Ölüm Meleği

41 7 14
                                    

Aradan 2 gün geçmişti. Adının Kai olduğunu öğrendiğim kişi bugün taburcu olacaktı. Soobin ilk akşam garip davransa da aradan vakit geçtikçe gayet normal davranmaya başlamıştı. Elbette içime bir kurt düşmüştü ama şu an önceliğim katilin kim olduğunu öğrenmekti.

Bir de okulun ne olduğunu soracak olursanız, herkesin psikolojisini toplaması için 1 hafta ara verildi. Fakat katiller yakalanmasına rağmen olaylar devam ediyorsa... Bu gerçek katilin bulunmadığı anlamına gelirdi. Oklar yine ona dönmüştü.

Dün Taehyun'un cenazesi olmuştu. Ben fazla kalmak istemedim, onun katilini bulmadan onunla konuşacak yüzüm yoktu. Katili bulup adalete teslim ettiğim gün, mezarının başına gidip her şeyi anlatacaktım. Ama bir yandan da o kadar kolay olmayacağını hissediyordum.

Soobin ile hastanenin önünde buluştuk. İki ziyaretçi aynı anda kabul etmedikleri için sırayla konuşacaktık.

"Beomgyu, sen önden gir. Seni arayan oydu."

"Önce girmek istemediğine emin misin?"

"Elbette, benim onunla bir konuşmam olmadı ki? Adını duymuştum sadece."

Yalan söylediği belliydi ama belki de konuşmak istemediği bir şeydi. Daha sonra bana anlatacağına emin olarak Kai'ın odasına girdim. Gayet iyi gözüküyordu. Polisler birkaç saat içinde gelip ifadesini alacaklardı. Elbette benim ifademi önden almışlardı ama ben pek bir şey bilmiyordum. Sadece şahit olduğum şeyi anlattım o kadar. Küçük koltuğu yatağın yanına çekip oturdum.

"Öncelikle geçmiş olsun. Aklımda bir takım soru işaretleri olduğunu biliyorsundur. Beni nereden tanıdığını ve numaramı nereden bildiğini öğrenebilir miyim?"

"Okulda bal gibi de tanınan bir çocuksun Beomgyu, kime sorulsa tanırlar seni. Neden ilk cinayetin senin en yakınından başladığını anlamadın mı? Siyeon mesela, okulun en zeki öğrencisi neden şahit olduğu için öldürülsün?"

"Siyeon'u Chae öldürdü. Kabul etmek istemesek de öyle."

"Bir dakika, gerçekten sen de diğerleri gibi katiller bulundu diye olayı böyle mi kabul edeceksin? Diğerlerinden farklı olduğunu düşünmüştüm Beomgyu."

"Hayır, eğer gerçek katil bulunmuş olsaydı sen yaralanmazdın. Sana kim yaptı bunu?"

"Bilmiyorum, maskeliydi. Ama bildiğim başka bir şey var ki yere düşerken sokak lambasının altında siyah giysili birini gördüm. Onu gördüğümü fark edince hemen uzaklaştı ama yüzünü biliyorum."

"Kimdi?"

Birden elime bir kağıt tutuşturdu. Olduğu yerden doğrulunca onu dinlenmesi için uyardım ama beni dinlemedi.

"Eğer katilin kim olduğunu öğrenmek istiyorsan bu akşam kağıtta yazan yere gel. Katilin işini bilerek yarım bırakacağını sanmıyorum. Ama tek başına gelmen gerek."

Kağıdı açacağım sırada birden ayağa kalkıp beni itti ve odadan kaçtı. O kadar hızlı koşuyordu ki ben daha kapıyı açtığımda koridoru yarılamıştı.

"SOOBİN! DURDUR ONU!"

Soobin ne olduğunu anlayana kadar Kai çoktan merdivenlerden inmişti. Basketbol takımında olduğum için ben de iyi koşuyordum ama alt kata indiğimde gözden kaçırmıştım. Fakat bir an düşününce, neden kaçtığını anlamak pek de zor değildi. Polise ifade vermeyecekti. Ben soluklanırken Soobin de yanıma varmıştı.

"Neden hastaneden kaçtı?"

"Sence?"

"Ah, doğru. İfade vermemek için... Peki içeride ne konuştunuz?"

Gloved ManHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin