Birazcık Geçmiş /2

77 12 2
                                    

*10 Yıl Önce*
*İlahi Bakış Açısı*

Elinde uzun bez parçası, gözleri pencerede, omuzunda ise küçük tatlı yeşil muhabbet kuşu...

Yüreğinde ise çok tatlı bir heyecan ve kapıdan birinin gelme olasılığına karşın hissettiği korku ve tedirginlik...

Küçük Ahmet elinde ki bezi daha fazla sıkarken içinden kendini cesaretlendirmeye çalışıyordu.

Kalbinin sesinin arkasından kendine fısıldıyordu.

Yapabilirim!

Yapabilirim!

Dışarıyı çok merak ediyorum!

Bu gece dışarıda olabilirim!

Evet!

Evet!

Evet!

Elindeki bezi biraz daha fazla sıktı ve sonra bıraktı, derin bir nefes alarak elini olabildiğince geriye atıp kolunu tekrar yukarı kaldırdı ve bezi havalandırdı.

Bez pencereye ulaştı ama sağlamlaştırmadan nasıl çıkacaktı ki?

Oflayıp etrafına göz gezdirdi ve daha dün iğrenç mahluklardan birisi olan ablasının onu ziyarete geldiği ve sırf yüzünü görüp sinirlendiği için taşları Ahmet'in burnuna atıp kanamasını sağladığı taşlara baktı.

Ahmet şu an içinde olduğu durumdan dolayı adrenalini yeterince üst düzeydeydi ama bu olanlar bitince açlıktan, susuzluktan, kan şekerinin düşmesinden, ailesinden lanet bir yadigâr olan travmaları...

Daha net hissedecekti.

Anlayacağınız durumu bayağı bir vahimdi.

Ayaklarında ki beyaz çorap çoktan pislenmiş siyah ve gri karışımı bir renk olmuştu. Pis çorapları bile onun bu Dünya'daki en küçük bile olamayacak bir derdiydi...

Oysaki bunlar başladığında o sadece üç yaşındaydı...

Taşları eline alıp ağırlığını umursamadan camdan dışarı atmaya çalıştı ama hangisinin tutup tutmadığını bilemiyordu tabii ki.

On beşe yakın taş atmıştı yukarıya, illaki tutanlar vardı. Ve evet... O, on beşe yakın taşların hepsi Ahmet'in bir yerlerine isabet etmişti.

Bezin bir ucundan tutup aşağı çekiştirdi, sağlam olduğunu düşündüğünde içinden son kez kendine yapabileceğini söyleyerek beze asıldı.

Minik ellerini her defasında daha ileri itmeye çalışan küçük Ahmet ayaklarını ise duvardan destek alarak hareket ettiriyordu.

Pencereye az kaldığında bir anlığına dengesini kaybederek az kalsın geri, yere düşecekti ama son anda sanki ölmeden önce tek vazifesi buymuş gibi küçük elleriyle sıkı sıkı tutundu.

Son olarak camın kenarına ulaştığında elini oraya attı ama cam kırıklarından biri eline battı. Acı bir inilti ile elini hemen oradan çekerken tekrardan ağlamaya başladı.

Çok acımıştı...

Belki küçük bir parça parmağına bile girmiş olabilirdi...

Elini kendine çekip üfledikten sonra parmağına minik bir öpücük kondurdu ve tek eliyle üstten üstten kırık camları temizledi.

1 Dakika 1 Dakikayı Tutmaz BxBHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin