Kafede otururken Ali sessiz ama ben bağıra çağıra ağlamak istiyorum. O kadar mahcup oldum ki..
"Ali..." Dedim. Gözlerime baktı. Baktı!
"Söyle güzelim " dedi samimice. Bu kadardı dimi dayanamadın bana!
"Annem adına senden özür dilerim"
Annem adına özür diliyorum da kendi yediğim haltlar adına dileyemiyorum.
"Sorun değil. Senin bi suçun yok" dedi ve gülümsedi.
"Nasılmış manzara?" Dedim hevesle. Yolda o kadar hava atıyordu yok gözlerimle birleşince güzel olacakmis falan
"Eşsiz..." Dedi özlemle gözlerime bakarken. Kalbim heyecanla çarptı. Onunla uzun uzun tartışmadan sohbet etmeyi öyle çok özledim ki...
Kafede bol bol sohbet edip gülerken kafeden çıktıktan sonra bana hep övdüğü resim atolyesine gittik. Yaşlı bi adam tuvalin başında resim çizerken bizi görünce önlüğünün önündeki bez parçasına elini silip genişçe gülümsedi.
"Hoşgeldin Ali! Bu güzel hanımefendi tahmin ettiğim kişi mi?"
"Evet. Tanıştırayım, müstakbel karım Dilay. Bu da bizim ihtiyar Kurt"
"Sen buna bakma kızım, benim adım Kurt " dedi adam ve bize oturacağımız koltukları gösterdi.
"Aslında Dilay'ı hem etrafı görsün diye hem de eserlerini seninle paylaşma fikrine ısınsın diye getirdim abi. Daha önce çizdiği bikac resimin fotoğrafını sana göstermiştim. Sen onay vermiştin. "
"Evet hatırlıyorum " dedi adam ve ben iri iri olmuş gözlerimle onlara baktım. Daha önce yaptığım bikac görseli Ali'ye göstermiştim ama böyle bi şeye kalkışacağını hiç düşünmemiştim!
"Dilay hamile ve doğuma kadar kafasını dağıtacak ona iyi gelecek aktiviteler yapması iyi olur diye düşünüyorum. Eğer sen de istersen, ki gözlerindeki heves beni onaylıyor, siz konuşun. Ben de yeni eserlere bakayım. Salon için güzel bi tablo beğenmiştim geçen gün ama satmamıştı bu hain adam" diyerek kalktı Ali.
"Her gelmesinde senden bahseder oldu. Sonunda söyledin demek hamile olduğunu " dedi adam. Gözlerim dolmak üzereyken adam panikledi
"Hey hey! Tamam sormadım. Eserlerini gerçekten çok beğendim. Özellikle manzara ve portrelerini" diye konuyu değiştirdi.
"Teşekkür ederim. Beğendiği tabloyu neden satmadınız?"
"İki kalbin resmi. İç içe iki kalp. Ona dedim ki, kalbini çalan kadın müsade ederse alabilirsin bu resmi. İki kalp dediysek öyle aşko kuşko değil. Yaralı iki kalp. Size benzetti. Ben de yanlış buldum. Seni böyle güzel gülümsetebilen kadın varken yanında yarandan bahsedip de göz önüne çıkarma dedim. O da yaralı dedi. Sar dedim. Vermedim tabloyu"
Bu sefer ağladım. Adam da engellemedi. Kendimi çabucak toparlayıp genişçe gülümsedim
"Bi ay sonra büyük bi sergi açıyorum. Eğer onay verirsen senin de imzanın olduğu bikac eseri sergilemeyi çok isterim" dedi Kurt bey.
"Ben de çok isterim. Teklifiniz için çok teşekkür ederim" Ali kısa süre sonda elinde şık bi çiçek tarlası tablosuyla geldi ve onu aldığını söyledi. Çalışan kızlardan biri onu alıp paket yaparken biz de oturmaya devam ettik. Ali ücretini ödediğini söyleyerek Kurt beyi bilgilendirirken biz çoktan kalkmıştık. Eve geldiğimizde akşama daha dört saat olduğu için Ali'ye uyuyacağımı söyleyip yatak odasına girdim. Bugün restorana da gideceğim için sabah erkenden kalkmıştık.
Ali beni bıraktıktan sonra işe gitti. Yaklaşık iki saat uyuyup Ali'nin seslenmesiyle tekrar uyandım
Benim hazırlanmam uzun sürünce Ali eslini arayıp biraz gecikeceğimizi söyledi.