BUZ KRALİÇESİ

118 17 147
                                    

YÜZYILLAR ÖNCE

Dolunay.

Ayın en sevdiği evresini izlemek ona her daim huzur verirdi. Belki de küçüklükten kalmıştı bu alışkanlık. Annesinin ona ayın bir koruyucu olduğu ile ilgili anlattığı hikâyeler üzerinde böyle bir etki bırakmıştı.

Huzur bulduğu bu geceyi katlanılmaz yapan şey ise arkadaşını görecek olmasıydı. Son zamanlarda kendini mağarasına - aslında bir dağın tepesine kurulmuş bir kaleydi - kapatmıştı. Büyü halkının lideriydi ama büyücülerden tesadüfen kaleden çıkmadığı gibi çıktığı zamanlarda epey garip davrandığını duymuştu.

Üzerindeki ince elbiseye baktı. Geceye hâkim olan soğuk ona işlemiyordu ama uzun olmasından kaynaklı sürekli bir yerlere takılıyordu.

"Majesteleri." dedi tanıdık bir ses. "Bu saatte bu yerde ne yaptığınızı sorabilir miyim?"

Arkasına bakmadı. Rahatlıkla sırtını dönebileceği tek kişi oydu. Adamın bir eli önce nazikçe kolunu tuttu, diğeri eli ise elindeki mavi çiçeği kadının beyaz saçlarına taktı. Genç kadının yüzü gülümsemeyle aydınlandı. Şimdi tamamen onun kolları arasındaydı.

"Yine gizlice Camelia'nın bahçesine girdiğini söyleme bana

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Yine gizlice Camelia'nın bahçesine girdiğini söyleme bana. Öğrenirse hoş karşılamaz biliyorsun."

"O bir büyücü. İsterse elinin bir hareketiyle yüzlercesini büyütür." diyip beyaz saçın bir tutamıyla oynamaya başladı.

"'Bir büyücü' diye tanımladığın kişi ilk büyücülerden biri ve kendi halkının lideri."

"Sizin gülümsemenizi görmek için değer. Değil çiçek bahçesine dalmak, yanardağa bile atlarım."

"Bu sefer de Phoenix bana sarsın diyorsun yani. Onlarla aranı bozarsan Vidarr da ben de seni savunamayız. Özellikle Vidarr kendi halkından birinin Buz Kraliçesi'nin peşinde dolandığını duyunca hiç hoş karşılamaz. Bilirsin birbirimizi pek sevmeyiz." Liderler arasında açıkça bir rekabet vardı.

"Onu umursuyor olsaydım burada olmazdım. Bu güzellik için her şeye değer. Ayrıca kıymetli Ateş Kralı Phoenix'in benimle uğraşacak zamanı yok. Bu arada sorumun cevabını alabilir miyim?"

Nihayet bedenini saran kollar geri çekilince arkasına döndü. Pelerinin başlığı ve gözünün önüne düşen siyah perçemleri adamın yüzünü gölgeliyordu. "Hayır dersem bunu kabul edip soru sormamayı mı seçeceksin?"

Adam başlığı itip yüzünü açığa çıkardı. "Sadece böyle eşsiz birinin bu lanetli yere yakışmadığını düşünüyorum." Genç kadına doğru birkaç adım attı. "Bazı şeyler ait olduğu yerde kalmalı." Kadının kendisinin aksine buz gibi olan elini tutup dudaklarına götürdü.

GEÇMİŞİN SESLERİ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin