RİTÜEL

84 14 193
                                    

Hava yaklaşan kışın etkisiyle bugün de soğuktu. O ise şöminede yanan ateşle ısınan evinde oturmuş, misafirlerini bekliyordu. Yan odadan annesinin acı dolu sesini duyunca yumruklarını sıktı. Annesini böyle görmek dayanılmazdı. Neden bu hâle geldiğini bilmiyordu. Bunu ona kimin yaptığını da.

Ama bugün annesinin acılarına son vermeyi umuyordu. Annesini öldüremezdi. Korkunç bir fikir gibi görünse de bu annesi için yıllardır çektiği acılardan kurtuluş olurdu. Ama öldüremiyordu. Kendisi gibi ölümsüz olan annesini nasıl öldüreceğini bilmiyordu. Bir ölümsüz nasıl öldürülebilirdi ki? Dikkatlice oturduğu yerden kalktı ve annesinin yattığı odaya girdi.

Iris gözlerini açtı. Öz annesi değildi o. Ama ona annelik eden kadındı. Uğruna her şeyi göze alacağı kişiydi. Annesinin yıllarca görmediği saygıyı o gösteriyordu.

"İyi olacaksın." dedi genç kız, Iris'in elini tutup.

Kapının çaldığını duyduğunda elini bıraktı. Beklediği misafirler gelmişti anlaşılan. Odadan çıktı ve kapıyı açtığında önünde duran üç kişiye beklentiyle baktı. Hepsinin elinde farklı birer küre vardı.

Telepati büyücüsü Quinn gözlerini kıza çevirdi. Onun yanındaki büyücü Vidarr ve Camelia gülümseyerek selam verdi.  "Talia'ydı. Değil mi?"

Talia başını salladı ve içeri girmeleri için kenara çekildi.

O gece Talia sonuçlarını düşünmeden yüzyıllar sonra istememesine rağmen gerçekleştirmek zorunda kalacağı bir anlaşmayı mühürlemişti.

✨✨

Keitha düştüğü yerden başını ovuşturarak doğruldu ve etrafına bakındı. Ama zift fıçısına düşmüş gibi hissettiren karanlıkta burnunun ucunu bile göremiyordu. Ayrıca korkmaya da başlamıştı. Karanlıktan korkuyordu.

Zar zor kendini toplayıp, "Lizzie!" diye seslendi. "Night!"

Korkusunu bastırmak için gözlerini kapattı ve derin bir nefes alıp odaklandıktan sonra güçlerini kullanırken kırmızı olan gözlerini yeniden açtı. Neyse ki kurda dönüşebilmesinin bir diğer avantajı da gece görüşüydü. Bu yüzden içlerinde oldukları yeri belli bir kısma kadar görebilmişti.

Arkasına döndüğü an ise kalkmaya çalışan arkadaşlarını fark etti. Yakınında olduğundan önce Lizzie'nin kalkmasına yardım etti. "İyi misiniz?" dedi Night'a uzanırken.

Night elini üzerine düştüğü koluna götürürken konuştuğunda sesi titriyordu. "Hayır. Niye bu kadar karanlık?"

Lizzie görmekte zorlandığından kendisi de korkmasına rağmen sesini takip edip sakinleşmesi için Night'a sarıldıktan sonra, "Nerede olduğumuzu görebiliyor musun?" diye sordu. "Ve ışık kaynağı olan var mı?"

Üçünün de karanlıktan korkuyor olması şu an büyük bir dezavantajdı.

Keitha iyi olduklarından emin olunca çevreyi inceleme fırsatı bulmuştu. "Emin değilim. Yıkık dökük bir yer. Büyük bir tünel gibi ama duvarlarda yazılar var."

"Dur biraz." dedi Night bileğini kontrol ederken. Bardakların tokuşturulması gibi birkaç çınlamadan sonra Night'ın bileziğindeki taş küçük boyutuna rağmen güçlü bir ışıkla parlamaya başladı.

Lizzie gözlerini ışık yüzünden kıstı. "O ne?"

Night karanlıktan kurtulduğu için rahatlayan sesiyle, "Yıldız taşı." dedi. "Babam karanlıktan korktuğum için vermişti. Birkaç kez vurunca ışık yaymaya başlıyor. Pek kullandığım olmamıştı. Ama işe yarar diye sık sık yanımda bulunduruyordum."

GEÇMİŞİN SESLERİ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin