𝐏𝐑𝐎𝐋𝐎𝐆

446 20 9
                                    







Yeni başlangıçların kitabı olsun Sinek Valesi.

Umudunuzu ne olursa olsun kaybetmeyin, ne derler; umut her zaman vardır. Sizi seviyorum kelebekler. Mutluluğu en çok siz hak ediyorsunuz. ♡

Buraya, okumaya başladığınız tarihi ve sevdiğiniz emojiyi bırakmanız bekleniyor.




𝐏𝐑𝐎𝐋𝐎𝐆

𝟒 𝐄𝐲𝐥𝐮𝐥 𝟐𝟎𝟏𝟒, 𝟎𝟐:𝟎𝟓

Bir küçük kız çocuğunun ölümü mırıldanışı yankılandı bulunduğu izbe sokakta, Eylül ayına rağmen şiddetli esen soğuk rüzgar sarı saçlarını uçuşturuyor, titreyen bedenini dindirmeyi amaçlarcasına avuçlarını bacağına sürtüyordu. Korkunun büründüğü kahverengi gözlerini usulca kırpıştırdı. Dili, soğuğun etkisiyle kuruyan dudaklarının üzerinde sürtünerek ıslattı.

Karanlığı aydınlatan tek sokak lambasının ışığı neredeyse söndü sönecek gibi duruyordu, uluyan sokak köpeklerinin sesleri her kulağına ulaştığı vakit korkuyla yerinde zıplıyor etrafını kontrol ederek ürpertiyle sarıyordu kollarını küçük bedenine. Korkunun ele geçirdiği kışkırtıcı merakın eşliğinde ona bakmayı sürdürdü. İçinde anlam veremediği hislerin varlığının oluşmasını onun tetiklediğini düşünüyordu.

Saç diplerindeki ince sızı yüzünün buruşmasını sağlarken parmak uçları dokundu hafifçe saçlarına, "Lal!" Lal. Dili lal olan kız çocuğu.

Bir bebeği andıran kırılganlığı dokunsan parçalanacak görüntüsünün ardında bir cehennemin içindeydi. Elleri saçlarından bacaklarının iki yanına düştü, avuç içlerine parmakları baskı uygularken kahverengi gözlerine yaşlar birikmişti. Bakışlarını onun üzerinden çekerek usulca döndürdü bedenini cehennemin inine giden yolun kapısına.

Soğuk bir Eylül gecesiydi, kırmızının kirlettiği beyazın acı hüznü yansırken; o sese itaat etti. Zayıf bedeni son bir yılda çok fazla güçsüz düşmüş yeni yeni iyileşmeye koyulmuştu, ruhu ise bıraktığı yerde sürünmeye devam ediyordu. Sese doğru ilk adımını atarken saatlerdir ayakta kalmanın ve hala hassas olan bacaklarının ağrısının eşliğinde çok güç hareket ettirebildi bacaklarını.

Zihninin bir kısmı gölgede bırakıldığı için yaşanılanları hatırlamakta zorlanıyordu Lal. Fakat zihni bile, acının vücudunun her bir zerresine değinmesini unutmasını sağlayamıyordu. O beyazın büründüğü kara oda, tüm anlarıyla zihninin bir köşesinde, ruhunun ona oynadığı acı oyunun eşliğinde tekrarlıyordu yaşanılanları.

"Çocuk," diye seslendi o. Saatlerdir ilk defa konuşurken, ses tonunun ciddiyeti yüzünü buruşturmasını sağladığı sırada adımları birbirine karışarak sendeledi, dizlerinin üzerine sertçe düştüğünde dudaklarından engelleyemediği acı dolu bir mırıltı döküldü. "Kalk ayağa çocuk."

Yüzünü örten sarı saçlarını kulaklarının arkasına sıkıştırarak soğuk havayı içine soludu. Unutulması mümkün olmayan dizlerindeki yoğun acıyı hissetmemeye çalıştı fakat bunun mümkünatı yoktu. Gözünden bir damla yaşın süzülmesi ürpermesini sağlarken hızla avucunun tersiyle ıslaklığın olduğu bölgeyi sildi, izinin kalmaması uğruna defalarca tekrarladı, beyaz tenini tahriş edene dek devam etti.

"Çocuk," diye tekrar etti o ses. Kaşları çatıldı Lal'in.

"İsmim Lal."

"Lal."

Başını aşağı yukarı sallayarak onu onaylarken tutunarak yavaşça doğruldu yerinden, acıyla yüzünü buruştururken bir yandan gözleri deponun girişine kayıyordu.

SİNEK VALESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin