~ Serenay Doğan ~
Sabah telefonundan gelen mesaj sesiyle telefonumu yere attım. Yatakta biraz yuvarlandıktan sonra uyandım. Yere attığım telefonumu alarak saate baktım. Saat 07:30'du. Daat! Okul vakti! Kendimi yere adeta attım. Yine sürüklenerek dolabıma kadar geldim. Ben sürüklenirken babam odama girdi ve gördüğü manzara karşısına ne diyeceğini bilemeyerek bana umutsuz vakaymışım gibi baktı. Doğrusu haksız da değildi. Oflaya oflaya kalktım yerden. O anlamsız ve iğrenç bakışmadan sonra giyinmeye karar verdim ve babamı odamdan kovaladım. Üstüme öylesine bişeyler geçirdim ve okula gitmek için evden çıktım. Efe dolu birgün olmasi umuduyla kulaklığımı çıkardım. Şu lanet alet nasıl böylesine çok dolanıyordu? Saçma sapan dolanmış kulaklığımı açmaya çalışırken yürümeye devam ediyordum. Uzun uğraşlar sonunda açabilmiştim. Canım sıkıldı ve Efe'yi aradım. Konuştuk biraz. Telefonu kapattıktan sonra derin düşünceler içine girdim. Efe ve ben ayrılmaz bir bütündük adeta. Bu çok güzel bir histi.Ama ya bir gün ayrılık bize de gelirse? Ya herşeyim olan o çocuk beni bırakıp giderse? O zaman ne olacaktı? Ya artık beni sevmezse?
Bunlar mutluyken hele de bizimki gibi bir ilişkisi olan birinin söyleyeceği türden şeyler değil, evet ama bazen insanın aklına gelmiyor değil.
Aniden durdum ve kendime gelmeye çalıştım. Aklımdaki kötü düşünceleri kovmaya çalıştım. Öyle bir şey olmayacaktı. Ben ve Efe mutluyduk ve öyle olmaya devam edecekti.
***********
Okulda sıkıcı bir gün geçirdiğimi düşünürken zil çaldı ve bende bahçeye çıktım. Boş bir banka oturdum ve okuldakileri izlemeye başladım. Etrafta saçma sapan koşan insanlar, birilerine bakıp fısıldaşan kızlar, etraftaki kızlara bakıp gülen erkek grupları. Saçma bir okulda eğitim gördüğüm kesindi. Etrafıma biraz daha bakındım ve Efe'nin bana doğru sırıtarak geldiğini gördüm. Bende salak salak sırıtamaya başladım. Efe yanıma oturdu ve kolunu omzuma atıp beni kendine çekti. Yüzüne bakmak için başımı kaldırdığımda Efe'yle burun buruna kaldık. Güldü ve "Ne kadar da sırıtan bir Serenay" dedi. Bende güldüm ve "Ne kadar da Serenay'la dalga geçen bir Efe." Dedim. Sonra o da güldü. Amaçsızca gülüştük.
********
Durgun bir gün geçireceğimizi düşünüyordum son dersin son dakikalarında. Kapı çalındı ve cevap beklenilmeden kapı aniden açıldı. Sınıfça biraz şaşırdık. Özellikle de ben. Çünkü Berk nöbetçi öğrenci kartını yakasına takmış sınıfımızda duruyordu. Amaçsızca bakışılan 5.dakikanın sonunda sessizliği Berk bozdu.
"Dersinizi böldüğüm için özür dilerim hocam ama müdür Serenay Doğan'ı çağırıyor" dedi ve anında bütün gözler bana çevrildi. Tek kaşımı kaldırıp bana bakanlara 'BakmasanaMal' bakışımı attım. Ayağa kalktım. Berk'e döndüm.
"Söyledi mi neden çağırdığını? " dedim.
"Hayır" dedi. Hocadan izin aldım ve sınıftan çıktım ve arkamdan kapıyı kapattım. Berke'yi kapıyla arama sıkıştırdım. Alayla güldü.
"Bebeğim ne oldu?" Dedi.
"Kes şimdi yavşaklığı, ne istiyosun söyle. Müdürün beni çağırmadığını biliyorum. "
"Demek anlayabildin Doğan. "
"Söyle ne istiyosun? " dedim gözlerimi devirerek.
Aniden kollarımın arasından çıktı ve az önceki durumu tam zıttına çevirdi. Şimdi ben Berk'in kolları arasına sıkışmıştım. Bana iyice yaklaştı ve sigara kokan nefesini yüzüme üfledi.
"Seni" dedi fısıldarcasına. Ve dudaklarını dudaklarıma yaklaştırmaya başladı. Tam aramızda hiç denecek kadar bir mesela kaldığında Efe'nin sesi duyuldu.Merhaba arkadaşlar uzun zaman sonra sizleyim. Bana kızgın olabilirsiniz, haklısınız. Ama sınavım git gide yaklaşıyor ve ben bir türlü düzgün bölüm yazamıyorum. Olabildiğince yazmaya çalışıyorum. Finale az kaldı. Kitabı uzatmayı düşünmüyorum 20-30 bölümlük tadında ve güzel bir hikaye olarak bitirmek istiyorum.
Şikayet, istek ve önerilerini söyleyebilirsiniz. Sizi seviyorum :* ♥♥
xxx
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DENİZ
Novela JuvenilBU HİKAYEDEKİ ÇOĞU OLAY GERÇEKTİR. "BİR OKUL AŞKIYDI BİZİMKİ, OKULA SIĞMAYAN BİR AŞK. ŞİMDİ ARADAN YILLAR GEÇTİ, BAZEN BİR DENİZ KIYISINA GİDER, EN BAŞTAN İZLERİM HİKAYEMİZİ. " ~Efe Poyraz~