2

1K 196 273
                                    

Yaşamak sizin için ne ifade ediyor?

Birçok insan ailesi için yaşar. Kimileri zengin olmak için, kimileri başarılı olmak için..

Ben bunların hiçbiri için yaşamıyorum. Ben yalnızca görevim için yaşıyorum. Hayatımda bir kez olsun kendim için yaşamadım. Kendimi düşünmedim. Peki bundan şikayetçi miyim? Hayır. Bu görevin bana verilmiş olması büyük bir hediye. Tanrı'nın vermiş olduğu bir mucize.

Özel bir insandım. Çocukluğumdan beri özel bir insan gibi büyüdüm. En güzel meyveleri, en sağlıklı yiyecekleri yedim. En lezzetli içecekleri içtim. Hastalandığımda en iyi doktorlar tarafından tedavi edildim. En yumuşak yatakta yatıp en temiz odada uyudum. Yağmura yakalandım, yağmurda sırılsıklam olmadım. Güneş cildimi, deniz suyu gözlerimi yakmadı. Çünkü güneşli havada uzun süre dışarıda kalmadım. Hiç denize girmedim. Hiçbir zaman yarım saatten uzun süre dışarıda bulunmadım.

Hiç ailemi tanımadım.

Ve ben hiç..

Aşık olmadım.

Hiçbir bedenin tenine dokunmadım. Hiçbir ten bedenime dokunmadı.

Bundan iki yıl önce Felix ile asker bir genci ormandaki küçük kulübede yanlışlıkla kötü şeyler yaparken yakalamıştım. Öyle ki, ondan tiksinmiş ve kovmak istemiştim.

Çünkü aşk yasaktı. Dokunmak yasaktı. Eğer evli değilseniz bu tarz şeyler yapamazdınız. Her Kraliyet genci 20 yaşına bastığında onlar için seçilen eşleriyle evlenir ve en fazla iki çocuk yapabilirlerdi. Kraliyet sistemi onlar daha doğdukları andan itibaren eş seçimine başlar ve yılın son günü herkesin eşi açıklanırdı. Sistem buydu ve buna karşı gelmek yasaktı. Karşı gelenler elbette olmuştu. Cezaları ise ölümdü. Kilise onları büyük bir törenle tüm halkın gözü önünde astırırdı ki bir daha aynısı yaşanmasın.

Felix o gün sisteme karşı gelmekle kalmayıp, Kilise'ye de karşı gelmişti. Kilise aynı cinsiyetten iki bireyin ilişkisini kesinlikle yasaklanmıştı. Üstelik bunun cezası sisteminki kadar basit de değildi. Kilise onları canlı canlı yakardı. Bunu destekleyecek kadar kötü kalpli bir insan değildim ama doğru olmadığını düşünen taraftaydım. Küçüklüğümden beri bunun en kötü şey olduğunu öğrenerek büyüdüm. Ta ki Felix'e kadar..

Felix ve o askeri yakaladığımda onu kovmak istesem de elbette bunu yapamadım. Hayatımın en zor günlerinden biriydi. Felix'i daha önce hiç bu kadar ağlarken görmemiştim. O askere ne kadar aşık olduğunu ve onun ölmesine dayanamayacağını anlatırkenki ayaklarıma kapanışı..
Onu bir daha göremeyeceğim kadar uzaklara gideceğini, yeter ki aşığını Kilise'ye şikayet etmememi söylemişti.

Onu Kilise'ye şikayet edecek kadar acımasız olduğumu düşünmüştü. Bunu asla yapmazdım. Felix değil, bir başkası da olsa yapmazdım. O insanların yaptıkları kesinlikle doğru değildi ama ölmeyi asla hak etmiyorlardı. Hem de bu şekilde..

Felix'e düşüncelerimden bahsettikten hemen sonra askerle bir daha görüşmemesi için onu uyardım. O askerle görüştüğü sürece tehlikede olacaktı. Ona zarar gelmesine dayanamazdım. Bu yüzden onun iyiliği için askeri ondan uzaklaştıracak en iyi şeyi yaptım. Ondan ayrılmasını istedim. Böylece askeri bir daha görmeyecek, bu yılın sonunda eşiyle evlenecek ve düzgün bir hayatı olacaktı.

Öyle de oldu. Askeri o günden sonra bir daha hiç görmedi. Çoğu gece gizlice ağladığına şahit olurdum. Gözlerindeki ışıltının o günden sonra gitmiş olması kalbimi paramparça etse de başka çare yoktu. Olması gereken buydu.

Ona her baktığımda aşık olmanın nasıl bir şey olduğunu merak ettim. Bunu merak etmemem gerektiğini bilsem de içimdeki bir parça bunu öğrenmek için can atıyordu. Bir tene dokunmak nasıl olurdu, nasıl hissettirirdi diye düşünmeden edemediğim son birkaç günde kendime bir hediye vermeye karar verdim. Ölmeden önceki son hediyem olacaktı.

chained soul |Minsung|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin