17. Bölüm

660 99 55
                                    

17. Bölüm: Katil!

~Gerçekler napar ne eder bir gün kendini belli ederdi.~

"Seray sana bunu söyledi ve sen bana daha yeni mi söylüyorsun?"

"Unutmuştum. Yeni hatırladım ne yapabilirim?"

Genç adam bu duydukları karşısında dişlerini bezgince sıkıp ayaklandı. Kapıya doğru ilerlerken söylenmeyi de eksik etmiyordu.

"Daha yeni hatırlamış mış. Bu şimdi mi söylenir. Acaba bu zamana kadar aklın kimdeydi?"

Elini kapı kulpuna dayamış kendine çekicekken hemen kapının önüne geçti Ceylin.

Genç kızın yüzüne tuhaf bir ifade yayıldı. Saşkınlık ve anlamamışlık ifadesinin birleşmesi gibi bir yüz ifadesi.

"N'apıyorsun sen?"

Mirza kuruyan dudağını ıslatıp, "ne mi yapıyorum, gidip o Seray'a orada ne işin vardı diye sormaya gidiyorum."

"Saçmalama saatin farkında mısın? Hem saat çok geç, sabah sorarsın daha doğrusu sabah sorarız. Şimdi olmaz."

"Bekleyecek vaktim yok."

"Beklemelisin n'apıcaksın kızı yatağından kaldırıp mı sorucaksın? Hem belki de önemsiz bir detaydır."

Mirza gözlerini kısıp bir süre bir seyler hesap eder gibi yaptıktan sonra en sonunda Ceylin'e hak verdi. Bu saatte olmazdı.

"Önemli bir detay ama haklısın bu saatte olmaz."

"Bay yakışıklı sen bana hak mı verdin?" Ceylin'in yüzünde gülücükler açmıştı. Mirza ise hâlâ oflayıp pufluyordu.

Habirde bu eksikmiş gibi o anda ışıklar gitmişti. Oda karanlığa bürünmüştü. Karanlık, ah bu insanın içini karartan karanlıktan nefret ederdi Ceylin. Korkuyla sızlandığında
eliyle kocasının elini aradı ve bulunca sıkıca tuttu.

"Çok karanlık çok. Neden böyle karanlık oldu?"

Elinde sevdiği kadının elini hissettiği an çok tuhaf olmuştu Mirza. Sevdiği kadın elini sıkıca tutuyordu. Madem sevmiyordu ne diye tutuyordu ki o eli diye geçirmişti içinden. Bir insan gerçekten sevmediği bir insanı en korktuğu an bile uzak olmasını isterdi. Yüzüne gülmez, sürekli somurturdu. Konuşmaz aynı ortamda bile kalmak istemezdi .

Ama Ceylin öyle değildi ki. Gülüyor, konuşuyor ve aynı ortamda kalmaktan rahatsız gibi gözükmüyordu.

Bu uzun düşünceden sonra elini çekti Mirza. Madem öyle madem sevmiyordu uzak dursaydı ya.

Elleri boşta kalan Ceylin'in korkusu daha bir artmıştı. Gözgözü görmeyecek kadar karanlıktı odanın içi. Sokak lambalarınında ışığı gittiğinden cadde adeta karanlığa bürünmüştü.

Mirza ortamı aydınlatmak umuduyla balkonun kapısını açtığında rüzgar kapatmıştı kapıyı. Yağmurun şiddetli sesi odayı ele geçirmişti. Ceylin dizlerinin üzerine çömelmiş, ellerini kulaklarına dayamış korkuyla bir öne bı arkaya sallanıp duruyordu.

Mirza uzun uzun Ceylin'in bu hareketlerine baktığında inanmamıştı. Karanlıktan kim korkardı ki? Yağmurdan ve şimşekten kim korkardı ki? Peki ama karısı neden korkuyordu yoksa rol mü yapıyodu?

SON ÇARE                                                           (Tamamlandı√)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin