happy birthday Jeongin-ah

658 85 29
                                    


8 Şubat

"Her şeyin tam,değil mi?"annemin telaşlı sesiyle olduğum yerde dönüp duruyordum.Bu odaya belki de onuncu girişim falandı.

"Ya aldım işte her şeyi."diye bağırdım ayrı bir odadan.

"İyi çıkalım o zaman."

Elimdeki bavulları tek tek arabaya yerleştirirken bir anda ıslık sesi yayıldı etrafa.Kafamı o tarafa çevirdiğimde paytak paytak yürüyen Minho Hyung'u gördüm.

"Uçağın rötar yemiş bir saat."dedi yanıma geldiğinde.

"Erken gitsek iyi olur zaten."

"İyi o zaman gidelim hadi."dedi ve arabanın ön koltuğuna oturdu.Babam kornaya basıp sinir krizi geçirirken gülmekten başka bir şey yapmıyordum.

Son 2 aydır hep gülüyordum.Okul öncesi çocuk gelişimini tutturmuştum.Princeton uzun zamandır düşündüğüm bir okuldu ve ikinci tercihimdi.İlk tercihim annemin onlara yakın olmam için zorla yazdığım bir okuldu.Zaten tutmamıştı da.Şimdi de Amerika hayallerim gerçekleşiyordu.Pek bir sıkıntı çekeceğimi zannetmiyordum.Babam otel işletmesinde olduğundan pek çok dil biliyordu.Ben küçükken bana da katkısı olmuştu.İşime yarayacak kadar dil bilgim vardı.

Bir ev tutmuştuk okula yakın olan.Güzel ve merkeze yakın bir yerdeydi.Gidiş geliş sıkıntısı çekmeyecektim.İyi olmuştu o yüzden.Gülüşlerimin bir nedeni akademik başarımdı.Bir diğeri ise Minho Hyung çok mutlu görünüyordu.Okulu kazandığımı öğrendiğinde benden daha çok sevinmişti.Biliyordu küçüklük hayalim olduğunu.Her görüştüğümüzde yüzü gülüyordu,şakalar yapıyordu.

Ama aramızdaki mesafe hissedilecek kadar soğuktu.

Belki de bana acıdığı için böyle davranıyordu.Bilemezdim.Ama mutluydu işte.Jisung'la geliyorlardı bazen.Her ne kadar canım acısada güler yüzümle karşılıyordum onları.Çünkü olması gereken buydu.

"Şuraya oturalım."ve beklemeye başladık.Dakikalar saatleri kovaladı ve anons edildi.Yarım saat vardı.Her şeyim dediklerimin olduğu yerden kısa bir süre sonra ayrılıyordum.

Minho Hyung'un arkadaşlarıyla da dün vedalaşmıştım.Onlar da bana iyi geliyordu.Bazı şeyleri kısa süreli de olsa unutturuyorlardı.

"Of ben de gelecektim işte seninle.Nasıl kalacaksın sen tek başına oralarda."annemin bana sarılmasıyla gözlerimin buğulandığını hissettim.Kollarımı boynuna sarıp kafamı da aynı yere gömdüm.Huzur doluydu.

"Aklın kalmasın.Hep ararım seni."dedim ayrılırken.

"Gidiyorsun bayağı."babamla da sarılmamızı sonlandırdıktan sonra sıra Minho Hyung'a gelmişti.

Kollarını birleştirmiş tebessüm ederek bize bakarken benim ona baktığımı gördü ve kollarını açıp bekledi.Yavaş adımlarla yanına gittiğimde ilk sarılan ben oldum.Biz sarılırken son 15 dakika uyarısı geldi.Umursamadık.

"Dikkat et kendine.Sakın hastalanma.Ayrıca eve birilerini de atma."kıkırdadım ve belimi okşayan ellere kendimi bıraktım.Ağlayacaktım.

Biliyordu neyin ne olduğunu ve bana hâlâ böyle davranıyordu.Biliyorum,kardeştik ve abilik yapıyordu ama işte.Bilirsiniz o hissi.

Kalbinizi yakan türden olan hissi.

"Atmam merak etme."dedim ve ben de onun belini okşadım.

En sonunda artık gitmem gerektiğini fark ettiğimde ondan ayrılmadan konuştum.

"Belki şimdi yabancıyız ama ellerim çenemde seni izlemişliğim var.Seni özleyeceğim Hyung."ve sırtımı sıvazlayan eli durdu.Ona ilk sarılanın ben olduğum gibi ilk ayrılan da ben olmuştum.Ona baktığımda kafasını yere eğmiş gözlerini kırpıştırıyordu.

Ağlayacak,canı yanacaktı.

Ben bir yandan yürüyüp bir yandan da onlara el sallarken Hyung kötü duruyordu.Sözlerim miydi onu böyle yapan,yoksa gözlerim miydi ona öyle baktığım?Anlayamazdım.

Tam elimi indirdiğimde Minho Hyung kocaman lobide bağırdı.

"İyi ki doğdun Jeongin-ah!"

Güldüm ve yürümeye devam ettim.O bana el sallarken ben elimi kaldıracak gücü kendimde bulamadım ve onu öyle bıraktım.Biliyordum,üzülecekti.Ama olmuyordu.Ne elim kalkıyordu ne de başım.Arkama baktığımda hâlâ bana el salladığını fark ettim.Kalkmayan elime lanetler edip kafamı sallayarak karşılık verdim.Gülüyordum ama acının getirisiydi bu.

_

Koltuğa oturduğumda ellerimi cebime soktum.Elime geçen kutu ve kağıtla kaşlarımı çattım.O sırada yine anons okundu.10 dakika.Gördüğüm not kağıdını diğer elime aldım ve kutuyu açtım.İçinde içilmemiş bir dal sigara,izmarit çöpü ve küçüklüğümüzden bir fotoğraf vardı.El ele tutuşmuştuk karede.Kutunun kapağını kapatıp elimdeki notu açtım.

"Öncelikle iyi ki varsın Jeongin-ah.Aslında daha güzel bir hediye vermek istemiştim ama bu verdiğimin senin için daha değerli olacağını düşündüm.Yanlış düşündüysem üzgünüm.Daha önceden verecektim ama bilmiyorum.Sanırım gerildim.Bilirsin pek beceremem böyle şeyleri.Büyük bir ihtimalle çantana fırlatırım hediyeyi.Ya da ceketine falan attırırım.Her neyse.Fotoğrafa bakıp bakıp düşündüğüm geceler oldu.Düşünüp düşünüp ağlayarak uyandığım sabahlar oldu.Sen benim gibi yapma.Fotoğraf için harap olma.

Sen bir sigarasın Jeongin.Sen benim kutuya koyduğum o hiç dokunulmamış bir dal sigarasın.Zarifsin ve güzelsin.Bazen kafayı yedirtirsin.Çünkü teksin.Tek dal bir sigarasın.Bense o izmarit çöpüyüm.İçilmiş,atılmış,umursanmamış bir dalım.Hâlâ yanan kıvılcımın üstüne sönmesi için ayakkabıyla basılan izmaritim.

İyinin içinde kötü vardır derdin hep.Ben sana iyisin dediğimde söylerdin her seferinde.Daha sonra kötünün içinde iyi olduğuna inandırdın beni.Ben kötüydüm kendimce.Sen de o küçük iyiliktin.Ben de vardın ama bilen yoktu.

Bu hikayenin sonunda ikimiz de kalbimizden özür dileyeceğiz.Birimiz birisine attığı için,birimiz ise ona atmadığı için dileyecek.İyi ki doğdun Jeongin.Ve ayrıca çok özür dilerim.Seni ağlattım,seni üzdüm,belki de bazen kelimelerinin boğazında tıkılı kalmasına neden oldum.Hepsi için özür dilerim.Üzgünüm.Mutlu olmaya çalışalım."

Minho Hyung'un

-

Okurken fark ettiğim akmış mürekkep kalıntılarına kırıldı kalbim.Islaklıkla birlikte dağılmıştı mürekkep.Gülümsedim.Daha sonra dönüp tekrar okudum.Yeni yaşlar ekledim mektuba.Aynı onun gözyaşı diktiği gibi ben de diktim.En sonunda hâlâ kalkmayan uçağın camından aşağı baktım.

Elinde ona aldığım sigara paketi vardı.Kapağını açtı ve bir tanesini dudakları arasına aldı.Çakmağıyla birleştirdi sigaranın ucunu ve küçük alev yanmaya başladı.Ondan sonra da gözden kayboldu.

Özlemişti.

-

-son-

cigarette flower || jeonghoHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin