14.BÖLÜM

25.3K 1.6K 89
                                    

14. BÖLÜM

Ev bir yer değil, bir histir.

Okuduğum bir kitapta böyle bir cümle vardı. Beni etkiyen bir cümleydi çünkü ben yıllarca evini aramış fakat bulamamış biriydim.

Birçok şehire gitmiştim farklı evlerde kalmıştım. Ama hiçbir yerde kendimi ait hissettiğim ev hissiyatı oluşmamıştı. Kendi evimde bile...

Fakat tam da şuan hayatımda ilk defa belkisiz, amasız olduğum yerden mutluydum. Bu evden, yanımdaki insanlardan... İlk defa kendimi evimde hissediyorum.

"Sonra işte babam bunu duyunca bir güzel fırçaladı bizi. O günden sonra da okul olduğu her gün istisnasız hocaları arardı." Dedi Kerim. Lise zamanında okuldan kaçma anılarını anlatıyordu.

Kendimi tutamayarak kahkaha attığım esnada Egemen Kerim'in kafasına vurdu çok hızlı olmayan şiddetle. "Senin yüzünden oğlum. Bak Mehir iyi tanı." Diyerek bana döndü. Kafasıyla Kerim'i gösterdi. "Bunun aklına ne zaman sözüm sana şahane bir fikir gelse sonunda bir şekilde burnun boka batar."

"Yapma o zaman abicim?" Dedi Kerim'de alıngan bir tonda. Ama yalandan olduğu çok belliydi.

Egemen birkaç saniye durdu. Kafasını Kerim'in söylediğini tartar gibi sağ sola yatırdı. Sonra da ciddi bir tonda "Bak senin söylediğin hiçbir şey bana mantıklı gelmiyor. Ama nedense yapıyorum. Sonra da uğraşıp duruyorum ya neyse." Dedi sonlara doğru kendi kendini sorgular gibi.

"Aman abla sen bunları boşver. Bunların derdi hiç bitmez." Diyerek yanıma oturdu Mete. Elinde tuttuğu tabağı benim önüme koydu. Sonra da kaşlarıyla yemem için işaretler yaptı.

Ama o kadar komik görünmüştü ki istemsizce güldüm. "Tamam yerim."

Yemekten sonra Bahar hanım bana kendi hazırladığı bir içecek getirmişti. Tadı değişikti ama güzeldi. Onu içten sonra yarım saat içinde baş ağrım geçmişti.

Ondan sonra Bahar hanımın hazırladığı ıslak kekle birlikte çay içmiştik.Çaydan sonra meyve yemiştik. Meyveden sonra kuruyemiş servisine başlamışlardı ama o kadar doymuştum ki midem de yer kalmamıştı.

Bahar Hanım ve Atilla bey beş dakika önce birlikte kaybolmuşlardı. Bizde salonda oturuyorduk. Hayatımda ilk defa bu kadar çok gülmüştüm üst üstte.

Kerim "Bunlar derken? Bak gözüme batıyorsun sen zaten!" Diyerek arkasındaki yastığı Mete'ye atmıştı. Mete yastık yüzüne gelmeden tutup gülmeye başladı."Seni kıskanıyorum demiyordu da."

Neyden bahsettiklerini anlamasam da büyük bir tebessüm ile izledim. Onlarla vakit geçirmek bana çok iyi gelmişti.

"Ne yapıyorsunuz çocuklar?" Diyen Atilla Bey'in sesini duyunca ona baktım. Az önce kalktığı tekli koltuğa oturmuştu.

"Bizim lise anılarını anlatıyorduk Mehir'e."

Atilla Bey kinayeli bir şekilde Egemen ve Kerim'e baktı. "Sizin okula gittiğiniz mi vardı oğlum? Olmayan anılardır demek istedin herhalde."

Egemen ve Kerim Atilla Bey'e kırılmış gibi bakıp hiçbirşey demeden önlerine dönmüşlerdi. Sanırım Atilla Bey gerçekten haklıydı bu konuda.

Atilla Bey oğullarından gözlerini alarak bana çevirdi. Göz göze gelince yüzünde büyük bir tebessüm oluştu. "Baş ağrın yok değil mi kızım?"

"Yok geçti."

Sanırım dördüncü kez aynı cevabı veriyordum. Üstüme düşüyorlardı ama alışık olmadığım bir durum olduğu için garipsiyordum.

HİCRAN (Aile+ Askeri Hikaye)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin