Onu öptüm. Neden öptüm? Ya kızdıysa. Ya hoşuna gitmediyse. Tanrı aşkına Seungmin, manyak mısın neden öptün adamı?
Hyunjin yanıma geldi.
"Ya nerdesin sen, seni bekliyoruz kapı... Hey ne oldu? Neden kıpkırmızı oldun? Basık mı geldi burası sana? Gel çıkalım hemen."
Dedi ve beni duvardan kaldırıp yürütmeye başladı Hyunjin. Anın şoku yüzünden pek bir şey diyemedim. Gören başka bir şey yaptık sanacak. Alt tarafı adamın yanağını öptün.
Dışarı çıktık ve bir banka oturduk.
"Şimdi daha iyi misin?"
"İyiyim bir şeyim yok."
"Neden kıpkırmızı oldun." Dediğinde ne diyeceğimi bilemedim en başta ama sonra anlatmak isterim. İllaki bir gün söyleyecektim zaten.
"Ben Chris'i öptüm... Ama yanağından."
"Ne? Niye?"
"Niye mi? Gerçekten tepkin bu mu be adam?"
"Seungmin bak seni anlıyorum ama sence de emin olman gerekmez mi?
"Ne için."
"Her şey için. Mesela, annenin bahsettiği adamin Chris olduğuna emin olalım. Onun senin kaderin olduğuna emin olalım. İlk işimiz onu ordan çıkartmak olsun, sonra duygulara yer verelim. Olmaz mı?
Biraz düşündüm, oldukça haklıydı. Kendimi hazla kaptırmıştım.
"Haklısın. Ben aslında onu öpmeyecektim, yani kafamda öyle bir şey yoktu... Anlık gelişti."
"Sorun değil bu seferlik böyle olsun. Ben zaten ilerisi için söylüyorum."
"Seni çok seviyorum Hyunjin. Hayatıma kim girerse girsin senin yerin ben de hep ayrı olucak."
Dedim ve sarıldım arkadaşıma.
"Ben de seni çok seviyorum Golden."
O an ona kızmak bile istemedim.
"Seungmin..."
"Noldu?"
"Jeongin, onu bulmamız lazım. Yani onu bulursak işimize çok yarar. Canlı bir kanıt olur elimizde."
"Haklısın ama nasıl bulacağız. Normal bir yaşantısı olsaydı eminim Chris'i görmeye gelirdi."
"Belki geliyordur!"
"Gelseydi Chris söylerdi herhalde."
"Belki onunla yüz yüze görüşmüyordur."
"Hyunjin belkilerle ilerleyemeyiz."
"Yanılıyorsun, asıl bir umudumuz olmazsa ilerleyemeyiz."
Haklıydı, ama Chris içerde çok zorlanıyor. Aceleci olmamız lazım. Yoksa ruyalarımda söylediği gibi, o ölücek. Öldürecekler onu...
"Tamam, ne dersen tamam, bir an önce başlayalım yeter ki."
"Güzel. İlk işimiz Jeongin'i bulmak. Senin arkadaşların, benim arkadaşlarım, bir şekilde bulmaya çalışacağız onu. Hem onun için hem de bizim için çok iyi olacak bu."
"Onun için?"
"Chris'in anlattıklarına göre ona çok bağlı biri olması lazım. Hayatında her hangi bir sıkıntısı olmasaydı gelirdi. Ya birinin emri üzerine hareket ediyor ya da korkuyor. "
"Dediklerin doğru olabilir. Başlayalım o zaman, nasıl yapacağız bilmiyorum ama yapalım. Bulalım jeongin'i."
Cümlemi bitirdiğim anda Hyunjin'in yüzünde bir sırıtır belirdi. O da jeongin'i bulmak istiyordu. Her ne kadar Chris için dese de ben pek inanmıyorum.
Ordan ayrıldık ve eve gitmek için yola çıktık. Vardığımız da saat daha altı olduğu için şimdiden çalışmaya başladık.
En başta Chris'in dediği yerleri not ettik. Ondan sonra, arkadaşlarımızla bulduğumuz birkaç ipucunu not aldık. Oldukça yorgun olduğumuz için biraz dinlendik.
Yemek yedik, oturduk derken saat çoktan dokuz olmuştu bile. Bugün not aldığımız yerlere gidemeyeceğimiz kadar geç olduğu için, işimiz yarına kaldı. Planımız sabah erkenden bulduğumuz mekanları gezmekdi.
Yatmadan önce Hyunjin'le konuşmak istediğim için yanına gittim.
"Hyunjinimm konuşalım mı biraz."
"Noluyo be, ölüyor muyum yoksa. Aaaaaaaa."
Yüksek sesle bağırmıştı resmen.
"Sus be sus. Geç otur şöyle konuşucaz dedim."
"Tamamm"
Bir nefes aldım ve başladım.
"Bana yardım ettiğin için çok teşekkür ederim. Sen olmayasın çoğu şeyi yapamazdım. Ama kafama bir şey takıldı."
"Ne gibi?"
"Jeongin gibi."
Söylediğim isimle yüzü kızardı resmen.
"Ne olmuş Jeongin'e?"
"Sen onu sadece Chris'e yardım etmek için bulmak istemiyorsun. Başka bir sebebi var. Söyle bana Jinii."
Biraz yere baktıktan sonra elleriyle oynaya oynaya cümleye girdi.
"Seungmin ben, ben onu eski bir arkadaşıma benzettim. Eski sevgilim falan değildi, gerçek bir arkadaşımdı. Onu çok seviyordum ama o öldü. Kan kanseriydi ve o öldü. Ben jeongin'i ona benzettim ve yardım etmek istedim. Çünkü Hyuk'a yardım edemedim ama belki ona ederim. Abisine kavuştururum onu."
Konuşurken bir damla yaş döküldü ince gözlerinden.
"Ben hiç bilmiyordum o çocuğu."
"O benim sanaldan arkadaşımdı. Çok nadir buluşurduk. Son buluşmadan iki ay sonra öldü."
Onu kendime çektim ve sıkıca sarıldım.
"Özür dilerim Hyunjin. Hayatımızdaki çoğu insan bizi bırakıp gidiyor, bunun için çok özür dilerim."
"Sen neden özür diliyorsun."
"Bilmiyorum."
"Sen sakın bırakma beni ama tamam mı? Eğer bırakırsan işte o zaman benden çekeceğin var Kim
Seungmin."Büyükçe gülümsedim ve sıkıca sarıldım kardeşime...
~~~~~~~~~~~~~~~~
İyi okumalar...
Vote ve yorum güzel olur sanki hm...🍓🍓🍓🍓🍓🍓🍓🍓
ŞİMDİ OKUDUĞUN
42 / chanmin
FanfictionNe olursa olsun, annemin rüyalarımı neden bu adama bıraktığını bulmam lazım... "Seungmin, yardım et bana. Bul beni, çek çıkart bu cehennemden." Not: bu hikayede küfür ve cinsellik vardır. Okumadan önce dikkate alınız ;)