Yalın- Herşey Sensin ile okumanızı tavsiye ederim. Iyi okumalar. ^^
~ Serenay Doğan ~
"Depresyondayım be Ferdi. " dedim tavana bakarak. Evet tavanımın bir adı vardı. Ve yine evet, adı Ferdi. Niye Ferdi bilmiyorum. Konumuz da bu değil zaten.
Kendimi harika bir şekilde depresyona soktum ve çıkamıyorum. Dünden sonra eve geldim, kendimi yatağıma attım ve atış o atış. Bir daha da kalkmadım. Kendimi dünyanın en aptal sevgilisi ilan ediyorum. Gerçi belki sevgili bile değilizdir artık. Okula gitmeli ve bir şekilde Efe'yle konuşmalıyım.
Yataktan hoplarcasına kalktım ve dolabıma harika bir uçuş sergiledim. Altıma annemin 'çamaşır suyu dökülmüş' dediği desenli kot pantolonumu giydim. Üstüme de öylesine bir t-shirt geçirip lacivert hırkamı aldım. Saçlarımı taradım ve doğal haline bıraktım. O sırada ilgimi aynadaki yansımam çekti. Kumral ama hafif sarıya kaçan saçlarım vardı. Kahverenginin koyu tonunda gözlerim, düzgün bir fiziğim vardı. Çok çirkin değildim ama baktığım zaman aşık olunacak bir özelliğim olmadığını fark ettim. Bir kez daha lanet ettim içimden kendime. Bana aşık olan tek çocuğu da dün aptal sözlerim yüzünden kaybetmiştim. Çünkü ben egolu, kendini beğenmiş kevaşenin tekiydim, Efe'nin gözünde. Annem odamın kapısını tıklattı ve geç kaldığımı söyledi. Hızla odamdan çıktım. Botlarımı giydim ve merdivenlerden koşarak indim. Metro istasyonuna doğru yürümeye başladım. Nihayetinde metroya binebildiğim de boş yer bulmuş olmanın sevinciyle kendimi koltuğa attım. Okul ile evimin arasındaki mesafe pekte yakın olmadığı için sabahları metroda genellikle uyuklardım. Bu sabahta öyle yapmak için başımı cama yasladım ve gözlerimi kapadım. Açtım Yalın- Herşey Sensin şarkısını. -Burdan sonra bütün bölümü Yalın - Herşey Sensin ile okumanızı tavsiye ederim- daldım hayallere, Efe'yi düşünücem yanıma birinin oturduğunu hissettim. Ama tepki vermedim. Sonuçta metrodaydık. Herkes birbirinin yanına oturabilirdi. Yaklaşık 3 dakika sonra dürtülerek uyandım. Yanımdaki kişiye bakınca alayla güldüm. Demek yeniden karşılaştık Berk Uçan.
"Seni yeniden görmek güzel aşkım" dedi yalaka.
Kahkaha attım.
"Bencede Berk, bencede güzel."
Ayaklarına bakıyorken bakışlarını bana çevirdi. Bu cevabımı beklemiyor olmalıydı. Devam ettim,
"Ama biliyor musun? Ben eski Serenay değilim. "
Ayağa kalktım ve yürümeye başladım. Arkamdan nereye gittiğimi sordu. Arkama bakmadan sol elimi kaldırdım ve el sallayarak kapıya doğru ilerledim. Ne sandınız? İneceğim durağa geldiğim için ayağa kalktım. Yoksa cam kenarını kimseye bırakmak gibi bir niyetim yok.********
İlk dersin bitmesini beklerken defterime bir şeyler yazıp resim çiziyordum. Edebiyat öğretmenimin bana seslenmesiyle gözlerim Filiz Hoca'yla buluştu.
"Sen cevapla bakalım Selen"
Sinirliydim zaten ve bu kadın sürekli olarak bana 'Selen' diyordu. Hışımla ayağa kalktım.
"Daha soru sormadınız hocam. " dedim. Ki öyleydi, daha soru sormamıştı. Benim kafamı karıştırmaya çalışıyordu.
"Haklısın daha sormamıştım, oturabilirsin. "
Yerime oturdum ve 'sen demesen de oturacaktım zaten' diye geçirdim içimden. O sırada zil çaldı ve dışarı çıktım. Bahçede Efe'yi aradım ama bulamadım. Hakan'ı görünce hemen yolunu kestim.
"Naber yenge? " dedi beni görünce. Efe'nin arkadaşları ve lanet 'yenge' demeleri.
"Bok gibiyim Hakan, senden naber?"
Mal mal bana baktı ve
"Ya ben iyiyimde seninki kötü be yenge. "
Bende zaten ona Efe'yi soracaktım. Konu iyice olay dışından çıkmıştı.
"Bende onu soracaktım zaten" dedim.
Sırıttı.
"Sırıtmayı kes ve Efe'nin nerede olduğunu söyle."
"Sınıfta. Depresyonlarda. Yanına gitmelisin. "
"Zaten öyle yapacaktım."
Diyerek merdivenlere yöneldim ve 11-E 'ye doğru koşmaya başladım. Sonunda 11-E yazısını gördüğümde rahat bir nefes aldım ve sınıfa resmen daldım. En arkada oturan Efe'nin yanına gittim. Başını tuttum ve kendime çevirdim. "Bana bak!" Dedim. Yere baktı.
"Benden nefret ediyorsun" dedi. Hala unutmamıştı. Gerçi unutmasını bekleyemezdik. Çünkü Efe, ilk kez bir kız için ağlamıştı. O kız da bendim işte. İlk olmak çok güzel bir histi. Ama böyle bir konuda ilk olmak... Ah kahrolası ben, kendimden nefret ediyorum. Efe'ye sımsıkı sarıldım.
"Özür dilerim aşkım, senden nefret etmiyorum. Dilan'ın gazına geldim. Ö-özür dilerim Efe." Dedim gözlerimdeki yaşları farketmeden. Beni kendinden uzaklaştırdı.
"Bir daha sakın bir erkek için ağlama. O erkek ben bile olsam AĞ-LA-MA. "
Yutkundum.
"Sen üzülürken, ben gülemem ki Poyraz."*******
Efe'yle okuldan çıktık ve Starbucks'a gittik. Kahvelerimizi sipariş etmiş, gelmelerini bekliyorduk. Efe dudaklarını yaladı.
"Seninle bir şey konuşmalıyım Serenay" dedi.
"Konuşalım" dedim.
"Artık sevgili olmayalım."
Dedi.
Kaldım mal gibi.
"N-nasıl yani?" Dedim boğazım sızlarken.
"Sevgili gibi davranalım ama sevgili olmayalım. Seni seviyorum, aşığım. Fakat sevgili olunca herşey daha kötü. Üzgünüm Serenay. Yine konuşuruz ama artık sevgili olamayız. Elveda sevgilim, bitti. " dedi ve kalktı. Arkasını döndü ve gitti. Kapıdan çıkacağı sırada bana baktı, gözlerimden yaş akmıştı. Kafasını olumsuz anlamda iki yana salladı. Sonra da gitti. Arkasından bakakaldım. Hesabı ödedim ve bende kalktım. Hayatımın en kötü günlerinden birini yaşadığıma emin bir şekilde evin yolunu tuttum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DENİZ
Fiksi RemajaBU HİKAYEDEKİ ÇOĞU OLAY GERÇEKTİR. "BİR OKUL AŞKIYDI BİZİMKİ, OKULA SIĞMAYAN BİR AŞK. ŞİMDİ ARADAN YILLAR GEÇTİ, BAZEN BİR DENİZ KIYISINA GİDER, EN BAŞTAN İZLERİM HİKAYEMİZİ. " ~Efe Poyraz~