çöpçatan || •texting•✔️

kırk dokuz

selam dolmalik biberlerr

napiyonuz hâlâ yatis mi

| zehra (ozledim guzelligimi ya)

"Taha! Arabadan çıksana oğlum," diye söylendi dayım, Taha'ya. "Yemeyeceğim seni, gel buraya."

"Niye?" diye sordu Taha, arka koltukta hareket ederek. "Vejetaryen misin?"

Dayım onu duymadı ve el kol hareketleri yaptığında sürücü koltuğundaki Sarma arabadan indi. Peşinden de ben indiğimde Sarma, Mücahit dayımın önüne geçerek Taha'nın kapısını açtı ardından da kolundan çekerek Taha'yı arabadan çıkardığında gülerek dayımın kollarına bıraktı.

"İmdat!" diye fısıldadı Taha. Dayım onu koltuğunun altına almış annemlerin yanına sürüklüyordu.

"Ben tanımıyorum kendisini," dedi Sarma. "Tanıştığımızda kurtarırız."

"Ama Taha," dediğimde hızla yanıma geldi ve koluma girerek beni de annemlere doğru ilerletti. "Taha'yı boş ver Zehra! Biraz sizi ayrı bırakıp tekrar birleştireceğim." Gözlerini değişik hareketlere soktu. "Belki de gerdek bölümü yazar öyle birleştiririm..."

Gözlerim büyürken kahkaha attı. "Çok tatlısın!" Elini yanağıma yerleştirdi ve hüzünlü sesiyle, "Böyle bir hayatı sana yaşattığım için üzgünüm," diye konuştu. "Ama Taha'n var! Hayatını tek bir lafıyla düzeltir, biliyorsun."

Gülümsedim. "Biliyorum."

Hızla, "İşte ondan Taha'yı bana ver," dedi.

"Hayır!" diye karşı çıktım. Okan bizi görmüş, annemlerin yanından yanımıza yürüyordu. "Taha benim."

"Toho bonom," diye taklit etti beni ve önüne döndüğünde Okan'ı gördü. Kahverengi gözleri büyürken dudakları da aynı oranda büyüdü ve nefesini tuttuğunu fark ettim. "Vay anasını avradını.." Okan, beyaz bir gömlek giymişti ve göğsünden karnına kadar uzanan V yaka dekoltesi zikzak şeklinde uzanan iplerle birbirine tutunuyordu. Üstüne de saçlarına yakın renkte yeşil bir ceket giymişti ve müthiş görünüyordu.

Sarma, nefesini tutarak Okan'ın bize doğru yürüyüşünü izlerken, "Okan da benim!" diye tısladı. "Bu ne endam? Üstüme bassa gıkım çıkmaz. Heykel gibi herif yemin ederim."

"Biraz çekici birisi," dedim. Taha'dan fazla değildi, en azından benim için.

"Ben var ya Okan gibi birini yazarak kendime ceza çektiriyorum yemin ederim," diye fısıldadı Sarma ve sözünü tamamlayamadan Okan yanımıza geldiğinde gülümsüyordu. "Merhaba beyefendi," dedi nezaketle, Sarma. "Nabzım seksenle kalbim bir tek senle atıyor."

Okan kızardı ve güldüğünde eliyle ağzını kapatmıştı. "Teşekkür ederim."

Sarma avucunu yüzüne yerleştirdi. "Ay şimdi bayılazamm!"

Okan kıkırdarken yandan yandan yürüyerek Taha'nın yanına gittim.

| sarma (aa bu kim)

Karşımda, Zeus'in oğlu olduğunu düşündüğüm beyefendi gülüyordu ve ben ölüyordum. Bu nasıl gülüştür zalımın oğlu? "Tanışmadık," diyerek Okan elini öne doğru uzattı ve bende avucumu onun avucuna yerleştirdim. Cenazemi kaldırabilirsiniz. "Okan ben."

"Ben de Sarma," dedim. "Ama bana benimki diye hitap edebilirsin. Ayrıca hanımım, hatunum, bir tanem gibi kelimeleri de hoş buluyorum."

Elimi serbest bıraktığında, "Memnun oldum," diye fısıldadı. "Sevgili eşim..."

"Ne?" diye bağırdım. "Ne dedin?!" Kalp atışım sekteye uğradı ve elim kalbime doğru gittiğinde geriye doğru sendeledim.

Okan elini belime yerleştirdi ve "Affedersin," dedi telaşla. "Sadece oyununa ayak uyduruyordum. İyi misin?"