" Ya ne dediğinin farkında mısın Jungwon!? Bu öyle hemen kabul edilir bir şey mi? Ne gitmesi? "
Jungwon'dan bir süre ses gelmeyince Jay Hyung telefonu eline almış olacak ki, sesi daha yakından geliyordu. Sebepleri ne olursa olsun bir anda böyle bir karar verilir miydi? Kan beynime sıçramıştı resmen.
" Keyfimizden değil babam dolayısıyla gidiyoruz. Vakit kaybetmememiz gerek, konuşmak için havaalanına iki saat önceden gideriz. Sizde orada olun. Vedalaşırız en azından. Gece on ikide uçağımız var. "
Sunghoon saatine bakıp düz bir ifadeyle konuştuğunda bu kadar sakin kalmasına şaşırıyordum. Jay hyung ve kendisi kesinlikle sonuç odaklı düşünüyorlardı.
" İyi biz çıkıyoruz. Saat zaten dokuz buçuğa geliyor anca gideriz. "
Ellerimi tezgahın altında olan havluya silerken Jay hyung da Sunghoon'un dediğini onaylıyordu. Sunghoon'dan telefonu alıp hoparlörü kapattığımda Jungwon'a seslenmiş kulağıma götürmüştüm.
" Jungwon bu şimdi mi haber verilir? "
" Hyung telefonuna bak yemin ederim bir sürü aradım, mesajlar attım. Hatta Niki ile bile konuştuk. "
Telefonu kulağımdan çekip gelen bildirimlere bakarken yüzde doksanı neredeyse Jungwon'dandı. Ben yedi saatlik sığır uykumdayken adamlar kaçma planı yapmış, üstüne en yakın zamana bilet bile almışlardı. Telefonum ne ara salona geldi haberim bile yoktu.
Jungwon'un olayı özetlediği mesajları okurken Sunghoon'un çıkalım demesiyle yarım yamalak okuyarak kapıya doğru ilerlemiştim." Hyung? "
Telefonumu tekrardan kulağıma götürdüğüm de kapıyı kapatmak için beni bekleyen Sunghoon'un yanına giderek dışarı çıkmıştım.
" Telefonum aşağıda kalmış görmemişim Jungwon. Evet bir sürü bildirimin var ama her ne olursa olsun, kim yolunuza engel koyarsa koysun yurt dışına çıkmak ne demek? Bu bir şehir değil ki? Hem ne zamana döneceksiniz?"
" Bilmiyorum.. Jay'in babası ne zaman mafya tavırlarını keserse o zaman. Sadece seni isteyerek bırakmayacağımı bil yeter. Şimdi kapatıyorum. Havaalanında konuşuruz."
Bu konunun telefonda konuşulmaması gerektiğinin farkındaydım ama dilimi de tutamıyordum ki işte. Jungwon da bunun bilince de olup kapatmak isteyince nefes vermiştim.
" İyi peki.. "
Cevabımla Jungwon'un içi hiç hoşnut olmasa da telefonu kapatmıştı. Benim de içim hiç rahat değildi. Zaten tanışıklıklarının getirdiği tesadüf hiç beklenmedik olurken birde üstüne bu belirsizlik, kuşkumun temellerini çoktan atmıştı bile.
Arabaya bindiğimizde Sunghoon'un uzun süreli olan sessizliğini bozmasını istediğimden fikrini sormaya karar vermiştim. Hem.. o illa ki beni rahatlatacak şeyler söylerdi.
" Sunghoon hiç konuşmadın? Ne düşünüyorsun merak ediyorum açıkçası. "
Arabayı çalıştırdığında dümdüz gelen yol nedeniyle bakabilmişti bana. Onunda benden kalır yanı yoktu aslında. O da benim kadar merak ediyordu benim kadar üzülüyordu. Sadece duygularını bastırıp bunları bir nebze olsun göstermemekte iyiydi kendisi.
Bir bakışımdan neler hissettiğimi ve düşündüğümü anlayan adamın hissiyatını anlayan bu sefer ben olmuştum. Ve fark ettim ki bu aslında çokta güzel bir özellik değilmiş. Karşıda ki ne hissederse hissetsin onunla beraber o andaymış, o histeymiş gibi olmak insanı açıklığa kavuştururken bir yandan da çok yönlü duygulara sürüklüyormuş." Jay'in babasını nasıl dizginleyeceğimi düşünüyorum desem yeridir. Jay'e çok düşkün ve biliyorsun..Jungwon'un babası ile çok iyi bir tanışıklıkları yokmuş. Onun tarafında olup, ilişkilerini bozmamı isteyebilir. Hatta Jungwon'a zarar verip Jay'den vazgeçmesi için her şeyi yapabilir. Anlamıyorum Jungwon'un babası ile ne alıp veremediği var da bu kadar gözünü karartıyor? Normalde nadir konularda böyledir. "
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Patisserie - sunsun
Fiksi PenggemarPart time olarak popüler bir pastanede çalışmaya başlayan Sunoo, bu meşhur pastaneye sık sık uğrayan ünlü model Sunghoon'dan ilk görüşte etkilenir. Hissettiklerini anında beden diline döken, saklamakta iyi olmayan Sunoo, bu ünlü modelin pastaneye h...