi'nin Ağzından
"Keşke önceden haber verseydin. Bizde hediye alırdık." dedim üstümdeki cekete daha sıkı sarılırken.
Restoranttan çıkarken kimse bizi farketmemişti. Herkes bir şeyle meşguldü. Öyle meşgullerdi ki; her daim beni kıskanıp, Ayas ve beni yalnız bırakmamaya çalışan abim -hem de Güney abim!- bile bizi farketmemişti. Galiba pasta yemekle meşguldü.
"Bir keresinde annem yetimhaneye gelmiş."
Bana cevap vermeyip başka birşey anlatmaya başlayınca, dikkatle onu dinlemeye başladım.
"Tabii o zamanlar küçüğüm, 6-7 yaşlarındayım. Yüzünü hatırlamıyorum." dedi ve bir an duraksadı. "Yüzünü hatırlamayı çok isterdim." deyince bende duraksadım bir an. Burnum sızlıyordu. Ama ağlamak istemiyordum.
"Geçen sefer ne söylediğimi hatırlıyor musun? O zaman, Hiç görmediğin ve tanımadığın birini özleyemezsin, demiştim." Başımı salladım. "Özlüyor, Mahperi. Hem de öyle bir özlüyor ki..." dedi devam edemedi. Gözünden bir damla yaş düştü.
Anlıyordum onu. Bende özlüyordum babam olacak o herifi! Bizi kandırmasına rağmen özlüyordum o pisliği! Babam değil miydi işte? Ne yaparsa yapsın, sevmiyor muydum onu? Seviyordum. Kendime itiraf edemesem de seviyordum. Abimlerde içten içe onu özlüyorlardı. Eminim onlarda kendilerine itiraf edemiyorlardır.
"Beni..." dedi ve sonra düzeltti. "Bizi ziyarete gelmiş. Ona sarıldığımı hatırlıyorum ama çok net değil. Bulanık yüzü. Yüzünü bile bilmiyorum, inanabiliyor musun!?" derken hüngür hüngür ağlıyordu.
"Yetimhane müdiresinin dediğine göre, o bana sarıldıktan sonra kendimi, bana sarıldığı odaya kitleyip, camları kapatmışım. Nedenini biliyor musun?" diye sorduğunda bende ağlıyordum.
Ne zaman banka oturduğumuzu bilmiyordum. Onu kendime çekip sarıldım. Kollarını belime doladı ve kafasını boynuma gömdü. Daha çok ağladı.
Biliyordum. Nedenini biliyordum. Sonra içimden söyleyeceğim şeyi dışımdan söyledim.
"Kokusu seninle kalsın, diye." dediğimde aynı anda konuşmuştuk.
O, "Kokusu benimle kalsın, diye." demişti.
Hayat bir sınavdı ve Ayas bu sınavda yanlış yapmamak için çabalıyordu. Bilmediği konudan çıkınca, daha çok çabalıyor ama asla pes etmiyordu.
"Kokusu benimle kalsın, hiç gitmesin o koku..." dedi derin bir nefes alarak. "Ama gitti. O da gitti, kokusu da gitti, bizden gitti." dedi. Ve kafasını kaldırdı boynumdan. Bankta öne eğilip, birbirine kenetlediği ellerine odaklandı.
Sonra dediğine inanamayıp güldü. Kısa ama içinde uzun acılar barındıran bir gülümsemeydi bu. "Doğru ya, o hiç gelmemişti ki, gitsin." dedi omuz silkerek.
"Sonra," diye sordum. "Sonra ne oldu? Çıkardılar mı seni o odadan?"
Başını sallarken, "Çıkardılar, daha doğrusu ben çıktım. Defne ağlıyordu. Ona kıyamayıp açtım o kapıyı, çıktım o odadan." dedi. Kendini düşünmek yerine kardeşini düşünmek. Bunu sadece Ayas gibi bir abi yapabilirdi.
"Çok küçüktü Mahperi. Çok küçüktü. Hadi beni bırak, ona nasıl kıydılar? O küçük cana bunu nasıl yaptılar? Aklım almıyor!"
Ne diyeceğimi bilmiyordum. Susmayı tercih ettim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yeni Komşu (ASKIYA ALINDI)
Ficção AdolescenteKarşınıza taşınan yeni komşunuz, hayatınızı nasıl etkileyebilir? O'nun her hareketine nasıl hayran olabilirsiniz? Bu soruların cevaplarını öğrenmek istiyorsanız, "Yeni Komşu" hikayesi sizlerle!