Her şey o kadar hızlı gerçekleşmişti ki algılamam dakikalarımı almıştı.
Siyah pelerinli o yabancı her yeri dumanla kaplarken donakalmıştım.
Geminin ortasına koştuğunda siyah pelerinliye doğru giden Jeongin, elini ona doğru kaldırdı. Yapmaya çalıştığı her neyse bunu yapamadı. Eline kaşlarını çatarak baktıktan sonra siyah pelerinli ona doğru bir manevra yaptı.
"Jeongin!" Hyunjin'in bağırışı dumanın arasında kaybolurken görüş açımızdan çıktı. Jeongin'i ileriye doğru, dumanların arasına savuran siyah pelerinlinin yeni hedefi Seungmin ve Chan'dı.
İkisi el ele tutuşup aynı anda boştaki ellerini siyah pelerinliye doğru savurduklarında arkalarından bir duman yükselerek siyah pelerinliye doğru yöneldi. Siyah pelerinli, kendisine doğru gelen duman yüzünden sarsılırken sol koluyla yüzünü kapattı. Sonrasında kolunu tıpkı sağ kolu gibi sertçe açarak dumanın daha da yükselmesini sağladı ve kollarını öne savurarak Seungmin ve Chan ikilisinin tıpkı Jeongin gibi savrulmasına neden oldu.
Arkasından gelen Jeongin sırtına tekme attı ve bıçağını siyah pelerinlinin yüzüne doğru savurdu. Siyah pelerinli hızlıca yana kayıp Jeongin'in elindeki bıçağa tekme attı ve onu yeniden dumanların arasına savurdu.
Bu defa ona doğru koşan Changbin, elindeki bıçağı hızlıca ona doğru fırlattı.
Siyah pelerinli sol elini kaldırarak ona doğru fırlatılan bıçağın bir anda durmasını sağladı. Az kalsın maskeli yüzüne isabet edecek olan bıçağı yavaşça Changbin'e doğru çevirdiğinde bütün bedenim kasıldı.
Changbin nefes nefese, korkuyla ona bakarken siyah pelerinli elini ileri doğru savurarak gücüyle bıçağı Changbin'e doğru fırlattı. Gözlerimi sımsıkı kapattım.
Birkaç saniye sonra neler olduğuna bakmak için gözlerimi açtığımda bıçağın Changbin'in arkasındaki direğe saplanmış olduğunu gördüm. Changbin de tıpkı benim gibi arkasında kalan bıçağa baktı ve siyah pelerinliye tekrar döndü.
Siyah pelerinli diğerlerine yaptığı gibi onu da dumanın ötesine savurduğunda ortalıkta kimse kalmamıştı. Etrafa korkuyla bakarken bir anda ayaklarım benden bağımsız hareket etmeye başladı. Korkuyla nefesimi tutarken siyah pelerinliye doğru ilerliyordum. Sanki bir güç beni boğazımdan tutup sürüklüyor gibiydi.
Siyah maskeliye doğru sürüklenirken maskenin ardındaki yabancı gözler beni pür dikkat izliyordu.
Nihayet önünde durduğumda bir anda sağ elini boğazıma sardı. Gözlerim büyürken boğazımdaki sert tutuşla ıkınmaya başladım.
Eldivenli eli öyle kuvvetli sıkıyordu ki böyle giderse boğularak ölmem an meselesiydi.
Elini boğazımdan çektikten hemen sonra öksürük krizine girdim. Nefeslerim düzene girmeye başladığında eliyle alnımdan yavaşça ittiğinde bedenim geriye doğru düştü ancak sırtımın yere değdiğini hissetmedim. Bedenim yavaş yavaş havalanırken gri göz bebeklerim simsiyah oldu. Bedenim yukarı doğru çıkmaya devam ettiğinde bir anda anlamadığım bir şey oldu.
Havalanan bedenim tekrar yere doğru iniyordu. Arkaya yatmış bedenim yavaşça düzeldiğinde gri göz bebeklerim tekrar yerine geldi. Ayaklarım yavaşça yere değerken siyah pelerinlinin arkama bakan gözlerinde büyük bir şaşkınlık oluştu.
Sonunda bedenimin kontrolü bana geçtiğinde dengemi bulmakta zorlandım ve siyah pelerinlinin nereye baktığını anlamak için arkama döndüm.
Minho sol eli arkada, sağ eli ise havada dururken doğrudan siyah pelerinlinin gözlerine bakıyordu. Ona şaşkınca bakarken tekrar önüme döndüğümde siyah pelerinlinin bütün bedeninin titrediğini gördüm. Birkaç adım gerilerken önümdeki bedeni hareketlenmeye başladı.
Minho'ya baktığımda sağ elinin avuç içi yukarı bakıyor, elini havaya doğru yavaşça kaldırıyordu. Onun bunu yapmasıyla siyah pelerinlinin bedeni yukarı doğru yükselirken geriye adımlayarak Minho'ya doğru gittim. En sonunda Minho'nun biraz arkasında durduğumda siyah pelerinli oldukça yüksekteydi.
Minho yukarıya kalkan kolunu bir anda geriye çekti ve avucunu sımsıkı kapattı. Yumruk yaptığı elini bir anda öne doğru savurup açtığında siyah pelerinlinin havadaki bedeni, geriye doğru savruldu.
Denizin üzerine doğru savrulan bedeni bir anda yavaşlarken her şey ağır çekimde oluyor gibiydi. Arkaya yatan bedeni yavaşça aşağı düşerken hızlı adımlarla geminin iskele tarafına koştum ve denize doğru baktım.
Siyah pelerinlinin aşağı düşen bedeni denize değmeden dumanlar içinde yok olurken Minho da tıpkı benim gibi aşağıya bakıyordu.
"Az önce ne oldu?" Hayret dolu sesimle Minho'ya baktığımda düşünceli bir şekilde denize bakmayı sürdürdüğünü gördüm.
Duman tamamen yok olurken koşarak yanımıza gelen diğerlerinin yüzlerinde büyük bir korku vardı.
"O neydi Minho? Nasıl o kadar güçlüydü?" Hyunjin korkuyla bağırırken Minho yavaşça onlara doğru döndü. Elleri her zamanki gibi arkasında birleşmiş, güçlü bir duruş sergiliyordu.
"Araştırdığımız şey, oydu."
Changbin sendeleyip geri giderken nefes nefeseydi.
Jeongin yavaşça yere çöküp oturduğunda Hyunjin de onunla birlikte eğildi.
Hepsi perişan gözüküyorlardı.
"Dumanı kontrol edemedik. Onun karşısında gücümüz bir hiçti. Bu nasıl mümkün olabilir?" Seungmin elleri belinde nefes nefese sorduğu soruyla tüm dikkatleri üzerine topladı.
"Bilmiyorum ama o şey her neyse şimdiye kadar gördüğüm en tehlikeli varlık."
Minho'nun burnu kanamaya başladığında koluna dokundum.
"Burnun.."
Bana döndükten sonra elini burnuna attı. Eline bulaşan kana düşünceleri gözlerle bakarken diğerleri ona endişeyle bakıyorlardı.
"Gücümü kullanırken hiç bu kadar zorlandığımı hatırlamıyorum."
Koluna sardığı mendilimi çıkardı. Mendilimi burnuna tutarken göz ucuyla bana baktı. Daha sonra diğerlerine döndü.
"Peki şimdi ne yapacağız? Ya bir daha gelirse?" Chan diğerlerine göre daha az endişeliydi. Endişeden çok, öfkeli görünüyordu.
"Bir daha gelmeyecek." Minho'nun kendinden emin cevabına şaşırırken Seungmin iç çekti.
"Buna nasıl emin olabiliyorsunuz majesteleri?"
Minho bakışlarını ona sabitlediğinde onu daha önce hiç böyle görmemiştim. Her zaman kendinden emin ve alaycı görünürdü ama bu sefer..
Bu sefer gerçekten korkmuş görünüyordu.
"Çünkü o, aslında burada değildi. Burada olan bedeni değil, yalnızca bedeninin bir yansımasıydı."
•
İyi akşamlar. Seungminin doğum gününe özel günün ikinci bölümü😭🤍 Sonraki bölüm yarın dokuzda💜
ŞİMDİ OKUDUĞUN
chained soul |Minsung|
FantasyAşkın ve eşcinselliğin yasak olduğu bir dünyada, kendini Tanrı için kurban edecek olan bir gencin hikayesi. • Ben Tanrı'nın seçtiği özel bir varlıktım. Kanım özeldi ve Kilise içindi. Zamanı geldiğinde görevimi yerine getirecektim. Yaşama sebebim bun...