SÜRPRİZ

18 2 0
                                        

Ümit , dünün yaraları üzerine giydiğimiz ,

Rengarenk çocuk pijamalarıdır.

Benjamin De Cassere


DERİN'den

Kıskanılmak ... Eşsiz bir duygu , tarifi yok. Sevdiğinizin gözlerinde ki sahiplenici bakışın verdiği mutluluğun benzeri yok.

Beril'in ne yapmaya çalıştığını gayet iyi anlamıştım. Onu bozmayacaktım, çünkü hayatımın en değerli üç kadınından ikisi gözlerini kısmış , alevler içinde bana bakıyordu. 3. kadın yani annem kıskanmazdı , kıskanırdı belki bilemiyorum ama Berille bir ilişki içersinde olmama onay vermeyeceği kesindi. Annem Duru ve Vedaya alışkındı , onların saf ve temiz kalbine . Onların üzerine Beril'i annemin karşısına çıkarmak bir depreme neden olabilirdi. Zihimden geçenleri bir kenara atıp Beril'e döndüm .

-'' Beril orada neden işimiz olduğunu söyledin.''

-'' İşimiz var çünkü , bitirmemiz gereken bir projemiz yok mu ? ''

-'' Bu projeyi bitirmek tek başımıza bile en fazla bir hafta sürer , ve proje bitim tarihi bir ay sonra yanılıyor muyum ? '' Beril rahatsızca oturduğu yerde kıpırdadı , devirdiği gözleri masanın üzerinde birleştirdiği ellerindeydi. Sıkıntıyla düşünüyordu , muhtemel çıkar yol arıyordu anlıyordum.

-'' Peki sen bunu bildiğin halde neden benimle kaldın , sonuçta çok sevgili arkadaşlarına açıklayıp beni çok rahatça postalayabilirdin. '' sorduğu soru güldürdü , beni tanımadığı o kadar belliydi ki , hiç bir zaman söylemek istediklerimi gizlemez açık ve net söylerdim. Cevabımdan kalbinin kırılacağını biliyordum ama gelecekte canının daha çok yanmaması ilk tercihimdi.

-'' Çünkü sevdiğin kadın tarafından kıskanıldığımı görmek paha biçilmezdi.'' İlk kez kıskanılmıştım , çünkü ilk kez kıskanılacak bişey yapmıştım.



Veda'dan

-'' Veda orda mısın ? ''

-'' Şey evet , sanırım. ''Aklım Derindeydi şuan o kızla nerede olduğu, ne yaptığını , ne kadar yakınlıkta oturduğunu , ne hakkında konuştuğunu deli gibi merak ediyordum. Gelirken Duru durumu özetleyen ve bana kırgınlığını içeren bir mesaj çekmişti. Benim peşimden hemen kalkmış onları yalnız bırakmış , ah Duru.

-'' Aslında böyle güzel bir havada seni bu şekilde görmeyi beklemiyordum. Sanırım güzel hava üzerinde ki kötü enerjiyi yanlışlıkla sana aktarmış.''

-'' Galiba öyle oldu.'' Mert'e artık alışmıştım. Özellikle rehabilitasyon merkezinden sonra daha bir kanım ısınmıştı. Beni mutlu etmek için , biraz olsun gülümseyebilmem için kırk takla atıyordu. Çoğunlukla da başarılı oluyordu.

Artık kendime çokta yabancı görmüyordum, çekingenliğimi hemen hemen üzerimden atmıştım. Aslında şu konumumda rahatça konuşabileceğim tek insandı ve insan bazen konuşmak istyordu. Muayenehanenin deri koltuklarına iyice yerleştim. İçimi boşaltmam gerekiyordu artık. Nereden , kimden , nasıl başlayacağımı dşünüyordum. Mert içimi okumuşçasına , gözlerini gözlerime şevkatle dikti ve içimde kördüğüm olmuş ipin ucunu tuttu.

-'' Anlat ve kurtul.''

Yaklaşık 2 saatlik sohbetimizin ardından hafiflemiştim. Derin'i Duruyu , ailemi , halamın ölümünü , kısacası tüm hayatımı biliyordu, tek birşey dışında aslında aslında kendisini ilgilendiren küçük yalanımı söyleyememiştim. Mert Duruyu atlatmak için aşık olduğumu söyledim ve bil bakalım kime aşığım ben ta ta tammmm '' sana'' ve küçük yalanımın bir dolambacı da sen aslında psikolog değilsin babanın şirketinde çalışıyorsun , babanın şirketininde avukatlığını annem yapıyor zaten bu sayede tanıştık. Bunu söyleyebilmek deli cesareti isterdi değil mi , evet öyle haklısınız.

-''Çok güzel bir hayatın var ama neden bu hayata sırtını çeviriyorsun anlamış değilim.'' Mert'in bilmediği son şeyide bu sayede açıklamış bulunuyorum.

-'' Bu hayatı çok sevdiğimden . Çünkü biliyorum ki bu savaştan galip çıkamayacağım. Kalan son zamanımı hastanede geçirmektense , odamda sıkıntıdan çatlayana kadar film izlemeyi tercih ediyorum.''

Rahatladım. Evet içimdeki sıkıntı azalmamış yada ömrüm uzamamıştı ama rahatlamıştım. Mutluluktan çok üzüntüyü paylaşmayı seviyorum insanoğlu. Belki Mert'i kullanmış oldum ama işi bu sonuçta değil mi ? Benim gibi hatta benden daha trajik vakalarla karşılaşmış olmalıydı , alışkındı.

-'' Dışarı çıkalım mı Veda ?'' Sanırım başını şişirmiştim, haklıydı bu kadar dert dinlemenin sonunda kendini temiz havanın kollarına atmak istiyordu. Bu beni şutlamanın kibar yoluydu.

-'' Sen çık Mert , bende eve geçeyim geç olmadan.''

-'' Aslında seninle gitmek istediğim bi yer vardı.'' Bu sözünden sonra Mert'inde bir psikoloğa ihtiyacı olduğuna emin oldum . Saatlerce beni dinlediği yetmemiş şimdide benimle bir yere gitmeyi istiyordu . Kesinlikle sorunları vardı. Madem istediği buydu , bunu ona verecektim , bana göre hava hoş.

-'' Nereye gideceğiz ?''

-'' Sürpriz.''


Dönme dolabın gökyüzüyle kavuştuğu , çarpışan arabaların kahkahalara karışmış gürültüsünün olduğu , elma kurdunun korkuturken eğlendirdiği yerin tam ortasındaydık. Lunapark....

Şehrin dışında kalan , alışveriş merkezlerinin oyun salonları yüzünden unutulmaya yüz tutmuş ,çocukluğumun tatlı anılarını besleyen bu rengarenk dünya , babamın korkmayayım diye benim bindiğim herşeyde yanımda olduğu üstü örtülmüş eğlence diyarı.

Biletleri almış dönme dolabın önünde sıramızın gelmesini bekliyorduk. Çocuksu bir sevinç kaplamıştı her zerremi. Mert'e iliştirdim gözlerimi , o benim tam tersime gayet sakindi. Neden bunu yapıyordu ? Beni dinlemek , belki biraz da akıl vermek haricinde bir görevi yokken neden beni mutlu etmeye çalışıyordu. Bunu daha sonrasormak için aklımın bir köşesine not ettim.

Nihayetinde sıra bize gelmişti.Bindiğimiz küvez kırmızı üzerine beyaz puantiyeliydi , gerçi benim tercihim bizden bir önceki ilenin bindiği siyah beyaz puantiyeli olandı ama şanssızlığım yüzünü göstermişti her zamanki gibi.

Yavaş yavaş yükselen dolap çocukluk anılarımı sıraladı peşpeşe . Mert etrafı izliyordu ne düşündüğünü merak ettim. Daha önce esirgeme yurdunda kaldığını söylemişti ama onun hakkında bundan başka hiç birşey bilmiyordum. Hayatımın en ince ayrıntılarını anlatacak kadar güvendiğim adam hakkında en ufak bir bilgim yoktu . Mert kimdi ?

-'' Mert ?''

-'' Efendim.''

-'' Ne düşünüyorsun.''

-'' Selim'i'' anlayışla emme basma tulumba gibi kafamı salladım.

-'' Hala konuşmuyor mu ? ''

-'' Maalesef.''

-'' Üzüldüm.'' diyebildim sadece.

-'' Aşağıda neşeyle cıvıldayan çocuklarla hiç bir farkı yok ve aynı zamanda dağlar kadar farkı var.''

-'' Bazen garip konuştuğunu düşünüyorum, demek istediklerini anlayamadığım zamanlar oluyor.''

-'' Biliyorum.''

-'' Mert .''

-'' Efendim.''

-'' Peki sen kimsin.''

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: May 31, 2015 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

VEDAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin