~Efe Poyraz~
Uzun bir süre öyle oturduk. Geç saatlere kadar deniz dalgalarının kıyıya vuruşunu izledik. Uykusunun geldiğini söylediğinde kalktık. Bana kalsa gün doğumuna kadar kalabilirdim. Ama o prensesin uykusu varken burda durmamın bir anlamı yoktu. Şimdi arabadayız. Arkadan hafif tonda 'Teoman - Kadınım' çalıyor. Bir cevap vermemiş olmasına bozuldum ama napabilirim? Silah zoruyla cevap isteyemem ki. Of. Serenay'ı evine bıraktım. Bütün gece yalnız onu düşündüm. Içim acıyor, yanıyorum Sero yokken.~Serenay Doğan ~
Efe beni sevdiğini söylemişti. Çok heyecanlıydım. Nasıl söyleyeceğim ki, nasıl 'Seni seviyorum' diyeceğim? Nasıl sevgili olarak sarılacağım ona? Korkuyorum. Ya ayrılırsak? Ya ayrılınca eskisi gibi olmazsak? Deliriyorum. Hem Efe'yi istiyorum hemde korkuyorum. Kaybetmekten. En önemlisi Efe için kendimi kaybetmekten. Kendimi kaybedersem ne vazgeçerim ne de tekrar yolumu bulabilirim.*****
'Elimde telefonum duruyor. Şuan Efe'ye bir telefon kadar uzaktayım. Ellerim ekran kilidini açıyor. Rehbere giriyorum. Onun o gülümseyen, 'mutluluğum' olarak kayıtlı olan o harika numarasına giriyorum. Ve sonrası tamamen kendiliğinden oluyor. Efe'yi arıyorum. Evet, çıldırmadım ve Efe'yi arıyorum. Çalıyor...
"Efe?" Diyorum özlem dolu sesimle. "Güzelim" diyor bana her zamanki gibi. Içimde bir şeyler kıpırdıyor. Ayrı bir mutlu oluyorum.'
Aniden uyandım. Şu içinde kalmıştım. Sabah olmuş. Bende tüm bunların gerçek olduğunu sanmıştım. Ama bir dakika!? Zaten dün gece olan her şey gerçek! Tamamiyle. Sadece bunun etkisiyle garip bir rüya gördüm. O kadar. Elimi yüzümü yıkadıktan sonra Efe'yi mutlaka aramalıyım. Cevap vermem gerek. Evet yada Hayır.~Efe Poyraz ~
Kahvaltımı yaptım ve televizyon karşısında amaçsız bir şekilde oturuyorum. Telefonum çalmaya başladı. Nerde şu lanet aygıt?! Ah yastığın altındaymış. Arayan kişiyi görmemle şok olmam bir oldu. Bu... Serenay. Kendimi ergenliğe yeni girmiş bir kızın sevgilisi olduğundaki gibi heyecanlı hissediyorum. Ah lanet olsun. Ben ciddiyim ahbap. Serenay arıyor ve ben ne diyeceğimi bilemiyorum. Telefonu açmalıyım.
"Efendim"
"Efe"
"Efendim Serenay"
"Günaydın yakışıklı nasılsın?
What? Yakışıklı mı dedi o? *-*
"Iyiyim güzellik sen?"
"Iyiyim bende. "
Ve sonra uzun bir sessizlik...
"Şey..."
"N'oldu Serenay? "
"Ya nasıl desem? Dün hani sen bana şey hakkında şey diyip şey yapmıştın ya."
Gülmeme engel olamadım ve büyük bir kahkaha patlattım.
"Ben dün sana şey hakkında şey diyip şey mi yaptım? Ahahah. Ayh Serenay hiç gülesim yoktu. "
Sanırım gülmüş olmama biraz sinirlendi. Cevap vermedi ve sadece 'hıh' diyerek 3 harften oluşan , kızların sevdiği insanlar üzerlerinde trip etkisi yaratan o lanetli kelimeyi söyledi. Wtf? Sevdiği insanlar mı dedim? Serenay beni sevmiyor ki. Aptal Efe! Serenay güçlü bir iç çekince ona cevao verdim.
"Ya tamam sen ne diyecektin? "
"Ya yeter söylemeyeceğim bu ne ya? Sen benle hep dalga geç zaten. Hıh. "
"Ya tamam Serenay Özür dilerim haydi söyle. "
"Söylersem bana ne ödül vereceksin ?"
Aklıma kötü şeyler gelmedi değil ama neyse. 3:)
"Söz sana çok güzel bir şey alacağım. "
"Peki. Efe?"
"Serenay?"
"Efe?"
"Serenay? "
"Efe?"
"Serenay? "
"Efe?"
"Yeter Serenay ne diyeceksin?"
"Hazır mısın? "
"Hiç olmadığım kadar."
"Seni seviyorum. "
"Ne?"
Serenay az önce ne demişti? Seni seviyorum mu? Wtf? Dayanmayarak resmen 'ne' diye cırlamıştım.
"Söyledim işte Efe duysaydın banane."
"Serenay gerçekten duymadım bi'daha söyler misin?"
"Efe!"
"Efendim. "
"Seni seviyorum. "
Allahım sana geliyorum. Doğru duydum demek. O da beni seviyor. Işte bu be.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DENİZ
Teen FictionBU HİKAYEDEKİ ÇOĞU OLAY GERÇEKTİR. "BİR OKUL AŞKIYDI BİZİMKİ, OKULA SIĞMAYAN BİR AŞK. ŞİMDİ ARADAN YILLAR GEÇTİ, BAZEN BİR DENİZ KIYISINA GİDER, EN BAŞTAN İZLERİM HİKAYEMİZİ. " ~Efe Poyraz~