"Kurtar beni Seungmin, fazla vaktim kalmadı çabuk ol ve kurtar beni burdan."
Sıçrayarak uyandım, kırk iki gündür her gün olduğu gibi yine bölündü uykum. Her seferinde aynı rüyayı görmekten sıkıldım, ama bunun bir sebebi olmalı. Sürekli aynı insanı, aynı yeri, aynı kıyafetleri görmek biraz tuhaf.
Yatakta oturur pozisyona geldim. Kafamı ellerimin arasına aldım ve düşündüm biraz. Neden hep aynı rüya, neden hep aynı insan, neden hep aynı bembeyaz duvarlı oda, neden.
Belki küçücük bir farklılık bana bir yol gösterir. Ama hep aynı olması bana hiç yardımcı olmuyor.
Biraz öyle kaldım, uykumun gelmesini bekledim. Beş on dakika sonra gözlerim yavaş yavaş kapanmaya başladı, yatağa uzandım ve kendimi uykuya bıraktım.
"Seungmin lütfen yardım et bana. Bul beni, çek çıkart bu cehennemden."
Sabaha karşı uyandım tekrar. Yine onu gördüm, aynı kıyafetlerle benden yardım istiyordu. Ama bu sefer bir farklılık vardı, mekan.
Bu sefer bembeyaz duvarlara sahip bir oda da değil, karanlık ve basık bir yerden yardım istiyordu.
Büyük bir alan içinde küçük küçük odalar vardı, odaların içinde ise yatak ve klozetten başka bir şey yoktu. Buranın hapishane olduğunu anlamak zor değildi.
Ayrıca üzerindeki kıyafetleri şimdi anladım, üzerindekiler resmen mahkûm kıyafetleri.
Neden peki, neden bir mahkûm kırk iki gündür aralıksız rüyalarıma giriyor. Bu gerçek bir mahkûm mu, yoksa benim kafamda kurduğum birisi mi? Her ikisi de tuhaf. Ama en tuhafı benden yardım istemesi.
Bu nedenlerin cevaplarını bulmam gerek.
Annemin rüyalarımı neden bu adama bıraktığını çözmem gerek.
Adamın dediğine göre fazla vaktim yok. Ne yapıp edip bulmam lazım onu.
Hemen kalkıp hazırlandım. Üzerime siyah bir sweatshirt geçirdim, altımda ise mavi bir kot. Çantamı ve anahtarımı alıp hızlı adımlarla çıktım evden.
En yakın arkadaşım olan Hyunjin'in evine gidiyorum. Bana yardım edebilecek tek insan o. Her konu da olduğu gibi bu konuda da bana yardım edecektir.
Evlerimiz arasında çok fazla mesafe olmadığı için yol çok sürmedi. Hemen bahçe kapısını açıp içeri daldım. Kapı şifresini bildiğim için kolaylıkla girdim eve.
Saat erken olduğu için Hyunjin'in uyuyordu, normal olarak. Bu saatlerde uyanan bir manyak bendim herhalde.
Yavaşça dürterek uyandırmaya çalıştım arkadaşımı, nafile. Biraz daha sert dürtmeye başladım ama benim canım arkadaşım bana mısın demiyordu.
Baktım böyle uyanmayacak gittim mutfaktan bir bardak su aldım. Susadığım için birazını içtim, odaya gelince bardakta kalan suyu canım arkadaşımın yüzüne boşalttım. Sanki onu boğmuşum gibi nefes nefese uyandı.
"Napiyosun lan, ayyy ölücem sandım."
"Abartma be."
"Ben senden daha yakışıklıyım diye kıskandım dimi, kıskanç Golden."
"Öldürürüm çocuk seni, kalk giyin konuşacağız."
"Seungmin yıllardır arkadaşız, ben sana o gözle nasıl bakarım."
"Lan kalk elini yüzünü yıka kendine gel, sinirlendirme ben."
"Tamam be."
"Salonda bekliyorum."
"Tamam geliyorum hemen."
Yavaş adımlarla salona girdim. Oturmak istemediğim için biraz dolaştım fazla küçük olmayan oda da.
Düşün Seungmin, her boşluğunda düşün. Belki daha önce gördüğün biri, belki bir tanıdığın.
Hayır, hayır işte ben böyle birini hiç görmedim. Rüyalarıma giren o adamı hiç görmedim, ama benden yardım istemesi bana ihtiyacı olduğu anlamına geliyor. Tanrım ne yapacağım ben...
~~~~~~~~~~~~~~~~
İyi okumalar...
Vote ve yorum güzel olur sanki hm...
🍓🍓🍓🍓🍓🍓🍓🍓Kafamda çok güzel planlar var. Umarım istediğim gibi olur. İlk bölüm içime sindi gibi... Sizin de hoşunuza giderse, yorum olarak yazmanız çok iyi olur.
Her gün yeni bölüm atmaya çalışacağım;)...
İyi okumalar...
Vote ve yorum güzel olur sanki hm...Diğer bölümlere de bakın aşkımlar. Bir de kitabımı beğenirseniz beni takip eder misiniz acabaa??;)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
42 / chanmin
FanfictionNe olursa olsun, annemin rüyalarımı neden bu adama bıraktığını bulmam lazım... "Seungmin, yardım et bana. Bul beni, çek çıkart bu cehennemden." Not: bu hikayede küfür ve cinsellik vardır. Okumadan önce dikkate alınız ;)