(Günümüz)
(Beomgyu'nun Anlatımıyla)
Soobin ile arka bahçeden uzaklaşacaktık ki evin önünde bir polis arabası belirdi ve arabadan serbest polis indi. Şapkasından dolayı yüzünü göremiyorduk. Soobin de ben de birbirimize endişeyle bakıyorduk. İçeride yapılan katliamdan dolayı bizi suçlamasalar bile şahit olarak karakola çağıracakları kesindi. Polis eve yaklaştı ve giriş kapısını aralayıp bize döndü.
"K-komiserim, kime bakmıştınız?" dedi Soobin gergince.
"Choi Beomgyu'ya baktım."
Adam aniden şapkasını kaldırdığında karşılaştığımız yüzle korkumuz iki katına çıkmıştı. O polis değildi. O... Yeonjun'du. Tehditkâr bir bakışla bize doğru sırıtıyordu. En son onunla iş birliği yaptığıma gerçekten pişman olmuştum fakat bu manyakların peşimizi bırakmayacaklarını tahmin etmeliydim. Dahası Taehyun çoktan uzaklaşmıştı. Dolayısıyla resmen savunmasızdık.
"Sen... Nasıl buldun bizi?"
"Aynı okuldaydık Beomgyu, bu partiye ben de davetliydim. Hatta Kai de."
Birden arkamızdan gelen adım sesleriyle evin kapısına döndüm ve bize yaklaşmakta olan Kai'yi gördüm. Ölüm meleği gibi simsiyah giyinmişti ve elinde bir cam parçası tutuyordu. Aniden bana doğru koşup beni bahçe duvarına itti ve cam parçasıyla hızlıca elimde hafif bir kesik bırakıp geri çekildi.
"Aah! Ne yaptığını sanıyorsun sen!"
Canım acıdığı için planlarını kavramakta geç kaldım. Hissettiğim soğuk rüzgar onun gelişinin habercisiydi. Birkaç metre ileride uzun, kara silüeti belirdi. Bir süre öylece kıpırdamadan bekledi ve Kai'yi izledi. "İşte şimdi başlıyoruz." dedi Kai, ona doğru dönerek. İnsan haliyle nasıl ölüm meleğini öldürmeyi planlıyordu ki? O saniyeler içinde yer değiştirebilir, hızlı hamleler yapabilirdi. Ben gelmekte olanı beklerken Soobin telaşla yanıma gelip cebinden çıkardığı birkaç peçeteyi elime bastırarak "Uzaklaşalım yoksa zarar göreceğiz Beomgyu. Onu çağırmak için seni kullanacaklar!" dedi.
"Soobin, sen de bunun nedenini merak etmiyor musun? Neden bana en ufak bir zarar geldiğinde veya tehlikede olduğumda o burada beliriyor?"
"Ben onun yerine cevap vereyim, Beomgyu. Ölüm meleklerinin önceki hayatlarında büyük bir günah işledikleri için ölüm meleği olduğunu biliyor muydun?" dedi Kai bana dönerek.
"Daha fazla bilgi vermene gerek yok Kai, derdin ne ise söyle ve git."
Bu sözleri üzerine Kai şaşırtıcı bir şekilde sustu ve elindeki cam parçasını yere atıp Taehyun'a doğru ilerledi. Soobin gitmemiz için kolumdan çekiştirirken şaşkınlıkla o ikisine baktım. Şu anda gerçekten kavga dövüş olmadan konuşuyorlar mıydı? Soobin'e fısıldayarak sessiz olmasını söyledim ve onları dinlemeye çalıştım.
"Taehyun'un katilini bulmaya yaklaştığını sen de biliyorsun ölüm meleği. Ne yaptığını bilmiyorum ama bir şeyleri bildiğini tahmin edebiliyorum. Peki o zaman geldiğinde, ölecek misin yoksa öldürtecek misin?"
"Bu benim sorunum Kai, alakan olmayan konulara karışma derim."
"Hmmm, alakam varsa?"
"O zaman o gün geldiğinde kimin ölüp ölmeyeceğini görürsün. Tabii görebilirsen."
Taehyun'un son sözü benim bile tüylerimi diken diken etmeye yetmişti. Kai'a arkasını dönerken hafifçe dudaklarını kıvırdı ve bizim olduğumuz tarafa yöneldi. Ben ne olduğunu sorgular biçimde ona bakarken şaşırtıcı bir şekilde o deri eldiveniyle nazikçe elimi tutup avcumdaki kesiği inceledi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gloved Man
Mystery / ThrillerBir gece Yeong-wonhan Lisesinin arka bahçesinde Kang Taehyun'un cesedi bulunur. Kuzeni Beomgyu ertesi gün Taehyun'un ölüm haberini aldığında yıkıma uğrar. Aynı gün okula Taehyun'a tıpatıp benzeyen gizemli bir öğrenci gelir ve okulda bir takım cinaye...