Han Jisung
Sabah gözlerimi kapı ziliyle açtım. Uyandırılmaktan nefret ettiğim için sinirli bir şekilde kapıyı açtım ve karşımda gördüğüm bedenle neye uğradığımı şaşırdım.
"Minho?"
"Selam... Girebilir miyim?"
"Hayır!"
"...Anlamadım?"
"Yani şey... Sen gir içeri, salona geç otur, ben de elimi yüzümü yıkayıp geleyim. Olur mu?"
"Tabi ki, sen nasıl rahat edersen."
Cümlesini bitirir bitirmez lavaboya koştum. Kapıyı kilitlerken Minho'nun gülüşünü duydum. Önemsememeye çalışarak dişimi fırçalayıp elimi yüzümü yıkadım ve çıktım.
"Daha iyi misin?"
"Nasıl?"
"Yani beni kovacak kadar uykulu olduğuna göre baya kötü olman lazım."
"Hmm bugün biraz egoist olma kararı mi aldınız beyefendi?"
"Hayır o da nerden çıktı. Sen kendin demedin mi bana?"
"Neyi?"
"Bana aşık olduğunu. Benim için neler yaptığını sen anlatmadın mı?"
...
"Sus ya... Sürekli şunu hatırlatıp durmasan olmuyor mu?"
"Olmuyor."
"Niye?"
"Hoşuma gidiyor çünkü."
Ortam fazla sıcak olmaya başlayınca konuyu değiştirdim.
"Hem sen benim evimi nerden biliyorsun?"
"Çok saçma bir soruydu bu Jisung. Bir sürü ortak arkadaşımız var, sordum birine işte."
"Doğru... Peki niye geldin?"
"Heh, bak bu mantıklı bir soru."
"Peki bu mantıklı soruya bir cevap verir mısınız?"
Küçük bir öksürük sonrasında konuştu Minho.
"Jisung aslında ben seninle önemli bir şey konuşmak istiyorum."
"Tamam, konuş."
"Sen, benden hoşlanıyorsun değil mi?"
"Şey, evet. Hatta sadece hoşlanmak değil. Ben, ben sana aşığım. Yani sanırım."
"Tamam. Bak şimdi... Ben de sana karşı boş değilim ama hoşlanma değil gibi.
Dediği beni gerçekten çok üzdü. Başımı önüme eğip dinlemeye çalıştım ama yapamadım. Gözlerimin dolmasına engel olamadım.
Bir el başımı kaldırdı.
"Hey ağlama lütfen. Hoşlanmıyorum evet çünkü bu hoşlantı değil... Aşk kadar güçlü mü bilmiyorum ama, hoşlanma olmadığına eminim."
"Yani sen de beni seviyorsun öyle mi?"
"Evet öyle. Hem de çok seviyorum. Seninle her konuştuğumuzda kalbim yerinden çıkacakmış gibi atıyor. Seni sürekli görmek istiyorum, beş dakika bile olsa görmek istiyorum. Sensiz geçen her dakika bana bir asır gibi geliyor. Sen benim gerçekten yaşadığımı hissettiriyorsun Jisung."
"Minho... Seni çok seviyorum."
Dediğim gibi üzerine atlayıp sıkıca sarıldım ona. Minho'nun kucağına oturuyor olmam ikimizin de umrunda değildi o an.
"Ben de bebeğim ben de seni seviyorum... Jisung"
"Efendim?"
Diyip yüzüne baktım.
Bir elimi tutup hafifçe havaya kaldırdı.
"Benimle çıkar mısınız majesteleri?"
...
"Memnuniyetle lordum."
Minho aldığı cevaba sevinmiş olacak ki beni kendine çekip öptü.
İlk öpücüğümü verdiğim için hiç pişman olmayacağım kadar sevdiğim bir adama sahibim. Ben daha ne isteyebilirim ki?
Birbirimizden ayrılıp sıkıca sarıldık tekrar.
"Dişlerimi fırçalamam iyi oldu."
İkimiz de dediğim şeye güldük. Minho yüzüme bakıp konuştu.
"Fırçalamasan bile tiksinmezdim zaten."
"Saçmalama yeni uyandım, tabi ki tiksinirdin."
"Hayır tiksinmezdim."
"Sadece romantiklik yapıyorsun şu an."
"Emin ol bir süre sonra her gün berber uyuyup uyanacağız, işte o zaman yalan söylemediğimi kanıtlayacağım sana."
"O zamana kadar sana inanmayacağım."
"Bugün... Bugün kanıtlarım sana."
"Nasıl yani?"
"Bana taşın Jisung. Seni görmediğim bir saniyem bile olmasın istiyorum, sensiz geçen bir saniyem bile olmasın."
"Biraz daha böyle konuşmaya devam edersen ağlayacağım, bil diye söyledim."
Gülümseyerek elini yanağıma koyup okşadı Minho.
"Sakin ağlama. Seni hep gülerken görmek istiyor bu gözler. Hele bir de benim için, sakın ağlama."
"Sus o zaman. Çok duygusal konuşuyorsun bugün."
"Peki sustum."
Minho'yu ayağa kaldırdım.
"Nereye?"
"Odama."
"Odana, öyle mi?"
Dediği gibi elleri ile belimi sarıp beni bedenine yapıştırdı.
"Hey, aklından sapıkça bir şey geçmesin. Beni uyandırdığın için ceza olarak beni tekrar uyutacaksın."
"Hee öyle."
"Evet öyle."
"Peki majesteleri siz nasıl isterseniz."
Gözlerinin içine bakarak konuştum.
"Bana böyle seslenmen çok hoşuma gitti."
"O zaman hep söylerim. Ayrıca senin de bana lordum demen hoşuma gidiyor."
"O zaman ben de söylerim."
Minho birkaç saniye hiç konuşmadan yüzüme baktı sadece.
"Seni gerçekten çok seviyorum Jisung. Ben aşkın ne demek olduğunu bilmeyen bir adamdım, sen bana aşkı öğrettin Jisung. Hep sevgilim olsa ona nasıl davranmam gerektiğini düşünürdüm, çünkü bilmiyordum ama ben bilmesen bile sen bana pusula olup yönümü buldurursun Jisung."
"Aynen öyle yaparım. Senin kaybolmana izin vermem, hadi diyelim kayboldun işte o zaman seni bulurum Minho... Ben böyle konuşmalar yapamıyorum, senin gibi romantik olamıyorum."
"Bir ilişki de iki romantik olmaz zaten. Sen o işi bana bırak."
Dediğine ikimiz de güldük ve odama geçtik.
Yatağa uzanıp sarıldık. Minho benim saçlarımı okşarken ben de sıkıca onun beline sarılıyordum.
Gecemiz böylece bitmiş oldu...
~~~~~~~~~~~~~~~~
İyi okumalar...
Vote ve yorum güzel olur sanki hm...🍓🍓🍓🍓🍓🍓🍓🍓
Diğer bölüm final;)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
42 / chanmin
FanficNe olursa olsun, annemin rüyalarımı neden bu adama bıraktığını bulmam lazım... "Seungmin, yardım et bana. Bul beni, çek çıkart bu cehennemden." Not: bu hikayede küfür ve cinsellik vardır. Okumadan önce dikkate alınız ;)