4. Bölüm

41 2 2
                                    




Keyifli Okumalar!

𝟒.𝐁𝐎𝐋𝐔𝐌
𝒦𝒶𝓇𝒶 ℰ𝓁𝓏𝑒𝓂

"Hava almam gerek. Odana alış. Geliyorum."

Cevap vermeme fırsat bırakmadan odadan ayrıldığında beyazın esareti altına aldığı odanın içerisinde beni bir başıma bırakmıştı. Gözlerin, içeride merakın eşliğinde korkuyla beraber incelemeye başladı. O kadar beyaza bürünmüştü ki; insanın gözünü ışıltısıyla alabilirdi. Sadelikten uzak şaşalı bir dizayna sahipti. Beyazın laneti bu anı sardı.

Yatağa dönerek üstten bir bakış atarak inceledim, köşeye konulmuş başlığı duvara dayatılmıştı. Yüksek bir yataktı ve üzerine serilmiş olan takımın bir kısmındaki beyaz tüyler hoş görünümü sunuyordu. Yatağın ayak ucunda takı dolabı, hemen yanında ise makyaj masası mevcuttu. Yatağın solunda kalan duvarda büyük bir dolap yerleştirilmişti. Başımı eğerek ayaklarımın altındaki beyaz tüylü halıya baktım, orta bir boydaydı. Derin nefesler alarak gözlerimi kırpıştırdım, dolabın yanında buğulu bir modele sahip olan kapıya ilişti gözlerim. Adımlarımı oraya yönlendirerek kulpu indirdim, merakıma yenik düşerek kapıyı araladım.

Küçük sayılmayacak bir büyüklükte banyoydu, odayla uyumunu sürdürmüştü fakat mor ledler beyazlığı gölgelemekteydi. Odaya göre çok büyük olmasa da, Hadra'nın odasındaki lavaboya göre birkaç kat fazla büyüktü. Köşe camdan bir duşa kabin oldukça büyük ve ovaldi. Hemen yan tarafında ise bir jakuzi mevcuttu. Keskinle özenle dizayn edilmişti. Beğenebilirdim fakat beyazları sevseydim eğer.

İçeriden gelen kapı sesi dikkatimin yeniden oraya çevrilmesine sebep olurken kuruyan boğazımı temizledim, avuçlarım beyaz elbisemin eteklerine sürtünürken bedenim geri geri gitmenin ihtiyacını duyuyordu. İsteksiz adımlarla harekete geçtiğimde, kahverengi gözlerim ona ulaştı.

Kahverengi saçlara sahipti, koyu kahverengi olduğunu seçtiğim göz rengine sahipti. Üzerindeki siyah takımın içerisine giydiği beyaz gömleğinin dört düğmesini açık bırakmıştı, gözlerim usulca yeniden yüzüne çıktığında sol gözünün altındaki bene baktım. Bıraktığı kirli sakala ona yakışmıştı. Gözlerine yeniden bakışlarına çıkarttığımda beğenip beğenmediğimi sorgular gibi bir ifade vardı. Dikkati pür dikkat üzerimdeydi sanki.

"Beğendin mi küçüğüm?" diyerek etrafa üstten bakış attı.

"Beyaz Korhan," yutkundum, "çok beyaz."

Beyaz, kan demekti.

Beyazlar benim lanetimdi.

Kan ise Barbaros'u çağrıştırıyordu. Çok fazla geçmemişti üzerinde, saatler. Kabullenmem için bir süre tanımamıştım kendime. Üzerine perde serilen gerçeklerin ardını merak ediyordum. O gerçekler her ne ise Barbaros'un sonunu yazmıştı. Tüm bunların içerisinde Korhan çıkmıştı karşıma, gerçeklerin peşinde ilerlerken beni ona emanet ettiğini inandırmıştı sadece bir an. Küçük dikkatsizliği tüm yalanını ortaya sererken, o kişinin Karam olduğunu ele vermişti.

Peki Korhan tüm bu olanların neresindeydi? Korhan'ın yalanları altında yatan amaçların merakına düşerken zihnim bana oyununu oynuyordu. Planlar gerekliydi, oynanacak oyunlar veya belki de ait olmadığımız kişiliklere bürünmemiz gerekecekti.

Lal'in ruhu gömüldüğü toprağın altından çıkmak zorundaydı çünkü Nazlı tüm bunları becerebilecek kadar güce sahip değildi. Nazlı adı altında Lal olurken tüm yaşananlara göğüs gerecekti. Lal başarırdı ama Nazlı yapamazdı. Lal Koramaz; Arman Koramaaz'ın eğittiği çocuktu, bilgili ve bilinçliydi.

"Burası," dedi kelimenin üzerine basa basa, yüzü bana yeniden çevrildiğinde kaşları çatılmıştı. Burayı istemediğimi farketmiş görünüyordu. Elini hafifçe kaldırarak etrafı işaret etti, "artık senin küçüğüm." Çok fazla içerisinde bulunmayacağım için sorun olmaması gerekirdi fakat olmuyordu işte, kahretsin ki içinde geçirdiğim bir dakika bile bana saatler geçmiş gibi hissettiriyordu!

SİNEK VALESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin