Polis?

259 32 9
                                    

Annemin kolumu işaret parmağıyla delmesi sonucu gözlerimi açtım ama ne kadar açabilirsem, şu an emindim ki dışardan birisi beni görse Dünya'ya ilk defa gözlerini açıyor sanardı.

Tam kalkıyordum ki bugünün cumartesi olduğu aklıma geldi. Yatağın üzerinde küçük çaplı bir sevinç dansı yapmış -sadece ellerini çırpmıştım, evet bu benim için danstı- paytak adımlarla odamın içinde olan banyoya doğru gittim.

Banyoda ki işlerimi hallettikten sonra hiç üstümü değiştirmeden salona doğru ilerledim.

Kahvaltı masası orada tüm ihtişamıyla resmen 'gel beni ye' diyordu. Babam elinde gazetesi ile masanın başında oturmuştu.

Annem ortalıklarda yoktu, büyük ihtimalle çayı almaya gitmişti. Sandalyeyi sesli bir şekilde çekip oturdum. Babam ses yapmamdan dolayı bana bakmış "Hayırdır Araf, bir sıkıntın mı var?" Demişti.

Gülümseyerek "Hayır... Aslında bir derdim yok ama içimde bir sıkıntı var." Diyerek ona gerçeği söyledim.

Annem mutfaktan elinde çaydanlıkla beraber "Hayırdır İnşallah." Dedi.

"Neyse ya, boş veriiiiiin." İ'leri gereksiz uzatmam babamı güldürmüş, annem ise kafasını iki yana sallamıştı.

Kahvaltıyı yaptıktan sonra babam işe gitmiş, annem de normal ev işlerini yapmaya başlamıştı -çoğu zamanını televizyonun başında o saçma salak Hint dizilerini izliyordu- ben de odama gitmiş, dişlerimi fırçalamıştım.

Ağzımdaki sakızı çiğner iken aklıma bugün Asel'in yanına gitmem gerektiği geldi. Bir anda panik içinde saate bakmıştım.

Merve abla öğlenden sonra üç gibi gelebileceğimi söylemişti. Saate baktığım da 13.30 olduğunu gördüm.

Gözlerimi haddinden fazla büyülterek içimden 'ooooh çok şükür bugün de boku yedim' dedim.

Ben hazırlanana kadar saat iki olurdu bir saate onlara ulaşmam için götüme fişek takmam lazımdı.

Neyse... Telaş yapmamam lazım, o zaman daha kötü olur.

Hemen yatağımdan kalkıp dolaba ilerledim.

Dolaptan siyah uzun kollu bir t-shirt alıp giydim. T-shirt üstüme tamamen yapıştığı için göğüs ve karın kaslarımı belli ediyordu.

Tamam 'offffğh erkek yhaaaağ' veya 'hoaaaay maşallah' kaslarım yoktu ama bir ara sporla ilgilendiğim için kaslarım vardı tabii sonrasında da ben bunları boşuna mı yaptım ulan, diyerek bunu düzenli bir rutin haline getirmiştim.

Altıma klasik mavi bir kot pantolon giydim ve üstümdeki t-shirt gibi siyah, büyük tokalı bir kemer taktım.

Ellerime eklem yüzüklerimi taktım.

Takı takmayı severdim hatta piercinglerim bile vardı ama arada takıyordum.

Ellerimle beyaz-gri karışımı olan saçlarımı düzelttim ve parfüm sıktım.

Telefonumu, anahtarımı ve cüzdanımı cebime koyup annemin yanına haber vermeye gittim. Tabiki yine televizyonun başında o muhteşem (!), Asla çakma olduğu belli olmayan (!), saçma tokatları ile ünlü olan; Hint dizilerini izliyordu.

"Anne, ben dışarı çıkıyorum." Artık nasıl filme odaklanmış ise kafasını sallamış, eliyle kış kış yaparak beni kovmuştu.

Bende gözlerimi devirerek ayakkabılıktan Vanslarımı alıp giydim.

Son sürat Asel'lerin evlerinin yolunu tuttum...

Sonunda Asel'lerin evini gördüğümde rahat bir nefes aldım. Gerçekten yürü, yürü, yürü iflahım kurumuştu.

1 Dakika 1 Dakikayı Tutmaz BxBHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin