22. BÖLÜM

22.8K 2K 156
                                    

22. BÖLÜM

Hisssizlik...

Belki de günlerdir hissettiğim şeyin tam olarak adıydı.

Hisssizlik.

Hiçbir duyguyu hissedemiyordum. Acı,hüzüntü,mutluluk... Demek ki annemin yokluğunun karşılığı bende sadece hissizlikti.

Ölüm anını izlerken hatta ölüm belgesini imzalarken bile olayın şokundan olması gerek tarifini edemediğim bir acı vardı. Acının kaynağı onun ölmesi miydi yoksa benim çocukluğumla vedalaşmam mı bilmiyorum. Ama mezara koyulup üstüne toprak atıldığından beri hiçbirşey hissetmiyordum.

Yıllarca kendimi sorgulamıştım ben. Tamam evlatlıktım ama hiç sevilecek bir tarafım yok muydu diye. Ama onun üstüne toprak atıldıktan sonra benim sorgum bitmişti ve sanırım artık onun sorgusu başlamıştı.

"Kızım istersen başka birşey alalım sana?"

Atilla Bey'e baktığımda bir umut bana bakıyordu. Annemin yedisi yemeği vardı. Yani o öleli bir hafta olmuştu bugün. Ama neden bilmiyorum onun için verilen yemeği yemeyi midem almıyordu.

"Aç değilim şuan." Dedim Atilla Bey'e ufak bir tebessümle. Oysaki kahvaltıda çok fazla birşey yememiştim.

Bunu bilen ama üstüme gelmek istemeyen Atilla Bey "Tamam o zaman." Dedi şefkatli bir tonda. "Acıkırsan söyle hemen birşeyler ayarlarım."

"Olur." Diyerek başımı salladım. Atilla Bey elindeki tabakla geri giderken derin bir nefes vererek oturduğum mindere biraz daha yayıldım.

Annem sabaha karşı ölmüştü. İzmir ve Şırnak arası çok uzun olduğu için ve yaz ayında cansız bedeni kötü olacağı için Atilla Bey uçak ayarlamıştı. Nasıl olmuştu hatırlamıyorum ama çok kısa vakitte İzmir'e geldik. İkindi namazına yetişirken hemen ardından defnedildi.

Herşey hızlıca olurken abim ve ben sadece seyirciydik. Abimin her ne kadar beklediği şey de olsa annesinin ölümüyle kötü olmuştu. Birkaç gün hiç kimseyle konuşmamış sadece bir köşede oturmuştu. O bu haldeyken bana hiçbirşey düşürmeden Atilla Bey ve Bahar Hanım yapmıştı herşeyi. Tabi Egemen, Kerim ve Mete'yi unutamam.

Sanki kendi ailelerinden biri ölmüş gibi dolaşmışlardı etrafta üç gün. Sonrasında Şırnak'a gitmeleri gerektiği için geri dönmüşlerdi. Gittikten ertesi gün sonra Egemen göreve gitmişti. Mete de zaten çok geçmeden çalışmaya başlamıştı.

Birde Alparslan ve ailesi vardı. Onlar da bizimle birlikte İzmir'e gelmişti. Altuğ amca Atilla Bey'e, Ceylan teyze Bahar Hanım'a çok yardım etmişti. Derya da bir an bile yanımdan ayrılmamıştı.

Alparslan ile bu kalabalıkta çok fazla konuşma fırsatımız olmamıştı. Ama sürekli gözü üstümde olduğunu görmüştüm. Onlar da iki gün önce dönmüşlerdi.

Herkes o kadar çok yardımcı oluyordu ki ... Kendimi ilk kez bir ailenin üyesi gibi hissediyordum. Beni seven,bana önem veren bir aile. Her ne kadar hala Bey ve Hanım olarak hitap etsem bile onlara karşı içimde büyük duygular beslemeye başlamıştım.

Annem öldükten sonra Bahar Hanım'ın benim için çırpınışları... Atilla Bey'in bana destek olmak için sarılması... Hiçbir anı unutmamıştım.

Telefonumun çalmasını duyduğumda düşündüğüm anlardan çıkarak yanımda duran telefonumu elime aldım.

Alparslan arıyordu...

Zaten gittiğinden beri her gün mutlaka en az iki kere aramıştı.

"Efendim." Dedim normal bir tonda.

HİCRAN (Aile+ Askeri Hikaye)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin