26.

1.1K 124 9
                                    

Ben farkettim ki bu süreç içerisinde annem babam ve maviyle görüşsek de onlara hamile olduğumu, Ali'nin bana evlenme teklifi ettiğini hayatımda büyük değişiklikler olduğunu onlara söylemedim. Söylemek zorunda mıyım bilmiyorum ama kendimi bu zorunluluğa sokuyomuş gibi hissediyorum. İki gün sonra Ali ile birlikte Ankara'ya gideceğimiz için Ali bugün doktora gitmemizi istedi. Randevu aldığımda ise aşırı derecede zorlandım. Çünkü emin değilim.

En iyi doktor mu?

Rahat doktor mu?

Eğlenceli doktor mu?

Sert doktor mu?

Bu soruların hiçbirinin cevabını bilmiyorum. Nasıl bir doktora gidersem içim rahat olur asla bilmiyorum.

Bunları daha fazla düşünmeden Ali'nin sürdüğü arabada heyecandan çarpan kalbimle durmayı bekledim.

Yaklaşık iki saat sonra ise 10 hafta üç günlük bebeğimin ultarson görüntüsüne bakarak ağlamaya başladım. Arabada kendimden gecmis bi şekilde ağlarken Ali'nin ağlama krizimin bitmesini beklediğini elbette biliyorum.

"Çok küçük!" Diye gülümsedim. Onun yüzünde ise o geceden sonra ilk kez gördüğüm o eşsiz gülümseme var. Elimdeki ultrason görüntüsüne bakıyor.

"Evet. Küçük ama duydun iyi beslenmen lazım. Baş dönmelerin, tansiyon sorunların olabilir dedi."

"Sevişebilirsiniz de dedi " dedim a vema gözlerimi silip ona bakarken. Duraksayıp gozlerjme bakacağı sırada kendini topladı ve boğazını temizleyerek önüne döndü

Benim de adım Dilay'sa seni yoldan çıkarırım Barut Ali!

Doktor elbette direkt olarak buyrun efendim gayet sağlıklısınız elbette sevişebilirsiniz demedi. Üstü kapalı ilişkide sorun yok demeye getirdi.

Ağlamamın bittiğine emin olunca arabayı çalıştırıp Sürmeye başladı. Annemlere gidiyoruz. Her ne kadar istemesem de bilmeleri gerektiğini söyledi Ali.

Yolda pastanede durduk. Annemi aradım dün ve geleceğimizi haber verdim. Babam evde olmicak sadece annem olacak. Babamın karşısına geçip ben hamileyim dicek kadar cesaretli değilim. Çünkü ne olursa olsun o babam. Anlatabiliyo muyum?

Annemin sevdiği tatlıdan alıp arabaya geri bindim. Telefonuyla ilgilenen Ali bi yandan telefonla mesaj atmaya çalışıp bi yandan da yola odaklanıyor. Yanlış. Çok. En sonunda sinirlenip telefonu benim elime doğru uzattı. Fikret akşam toplanmamız için mesaj atmış. İki gündür kimseyle doğru düzgün konuşamıyorum çünkü her şeye ağlayasım geldiği için kimse benimle konuşmak istemiyor.

"Şu ite akşam terapiye gideceğimizi yazar mısın?"

"Ne terapisi?"

"Eslin'e randevun var saat 7de. Biraz kafan dağılsın diye kafede buluşmayı teklif etmişti. Sana söylemiştim. Unuttun mu?"

"Yani.. aklımdan çıkmış olabilir"

"Tamam. Ona müsait olmadığımızı yazar mısın?" Dedi tekrar elimdeki telefonu gösterip. İstediği mesajı atıp telefonu vites kolunun ordaki boşluğa attım.

"Gergin misin sen biraz?"

"Yoo niye ki?"

"Kırmadığın kaldı da telefonu"

"Ne alakası var canım? Benden önemli mi ayrıca telefonun?! Bi daha dokunmam merak etme!"

"Noluyo Dilay? Bi şey demedim. Tamam özür dilerim "

"Dileme benden bi şey! Ben senden özür diledim mi? Dilemedim. Sen niye diliyosun?!"

"Dilay.. sakin ol yavrum sorun yok" dedi sakince.

haksız hapisHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin