Kendimi hep sevimsiz biri olarak hatırlarım tıpkı bodrum katında ansızın karşınıza çıkan karafatma gibi. Aksini iddia edip kanıtlamak için canını dişine takan bir çok kişi oldu ama hiçbiri beni ikna edememişti.
Sahi zararsız, kendi masum dünyalarında yaşayıp giden böceklere bile olan bu nefretim nereden geliyor merak ediyor musunuz? Bunun cevabını ben bile tam olarak bilemesem de sanırım bir tahminim vardı.
Sanırım bundan tam 15 16 yıl öncesi anasınıfına gittiğim zamanlardı. Anneler günü için sınıfça bir gösteri planlıyorduk ve bunun için çalışmalara başlamıştık. Sınıf öğretmenimiz ve tatlı danışmanı her günün bir saati bu tiyatro gösterisi için bizi hazırlıyordu. Rolleri tam olarak belirlememişlerdi, içimizdeki potansiyele göre uygun karakterlerle eşleşebilmemiz için biraz beklemişlerdi. Rollerin açıklandığı gün, ana kız karakterin ben olduğuma pek de şaşırmamıştım. Arkadaşlarım arasında bu etkinliğe en meraklı ve heyecanlı ben görünüyor ve o yaşlarda hep oyuncu olmaya özeniyordum. Öğretmenimiz erkeklerden de sınıfın en yakışıklı denilen Evren'i, ki o yaşta ne yakışıklılığından bahsediyorduk, çocuğu seçtiklerinde birkaç kızın homurdandığını duymuştum. Sanki kız rolünü benim kapmama değil karşımda onun oluşunu çekememişlerdi. Yanlış anlaşılmasın hasetliği öğrenmek için fazla küçük olduğumuzu düşünüyorum çünkü 5 6 yaşlarındaydık.
İyi, güzel tüm hazırlıklar tamamlandı ve gösteri günü olan anneler günü geldi, çattı. Özenerek kostümümü giyinmiş, koluma aksesuarım olan sepeti takmıştım. Saçlarım iki yandan minik örgülü altta kalan saçlarım ise bukle bukle sallanıyordu. Saçıma son olarak kurdelemi kendim takamadığım için yardımcı öğretmenimize gidiyordum. Öğretmene ulaşmam için beş basamak kadar merdiven çıkmam gerekiyordu fakat göremediğim bir yarım basamak beni tökezleyip merdivenlere yapışmama yetmişti. Sepetimin tam üstüne düştüğüm için sepet altımda ezilmiş ve birkaç parçası kırılmıştı. O an yakınımda kimse olmadığı için kendi başıma yerden destek alarak ayaklandım ve sepete elimi atacağım anda kırılmış olan deliğinden çirkin kara bir şeylerin çıktığını görmüştüm. Korkuyla bir çığlık basarken içinden sürü olarak çıkmakta olan karafatmaları izledim.
Sağa, sola, yukarıya, bana doğru hızlı adımlarla kaçıyorlardı. Bir tanesinin bacağımdan yukarıya doğru çıktığını gördüğüm ana kadar donakalmıştım. Korkuyla böceği ellerimle atmaya çalışarak olduğum yerde zıplamaya başladım. Çığlıklarımı anca duyup gelen öğretmenim şaşkın gözlerle bana koştururken ben ise geri geri koşarak duvara çarptım. Çarpmanın ve korkumun etkisiyle gözlerim ansızın kararıvermişti. Gözlerimi açtığımda gösteri çoktan bitmiş, ben ise elimden tutan annem ile okulun revirinde yatıyordum.
Bu olay belki, yapan kişi, o an beni korkuttuğu için üç saniye eğleneceği bir olayken benim hayatım boyunca unutamayacağım ve hatta her gece rüyalarıma giren bir kabus olarak kalacaktı.
Küçük kara kıpır kıpır bu canlılardan korkmuştum. Çok korkmuştum ve benim için en değerli, en önemli günün mahvoluşuna neden olmuşlardı. Beni değil annemi de üzmüşlerdi. En çok da buna üzülmüştüm.
*Blattodea: Hamam böceği, Blattodea (bazen Blattaria ismi de kullanılır) takımını oluşturan böcek türlerine verilen ad. Takımın bilimsel adı Yunancada "hamam böceği" anlamına gelen blatta sözcüğünden türetilmiştir. Takım, 6 ayrı familyada yaklaşık 4.500 tür bulundurur.
***
Bu bölümü nasıl buldunuzz?
Arada bir geçmişle alakalı kesitler yazacağım bu şekilde. Umarım hoşunuza gitmiştir.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BÖCEK
Teen FictionKişilik bozukluğu ve entomofobisi olan kız ve bir yandan kızın düzelmesi için çabalarken... ...diğer yandan kızın bodrumunda onlarca böceğe bakan çocuk. "Hayır, sakın b-ben koydum deme! Sepetin içine böcekleri sen koymamıştın di mi Evren?" "İnsanla...