8. Bölüm: Yalıya adım~
《Ya bakarsın eskisi gibi, ya susarsın hiç susmadığın gibi.》
Susmak şu an Ceylin için ödül gibiydi ama susmanın fayda vermediğini yıllar önce anlamıştı.
Ceylin konuşur gibi oldu ama yine öncelikli genç adam davranmıştı.
"Çalışanlarla aranı iyi ettin mi?"
Bu Mirza hep kendi konuşur karşısındaki insana söz hakkı tanımazdı. Ha birde habire konudan konuya atlıyordu.
"Bir şey dediler mi?"
Çalışanlar mı, bir şey mi? Daha ne desinler üstü kapalı bir şekilde resmen katil Mirza dediler. Ceylin bu durumu söyleyip söylemekte ikilemde kalsada zavallı çalışanların işinden olma korkusu onu susturmuştu.
"Hiçbir şey demediler ama hepsi kendi hallerinde insanlar. Onların katil olacağını sanmam." Mirza kapı kulpunu tutup kendine çekerken çıkmadan önce kaşlarını çatarak, sadece başını çevirerek Ceylin'e baktı.
"Hiç güvenmiyorum onlara. Onlar katil olabilir. Sonuçta aralarında kan bağı yok. Sen aranı iyi tut ve onlara o lanet gün hakkında sorular sormaya devam et."
Mirza'nın çıkması ile Ceylin kapıyı kapatıp sırtını kapıya dayadı. Asıl korkusu şimdi başlıyordu. Ne yani katil olmasından şüphelendiği adamla aynı odada mı kalacaktı?
Öte yandan yıllar yılı hatta en eski zamanlardan çocukluğuna dayanan özlem eşliğinde Türkiye'ye dönen Beysoy'ların biricik yakışıklı torunu Mirza'nın hasretine dayanamayan Duru sonunda Beysoy'ların yalısının kapısına dayanmıştı. Duru kariyerinde çıtayı bayağı bir yükseltmişti. Beysoy şirketinde çalışmaktaydı. Hatta babası Beysoy'ların ortağıdır. Duru Mirza'yı deli gibi sevdiğinden dolayı zamanında sevdiği adamın yurtdışına çıkacağını duyduğu an öncelikli davranıp yurtdışına çıkmış, Mirza'nın gelmemesiyle tekrardan İstanbul'a geri dönmüştü.
Soluğu Beysoy yalısında almıştı. Bu Mirza ne diye gelmemişti ki yurtdışına, diye diye kendini paralıyordu.
Yalının şoförü Ilgaz karşıladı.
"Hoş geldiniz Duru hanım."
"Mirza nerede?"
"İçeridedir" dediğinde dış kapıyı açmıştı.
Duru aracını park edip, indi. Kalbi güm güm atıyordu. Ah uzun zamandır görmediği sevdiği adamı görmesine ramak kalmıştı. Yalının kapısını ona açan Seray olmuştu.
Kim geldi, diye sesini yükseltti Ferda eltileriyle birlikte kahvesini yudumlarken.
"Ben geldim." Diyerek büyük odaya giriş yaptı Duru.
Ferda gözlerine inanamamıştı biricik gelin adayı gelmişti. Kollarını her iki yana açarak özlemle sarıldı Duru'ya. Duru acımasız bir kadındı. Hiç kimseyi beğenmez herkesin onu beğenmesini isterdi. Her gün bir ton makyaj yapardı. Uzunca boyu vardı. Kıvırcık saçları, zayıf bedeni, hafif kemerli bir buruna sahipti. Alnında ise küçüklükten geçirdiği kaza sonucunda oluşan dikiş izine sahipti. Bu sebeple hep kahkül bırakırdı.
"Biz seni yurt dışında bilirdik."
"Döndüm Semra teyze döndüm."
Bu samimiyetsiz ortamda daha fazla dayanamayan Buse kahvesini elinde taşıyarak oradan uzaklaştı. O esnada Ferda Duru'yu yamacına oturtmuş, sanki öz kızıymış gibi sıkı sıkı sarılıyordu. Kucaklaşma faslı bittikten sonra Duru heyecanla sordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SON ÇARE (Tamamlandı√)
Roman d'amourSabaha kadar ağla umrumda değilsin! diyen bir adam. Senden ve ailenden ölene dek nefret edicem! diyen bir kadın. Katili bulmaya çalışan bir adam Ben katil değilim! Diyen bir kadın. Seviyorsun diyen bir adam Asla sevmem diyen bir kadın. Sus! diyen bi...