Bölüm 44 🧚‍♂️

3.9K 261 160
                                    

Hellooo aşkolarr

Nasılsınız ?

💜🦋🧚‍♂️

Keyifli okumalar

💜🦋💘💞🌈🦄💖🤍🩷🌹💘🦋🌹🌻🌈

Can'dan
~~~~~~~~

Sabah uyandığımda Berkay gelmemişti daha. Erken kalkıp ikimiz için kahvaltı hazırlamıştım. Ben uyanmadan geleceğini söylemişti ama gelmemişti. Öğlene kadar onu bekledim. Ne geldi ne de aradı. Haber almadıkca daha çok endişeleniyordum.

Öğlen saat 4 olmuştu.Zaman su gibi akıp giderken Berkay'dan hàlà bir haber yoktu. Evde böyle boş boş oturamayacağımı anladığımda hızlı bir şekilde hazırlanıp askeriyeye doğru yola çıktım. Belki Berkay'dan haberi olan biriler vardır.

Askeriyenin bahçesine girdiğimde binanın önünde 2 tane ambulans, 3 tane de asker vardı. Onlara yaklaştığımda orta yaşlarında bir asker, galiba diğerlerinden yüksek rütbeliydi. Önde durmuş sert bakışlarla karşıya doğru bakıyordu. Diğerilerine baktığımda askerlerden biri Demir komutandı. Diğerini ise tanımıyordum. Demir'e sorsam bir umut belki biliyordur diye hızlı adımlarla onlara doğru giderken yanımdan asker aracı hızlıca geçip binanın önünde durmuştu. Adımlarım yavaşlarken neler olduğunu anlamak için oraya doğru gittiğim de asker aracından yaralı bir asker çıktı. Hemşireler onu sedyeye yatırıp ambulans aracına bindirdiler. Biraz daha onlara yaklaştığımda bir tane asker sedye gibi bir yerde yatıyordu. 4 asker taşıyordu onu. Eli yere doğru sarkıyordu ve elindeki kan yere damlıyordu. Bakışlarımı elinden çekip vücuduna baktığımda vücudunun her yerinde kan vardı hatta yeşil asker üniforması kırmızı renge boyanmıştı. Gözlerim anında dolarken bakışlarımı yüzüne doğru çevirdim ama önünde asker olduğu için görememiştim. Biraz daha yaklaştığımda onu götüren askerlerden biri konuşmuştu. " Şehit oldu komutanım" dedi üzgünce.
Bakışlarımı Demir'e çevirdiğimde gözleri dolu bir şekilde bana bakıp tekrar şehit olmuş askere çevirdi. Dik duruyordu ama gözlerinin ışığı sönmüştü. Bıraksalar bağıra çağıra ağlardı. Tekrar bana baktığında tam bir şey söyleyecekti ama söylemedi. Kaşlarımı çatıp ona doğru giderken istemeden bakışlarım yanımdan geçip götürülen askere değdi.

Yüzünü gördüğümde haraket edemedim hiç bir şey düşünemedim. Donmuş bir şekilde şehit olmuş askere bakıyordum. Yüzünün her yeri kanıydı. Sağ kaşının üzerinde kurşun vardı. Yüzü kan olduğundan yüzünü tam görememiçti. Yüzünü görmek için ona yaklaştığımda nefesim kesildi. Kalbim durdu sanki. O an orada ben olmak istedim. Kalbimin durmasını istedim.

Gözlerim dolarken kısık sesle "Berkay?" Diye bildim. İnanmıyordum o olduğuna inanmak istemiyordum.
Kulaklarım uğulduyordu. Hiç bir ses duymuyordum. Zaman durmuştu sanki.

Berkaya doğru gidip kanlı yanaklarını tutarak "Berkay.... se-sevgilim uy-uyan. Uyan ev-evimize gidelim." Ağlamaktan konuşamıyordum. Ellerimi yakasına doğru götürüp sıkıca tutup sarsarak
"BERKAY KAlK... UYAN SEVGİLİM....beni bırakma. Uyan evimize gidelim lütfen...
Yalvarırım." Sonlara doğru kısık sesle konuşmuştum. Ona sarılıp ağlayarak.
Uyanmasını söylüyordum. Ama Berkay beni dinlemiyorudu. Uyanmıyordu. Güzel kokusunun yerine kan kokuyordu. Her yerinde kanlar vardı.

Kafamı kaldırıp kanlı yüzünün her yerini öptüm. Göz yaşlarım onun kanına karışıyordu "Se-sevgilim.. Yalvarırım kalk. Uyan.. hani söz vermiştin. Ha-hani sa-sağ salim gelecektin." Deyip kapalı olan aşık olduğum gözlerinden öptüm, sonra yanaklarından, alnından öptüm.

Komutancı BxB TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin