ON İKİ

328 19 217
                                    

Kendini dışarı attığında görmeyi beklediği yer odanın dışında sıra sıra korumaların dizili olduğu koridordu. Ama onun yerine önce soğuk bir hava sarmaladı vücudunu. Etrafı buzlarla kaplıydı ve ve ucu bucağı görünmüyordu. Onun yanında gelen kadını aradı gözleri. Ama hayır, burada yalnızdı.

Arkasına baktığında ise devasa boyutta buzdan bir kadın heykeli vardı. Kolları yukarı uzanmış, heykelin kollarında ve ellerinde üç beyaz ejderha ona bakıyordu. Bunların ne olduğunu anlamıştı genç kız. Buz ejderhaları... Hâlâ şaşkın olsada zihni öğrendiği bilgileri çok net hatırlıyordu.

Buz ejderhalarının nesli yıllar önce tükenmişti.

Aranmadıkları yer kalmadığını ve kemiklerinin dahi bulunamadığını söylemişlerdi derslerde. O zaman karşısında olanlar nasıl hayattaydı ve burası neresiydi?

Dikkatini onlardan ayırmasına sebep olan arkasında duyduğu seslerdi

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Dikkatini onlardan ayırmasına sebep olan arkasında duyduğu seslerdi. Birinin kalp atışı ve adımlarının sesini kulakları yakaladığı an belinden çıkardığı hançer arkasındaki kadının boğazına dayayıp onu buz kütlesine yapıştırdı. Bu onu tutulduğu odadan çıkaran kişi değildi. Ejderhaların hoşnutsuz kükremelerini duydu ama hiçbiri yaklaşmadı.

Kadın, parlak mavi gözlerinde bariz bir şaşkınlıkla onun tepkisini izlemişti. Boğazındaki hançere aldırmadan gülümsedi. "Cesursun. Bunu sevdim. Ama burada bunu kullanmana hiç gerek olmayacak. Daphne, değil mi?"

Daphne buna karşılık hançeri daha da bastırdı. "Sen kimsin ve burası neresi?"

"Seni içinde bulunduğun karanlıktan çıkarıp ışığa götürecek kişiyim, tatlım." Ellerini iki yana açıp etrafını gösterdi.

"Orta Dünya'ya hoş geldin."

(Şerefsizlik değil mi? Şimdi merak edin durun.

2 HAFTA ÖNCE

"O kız olduğuna emin misin?"

Kadın gözlerini devirip elindeki taşı gösterdi. "Taş tepki veriyor. Aradığımız kız o. Onun içinde. Haber versek iyi..."

Cümlesinin devamını getiremeyip aniden duraksadı. Sadece o değil, hepsi birden durgunlaşmıştı. Zihinlerine fark edemeyecekleri bir karanlık düşerken az önceki konuşma aralarında hiç geçmemiş gibiydi.

Kadın iş arkadaşlarına dönüp elindeki beyaz renkteki ruh taşını gösterdi. "Diğerleriyle birlikte kaç okul gezdik?"

"3."

"Ve hâlâ hiçbir şey yok." dedi sıkıntıyla.

Arkalarından gelen Reina, "Bir sorun mu var?" diyerek yanlarına yaklaştı.

GEÇMİŞİN SESLERİ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin