"Uyan hyung!! Canım hyungum bal hyungum benim uyan!!"
Tek gözümü rahatsızca aralayıp baktığımda, tepemde yüzünü şekilden şekile sokarak yanaklarımı sıkan Jungwon'u görmeme sabahın köründe bağırması da eklenince üzerime yorganı çekip arkamı döndüm.
"Jungwon! "
Yatağın köşesinin çökmesiyle oturduğunu anlamıştım. Üzerimden yorganı çekip beni omzumdan tutuşuyla beraber daha yeni ki konuma getirmişti.
" Baaak.. ne yaptım."
Eliyle komidini gösterip gururla gülümsediğinde, bir güzel hazırlanmış olan kahvaltı tepsisini alıp kucağıma koydum. Gözlerimi gezdirerek hangisinden başlasam diye düşünüyordum.
"Eee bir şey demeyecek misin? "
Ağzımı olabildiğince doldurunca konuşmak için bir kaç tur çiğnemiştim.
"Süt nerede?"
Jungwon'un anında beklentili gözleri kızgınlığa dönerken, banada bir tane geçirmeyi unutmamıştı.
" Ya sana bir daha hazırlarsam varya! En adiyim."
Gülerek ona da yemek uzattığımda elimle beraber yiyecekti resmen. Madem birisine kahvaltı hazırlıyorsun karnını doyur da gel aç köpek.
" Sanki bilmiyorum Jungwon neden hazırladığını. Teşekküre gerek yoktu canım biliyorsun Sunoo cazibesi diye bir şey var, insana her şeyi yaptırıyor."" Aynen aynen. Neyse ben çıkıyorum hyung. Babama gideceğim. Lütfen yakın zamanda bir daha cazibeni göster de bir daha buluşalım. Haberleşiriz. Ara beni. "
Yanağımı öpen Jungwon'a sarılmak için tepsiyi yanıma koyup, yatakta dizlerimin üzerine doğruldum.
" Selamımı iletmeyi unutmuyorsun bu bir. Çıkışta Niki ile almaya geliriz seni, sakın bu sefer de ağlayayım deme bu iki. Yoksa seni öldürürüm üç. Dikkatli git. "
Başını sallayarak yasladığı omzumdan çeken Jungwon, yatağın köşesine bıraktığı çantasını da tek koluna geçirip odadan çıkmıştı. Her gidişinde boş sözler verdirip ağlamama yeminleri ettirsemde, her görüşmeden sonra perişan hali ile yanımızda bitiyordu. Bir kaç saat sonra bir nebze düzelse de, bir kaç gün geçmiyordu güzel gözlerinin sönüklüğü.Gelelim dün ne olduğuna...
Jungwon'u övdük övdük biraz da gömelim. Ne kadar teşekkür bahabında olsa da bu kahvaltı, bir yanı da çıkar işiydi. Dün tanışmaya Jay'de geldiği için havalara uçan Jungwon'un ateşi anca bu sabah dinmişti. Sunghoon Jay'i çağırdığında verdiği tepkiyi, Jay yanımıza gelip masaya oturduğunda da vermişti. Jay zeki bir adamdı ve anlamaması imkansızdı yani. İlk başta bu masum çocuk üzülmesin diye anlamamazlıktan gelir onu görmüyormuş gibi davranır sanıyordum. Bu hayatımdaki en iyi yanılgılardan biriydi dünkü yaklaşımlarından sonra.
Soğuk simalarına aldanmamak gerekiyordu gerçekten. Dün öylesine samimi bir hava yaratmışlardı ki, aramızda ki yaş farkı ve saygın olma çekingenliğini minimuma indirmişlerdi. Normalde maymun gibi şakan Niki suspus yerinde durmuştu. Eh bu normaldi. O hep insanları iyice tanıyana kadar çekingen ve bir hayli soğuk olurdu. Hemde bugün ki yaşanan olay yüzünden Sunghoon'dan utanıyor olmalıydı. Onun bu haline bin birce şükür etsem de Jungwon'la birlikte utanç bakışlarımızla birbirimizi yiyecektik. Hem ne konuşacağımızı bilemiyorduk, çünkü yanımızda ki adamlar rahat rahat konuşup sohbet ediyor, bizi tanımaya yönelik sorular soruyorlardı. Konuya dahil olmaya çalışıyorduk, çünkü onlara deli divane olan bizlerken hap yutmuş gibi oturmamız alehimize olurdu. Jungwon da benim gibi düşünmüş olacak ki -benim akıllı arkadaşım- gözlerimi okuyor ve fikrime ortaklık ettiğini belli edercesine destek cümlelerinde bulunuyordu. Tabii Jay'in ani temaslarından sonra nefesinin kesildiğini saymazsak.. Yine ve yine diyorum benimde ondan kalır yanım yoktu gerçekten. Koltuğa kollarını yayarken benimde yanında olduğumu, çok yakın oturduğumuzu, neredeyse kıvrılıp oraya sinecek derecede olduğumu görmüyor musun be adam! Deve gözlerine sahipti arkadaşı ile kendisi. Şahsen biz buna kanaat getirmiştik.Kahvaltımı dünü güzel bir şekilde aklımdan geçirirken bitirmiştim bile. Tepsiyi mutfağa götürmek için elime almadan önce, telefonumu da cebime atmıştım. Hareketlerimi ağır ağır yaparken bugün izinli olmamın rahatlığı vardı üzerimde.
Terliklerimi sürte sürte mutfağa giderken telefonuma gelen bildirim sesiyle adımlarımı hızlandırıp tepsiyi tezgaha bıraktım. Normal bir yüz ifadesiyle aldığım telefonumla, ekranı açtığımda gördüğüm yüz ifadem aynı değildi. Anında kalbim bedenimin her bir yerini çalıştırmış, ateşini her yere yaymıştı parmak uçlarım hariç. Sunghoon'dan gelen mesaj beni mahvetmeye yeterken dün ki numaramı alma aşamasını nasıl size aktarırım bilemiyorum. En iyisi geçelim burayı. Numaraları aldılar işte bir şekilde, bizde dönüşte bir acile gidip serum taktırdık..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Patisserie - sunsun
Fiksi PenggemarPart time olarak popüler bir pastanede çalışmaya başlayan Sunoo, bu meşhur pastaneye sık sık uğrayan ünlü model Sunghoon'dan ilk görüşte etkilenir. Hissettiklerini anında beden diline döken, saklamakta iyi olmayan Sunoo, bu ünlü modelin pastaneye h...