Kapıyı açmamla birlikte yatakta horul horul horlayan oda arkadaşımla karşılaşmam bir oldu. Üzerindeki ince pikeyi yüzüne kadar çekmiş, pikenin alt tarafını ise bacaklarının arasına almıştı. Kollarını ise başka birine aitmiş gibi sağa sola uzatmıştı.
Daha önce yatakta çok garip şekillerde yatma adı altında birçok şey duymuştum. Ama böylesini ne görmüş ne de yaşamıştım. Adının ne olduğunu unuttuğum oda arkadaşım resmen üzerindeki pike ve altındaki yatakla savaşıyordu.
Onu uyandırıp korkutmamak için odadaki tek boş yatağa oturdum. Ayakkabılarımı çıkarıp yatağa yaslanarak Scoot'ı düşünmeye başladım. Scoot... Neden aklıma Teen Wolf'taki Scoot geldi bilmiyorum ama bu Scoot, dizideki genç kurta tipiyle öyle bir fark atardı ki!
Beni hatırlamadığını söylemişti ama adımı biliyordu. Ayrıca odamı da biliyordu. Oda numaramı bilmesini önemsemeyebilirdim belki ne de olsa yeni birinin geleceği her zaman daha önceden duyulurdu ama adımı nereden bilebilirdi? Ayrıca hatırladığım kadarıyla Scoot'ın yanında adım hiç geçmemişti. Bilemiyordum, belki de yanlış hatırlıyordum ama bu işin içinde bir gariplik olduğu fikri beynime işlemişti bile.
Tanrım! O çocuktan gelen bütün garipliklere razıyım ben! Bir insan tapılası derecede yakışıklı olamaz değil mi? Hayatta en nefret ettiğim göz rengi olan kahverengiye beni bağlamıştı resmen. Belki de gözlerini çevreleyen kirpikleri hoşuma gitmişti. Bu söylediklerim delice gelebilir ama, hepimiz böyle bir erkeğin sonsuza kadar yanımızda olmasını istemeyiz ki? İnsanlığın kuralı budur. Açık ve net.
Belki de sevdiğiniz insanın nasıl biri olduğu önemli değildir, bilemem. Belki de daha bu sabaha kadar savunduğum fikir bu olurdu ama ne olduğu umurumda olmayan düşüncelerine karşı bağışıklık kazandığım biri tarafından aldatılmıştım ve bu bütün teorilerime karşı gelen bir ilah gibiydi.
"Hey!" Acaba herkes birbiriyle anlaşıp 'dünya Olivia'yı korkutma günü' diye bir şey mi üretmişti? Neden birden bire sesleniyorlardı ki bana? Başımı iki yana sallayarak hala adını hatırlayamadığım oda arkadaşıma döndüm. Yeni uyandığını belli eden şişmiş gözlerle ve dağınık bir saçla bana bakıyordu. İlk günden kimseyle tartışmak istemediğim için "Hey." diye selam verdim.
Ads by CouponFactoryAd Options
Çocukça bir heyecanla yatağından fırlayıp tuvalet olduğunu tahin ettiğim bir yere girdi. Yaklaşık otuz saniye sonra suratından damlayan su damlacıklarıyla tekrar yerine oturdu. O an nedense aklıma annem geldi. Eğer ben böyle bir şeyi yapmış olsaydım yani yüzümü bir havlu ile kurutmadan yatağıma oturmuş olsaydım, yaklaşık beş altı gün sürecek olan bir nutuk beni bekliyor olurdu.
"Ben Sevda." Ah, elbette Sevda!
"Olivia." Sesim istemeden de olsa sıcak çıkmıştı. Belki de şu an karşımda oturan ve mutlu olduğu verdiği pozitif enerjiden belli olan Sevda yüzündendi. Evet, kesinlikle onun yüzündendi. Lütfen, bir kere bakma şansınız olsa gözlerinden çıkan sıcak parlaklığı görebilirdiniz.
"Olivia, günlerdir seni bekliyorum. Biliyor musun uyuyamıyordum bile her an gelirsin diye." Dudaklarını öyle bir şekle soktu ki iki yanağındaki gamze gayet net bir şekilde görülebiliyordu. Bu ben de yanaklarını sıkma isteği uyandırdı.
"Nasıl her an? Geceleri uyuyabilirdin Sevda." Tanrım, lütfen telaffuzumda bir hata olmasın.
"İsmimi doğru söyleyip söylemediğine takılma. Daha net bir şekilde söyleyeni görmedim. Buradaki tek Türk olmak oldukça zor. Asıl konuya gelirsek geceleri de gelebilirdin."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ANORMALLERİN OKULU
FantasyKaranlığın içinde bir karanlıktı o. Gökyüzünden benim dünyama düşen bir melekti. O melek bana aitti, kimseyle paylaşmak zorunda değildim. "Elini ver." Emredici ses tonuna itaat edip elimi uzattım. Görüntüler gerçekti. Yaşadığımız onca şey gerçekti...