Gizemli Çocuk

54 6 30
                                    

Müdürün konuşması daha bitmeden tüm okul çığlık çığlığa kapıya yönelmişti. Ezilmemek için Soobin ile cam tarafına çömeldik. Ortalık bir anda mahşer alanına dönmüştü. Sanırım birisi dışardan kapıyı kilitlemişti ve dışarı çıkamıyorduk. Bir süre sonra kapı ağırlığa dayanamayıp çatlamaya başladı.

"Beomgyu, kimseye görünmeden kulisten çıkabiliriz. Bak, müdür oradan çıkıyor."

Başımı salladım ve sessizce o tarafa doğru gittik. Sahneye çıktığımız sırada koltukta oturan iki kişiyi fark ettim. İkisi de konferans salonundaki kaos ortamını izliyordu. Perdenin arkasına saklanıp duraksadım.

"Beomgyu neden durdun?"

"Sen git, ben geleceğim şimdi."

"Hayır sen gelmezsen ben de gitmiyorum."

"Herkes kaçmaya çalışırken Taehyun ve Minho'nun rahatlığını görüyor musun?"

Kafasını çıkarıp bakmaya çalıştı ama durdurdum. Bizi fark etmemeleri gerekiyordu. Bir süre sonra konuşma sesleri gelmeye başladı.

"O kahveyi içmeni tavsiye etmem."

Başta neyden bahsettiğini anlamamıştım ama sonra sahneye ilerlerken Minho'nun elinde gördüğüm kahve bardağı geldi aklıma. Bir süre konuşmaya devam ettiler. Ama gürültüden pek anlaşılmıyordu.

"Beomgyu, ses kaydı alıyorum. Gürültüyü azaltma özelliğiyle daha iyi duyabiliriz."

Elimle onaylama işareti yapıp tebrik ettim. Dahice bir hareketti. Bir süre sonra kapının kırılma sesini duyduk. Ve yakından gelen adım sesleri. Onlar da kalkmış olmalıydı. Hızlıca kulisten çıkıp acil çıkış koridoruna girdik. Soobin hemen ses kaydını açtı.

"Neden eldiven takıyorsun?"

"Tanıştığıma memnun oldum Minho."

"Bir dakika daha adımı söyleme-"

Ses kaydını dinlerken bir detayı kaçırdığımı fark ettim. Taehyun okula geldiğinde eldiven takıyordu. Konferans salonuna girerken de elinde deri eldiven vardı. Bu havada eldiven, hele ki deri eldiven takmak çok anlamsızdı. Üstelik Minho'yu tanıyordu. Okula henüz yeni gelmiş biri için fazla şüpheli.

"Soobin, herkes çoktan aşağı inmiştir. Onu yakalayacağım. Sen tekrar ses kaydını aç ve telefonunu bana ver."

"Beomgyu, emin misin?"

"Eminim, bana bir şey yapamaz. Burada bekle. Eğer 10 dakika içinde dönmezsem gel."

Tereddütlü bir bakış atıp ses kaydını açarak telefonu bana verdi. Koşarak koridorun girişine kadar gittim. Adım sesleri geliyordu, tam tahmin ettiğim gibi. Adım sesi zemine indiği an olduğum yerden çıkıp arkasından elimle ağzını kapattım ve koridorun başındaki kilere çektim.

"Minho'ya ne yaptın?"

Çırpınmak yerine kıpırdamadan durmayı tercih etti. Akıllı olduğunu biliyordum ama basketbol takımında olduğum için güçlü bir yapım vardı. Elimi ağzından çekip boynuna indirdim.

"Neyden bahsediyorsun?"

"Anlamazlıktan gelme, konuşmalarınızı duydum."

"Hangi konuşma?"

"Minho öldü değil mi? Konferans salonundan tek başına çıktın. O kahve zehirliydi."

Cevap vermeden önce sessiz bir kahkaha attı. Kafasını yana çevirip benimle göz göze geldi.

Gloved ManHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin