Binanın içine girdik. Hyunjin adamla konuşurken biz de Jeongin'le arkada bekliyorduk.
Hyunjin onayı alır almaz bizi yanına çağırdı. Bir adam bize yolu tarif etti. Oraya her gün gitsek bile birileri bize yolu tarif ediyor.
Jeongin'le Hyunjin'i masaya oturttum. Ben ise kapının dışında Chris'i bekliyordum.
Koridorun sonunda gördüğün bedenle vücuduma mutluluk yayıldı resmen.
Aramızdaki mesafeyi koşarak kapattım. Sıkıca sarıldım Chris'e. Biraz öyle kaldıktan sonra ayrıldık.
"Sana bir sürprizimiz var."
"Öyle mi? Neymiş o?"
Elini tuttum ve kapının önüne kadar getirdim onu.
"Gir ve kendin bak."
Biraz duraksayıp kapının kolunu indirdi. En başta Hyunjin'i gördü ve ona bir baş selamı verdi. Daha sonra oda da başka bir bedenin daha olduğunu fark etti.
Jeongin'le göz göze geldileri an ikisininde gözleri dolmuştu. Birbirlerine baka kalmışlardı resmen. İlk hamleyi yapan Jeongin oldu. Koşarak abisi sıkıca sarıldı. Chris anında karşılık veremedi ama o da birkaç saniye sonra doladı kollarını kardeşine.
İkisi de hüngür hüngür ağlıyorlardı. Birbirlerine o kadar sıkı sarılıyorlar ki kemik sesleri burdan duyuluyor.
Chris'in heyecan ve mutluluktan dolayı bacakları onu daha fazla taşıyamadı. Dizlerinin üzerine çöktü. Tabi ki onunla birlikte Jeongin de aynı hareketi yaptı.
Chris her ne kadar kardeşinden ayrılmak istemese de bir kaç santim mesafe koydu aralarına ve yüzüne bakarak konuştu.
"Biliyordum. Biliyordum ölmediği."
Konuşurken parmakları kardeşinin yüzünde geziniyordu.
Söze giren bu sefer Jeongin oldu.
"Hyung ben bilmiyordum senin yaşadığını. Bi-bilseydim gelmez mıydım? Bana öl-öldüğünü söylediler. İnanmak istemedin ama me-zarın vardı hyung. Se-nin mezarın vardı.
Çok ağladım ama yi-ne de senin için yaşamaya çalıştım. Bir süre sadece kayıp olduğunu du-şündüm ama sonra bir numara bana bir yerin konumunu at-tı. Oraya gittiğimde gördüm me-zarını. Ölmeye çalıştım ama onu bile beceremedim hyung."
"Sakın. Sakın bir daha böyle bir şeye kal-kışma. Tamam mı?"
"Söz. Ama sen de bana söz ver. Bir daha beni asla yalnız bırakmayacaksın. Tamam mı?"
"Söz Jeongin. Burdan çıkar çıkmaz ensende biteceğim."
Küçük bir gülümseme duyuldu. Ortam o kadar dramatik ki gözümüzde yaşlar olmasına rağmen küçük küçük gülümsüyorduk.
Biraz daha yerde birbirlerine sarılarak ağladılar. Bir müddet sonra ayağa kalkıp yan yana sandalyelere oturdular.
O kadar uzun süre yerde ağladılar ki görüşme süresi bitmişti.
"Hyung ben gitmek istemiyorum. Seninle kalmak istiyorum."
"Perşembe gelebilirsin tekrar Jeongin. Şu an gitmen lazım."
Jeongin istemeye istemeye kalktı sandalyeden. Sıkıca sarıldı abisine. Ayrıldıkları zaman hep beraber çıktık odadan. Sadece Chris kaldı içeride.
Çantamı unuttuğum için hemen geri döndüm odaya.
"Şey çantamı unuttum da onu alacaktım."
Çantamı alıp tam gidecekken bir el tuttu kolumu. Beni kendine çekti ve sarıldı. Çantayı yere atıp ben de ona sarıldım. Ayrıldığımız anda küçük bir buse kondurdu dudaklarıma. Neye uğradığımı şaşırdım. Bu hareket kalbime çok fazlaydı.
"Sana ne kadar teşekkür etsem az Seungmin. Yaptıklarını ödeyemem. Burdan çıkınca hayatından biri olmak istiyorum. Seni bırakmak istemiyorum."
"Sen istemesen bile ben bırakmam Chris. Sen çıkana kadar kardeşine çok iyi bakacağım. Söz veriyorum."
"Hiç şüphem yok."
Bir kere daha sarıldık ve ayrıldık. Koşar adımlarla çıktım binadan. Diğerlerinin yanına gittim. Takside oldukları için bindim hemen arabaya.
Yol boyu kimse konuşmadı. Yol biter bitmez Hyunjin'in evine gittik. Kapıyı açtığı gibi içeri girdim. Tuvalete girip elimi yüzümü yıkadım. Benden hemen sonra Jeongin girdi. Çıkınca Hyunjin girdi. Duş alacağını söylediği için en son o girmek zorunda kaldı.
Jeongin yanıma geldi ve koltuğa yan oturup bana bakarak konuştu.
"Neden bana söylemedin hyung?"
"Neyi?"
"Abimle sevgili olduğunu. Sizi yargılamamdan mı korktunuz. Eğer öyleyse ben de gayim."
"Ne? Ne sevgilisi? Biz sevgili değiliz ki."
"Sizi gördüm hyung. Çantanı almaya gittiğinde çok kaldığın için sana bakmaya geldim. Siz öpüşüyordunuz."
Hızla ağzını kapattım.
"Sus bakayım. Hyunjin duyacak şimdi. Ayrıca biz öpüşmedik. Sadece, sadece dudaklarımız birbirine değdi."
"Savunmaya bayıldım."
"Ya Jeongin sussana. Biz sevgili değiliz, gerçekten ama sana bir sır vereceğim. Sır tutarsın değil mi?"
"Tabi ki tutarım hyung. Ver hadi."
"Bak Hyunjin bile bilmiyor. Sakın kimseye söyleme tamam mı?"
"Tamam hyung, söyle artık."
"Ben Chris'den hoşlanıyorum. Hatta seviyor ya da aşık da olabilirim. Ama o bana karşı nasıl duygular besliyor bilmiyorum. O yüzden ordan çıkana kadar ona belli etmeyeceğim duygularımı."
"İyi de duygularını zaten çoktan belli ettin. Ayrıca abim de sana karşı boş değil. Bu çok belli, bakışlarını görmüyor musun?"
"Öyle mi dersin?"
"Abimi tanıyorum. O kimseye bu kadar duygu yüklü bakmaz."
Kalbim çok hızlandı. O da bana karşı aynı şeyleri hissediyor olabilir mi gerçekten?
~~~~~~~~~~~~~~~~
İyi okumalar...
Vote ve yorum güzel olur sanki hm...🍓🍓🍓🍓🍓🍓🍓🍓
ŞİMDİ OKUDUĞUN
42 / chanmin
FanficNe olursa olsun, annemin rüyalarımı neden bu adama bıraktığını bulmam lazım... "Seungmin, yardım et bana. Bul beni, çek çıkart bu cehennemden." Not: bu hikayede küfür ve cinsellik vardır. Okumadan önce dikkate alınız ;)