IV

648 73 29
                                    

Merhaba. Ben bu hikayeyi yazıyorum da beğeniliyor mu bilmiyorum. Düşüncelerinizi söylerseniz çok sevinirim iyi okumalarrr...
.
.
.
"Minho?"

Jisung çok şaşırmıştı çünkü Minho'yu beklemiyordu.

"Jisung iyi mis-"

Minho sözünü bitirmeden Soobin içeri dalmıştı.

Hemen koşup küçük kardeşine sarıldı. Küçüğünün yüzünü avcunun içine alarak,

"İyi misin bir şeyin var mı bebeğim?"

Hemen vücudunu kontrol etmeye başlamıştı ki gördüğü şeyle gözlerinden ateş fışkırmaya başladı.

Jisung'un bileği sıkmaktan morarmıştı ve boğazı kızarmıştı. Gözleri de ağlamaktan şişmişti.

Soobin kendini daha fazla tutamayıp Jaemin'e yumruklarını yağdırmaya gitti. İlk yumruğunu atacakken Minho onu durdurdu.

"Hyung dur vurma, direkt müdüre gidelim. Eğer vurursan haklı olduğunuz yerde haksız duruma düşersiniz."

Soobin Minho'nun dediklerini haklı buldu ama içinden bırakmak gelmiyordu.

"Çıkışta hep beraber hallederiz işini, ama okulda olmaz."

Bak bu en mantıklısıydı. Soobin başıyla onaylayıp Jaemin'i yakasından tuttu ve Minho'ya

"Çok teşekkür ederim. Adın ne senin?" diye sordu.

"Minho, Lee Minho"

"Minho, ben de Soobin. Bir şeye ihtiyacın olursa bana haber ver. Elimden geldiğince sana yardım etmeye çalışırım."

"Teşekkürler hyung."

"Hadi hepiniz gelin müdüre gidelim."

Jisung abisine seslendi.

"Hyung siz gidin ben Minho ile bir şey konuşacağım. Biz hemen sana yetişiriz."

Soobin onaylayıp Jaemin'i sürükleyerek götürdü. Jisung hemen Minho'ya döndü.

"Minho sana çok teşekkür ederim gerçekten minnettarım."
"Rica ederim teşekkür etmene gerek yok. Bir şey de yapmadım zaten."

"Çok merak ediyorum, dersin ortasında nasıl dışarı çıkıp beni buldun?"

Flashback

Minho sınıfta oturup Seungmin'le sohbet eden Jisung'u izliyordu.

Jisung'u gerçekten çok seviyordu. İpek saçlarını, sincabı andıran yanaklarını, oturunca anime kızı gibi çarpışan bacaklarını, bir şey anlatırken büründüğü heyecanı, mimiklerini, insanları dikkatle dinleyişini... Her zerresini çok seviyordu. İstese günlerce, haftalarca turistlerin sanat eserlerini izlediği gibi sevdiği çocuğu izleyebilirdi.

Hem Jisung'u izliyor hem de sohbetlerini dinliyordu. Arada kahkaha atmamak için kendini zor tutuyordu.

Jaemin'in geldiğini görünce göz devirdi. O an konuşmaları duyabildiği için kendini çok şanslı hissetti.

Jisung'u bu kadar darladığını görünce kalkıp uyarmak istedi ama sonra kendi kendine "Otur oturduğun yerde Minho. Karışmak sana mı kalmış?" dedi.

Sonra Jaemin'in Jisung'u tutup sürüklediğini görünce sinir küpüne dönüştü ve kalkıp peşlerinden gitti.

Kendine sürekli sakin olması ve mantıklı düşünmesi gerektiğini hatırlattı. Biraz olduğu yerde düşündü ve en mantıklısının gizlice gittikleri yeri takip etmek olduğunu düşündü ve bunu uyguladı.

En sonunda kullanılmayan depoya kitlediğini görünce yıkarı çıkıp görevliden anahtarı istedi. Görevli vermeyince uzun uğraşlar sonucu gizlice aldı ve aşağı indi. Pardon, koştu. Çok pardon, uçtu.

Hemen kapıyı son hızıyla açtı ve içeri girdi.

Flashback end

"Ben de tam hatırlamıyorum. Bir şekilde buldum işte. Boşver sen onu, iyi misin?"

"Sayende iyiyim. Tekrardan çok teşekkürler."

"Rica ederim ne demek."

Minho Jisung'u alıp Soobin'e yetişti. Hep beraber müdürün yanına gittiler. Müdürle konuşurken teneffüs zili çalmıştı.

"Yarın ailenizi çağırın, disiplin kurulu toplanacak. Ona göre bir karara varalım."

Hepsi teşekkür edip müdürün odasından çıktı. Jaemin sinirden stresten kendini yiyecek kıvama gelmişti.

Jisung odadan çıkınca karşısında Felix, Hyunjin, Jeongin, Seungmin ve Changbin'i gördü.

Arkadaşlarının çıktığını görünce yanına gittiler. Felix hemen Jisung'a sarıldı.

"Tanrım, çok korktum senin için! İyi misin bir şeyin var mı?"

Aynı Soobin gibi vücudunu tarafı ve sargılı bileğini gördü. Arkadaşları sorgular gözle bakınca Jisung açıklama ihtiyacı duydu.

"Şey, biraz fazla sıkmış galiba. Azıcık morardı."


"Jisung emin misin iyi olduğuna?"


"İyiyim Jeongin gerçekten. Merak etme." diyip gülümsedi Jisung.

O sırada Soobin, Changbin ve Minho'yla konuşuyordu.

"Yarın çıkışta ben, sen , Minho, Chan, Hyunjin şu amipin işini bitirelim. Minho seni saydım ama gelmek zorunda değilsin. İstersen gel."

Minho heyecanla cevap verdi.

"Hayır, gelirim zaten yarım kalan işimi bitirmek istiyorum."

Konuşmayı duyan Seungmin araya girdi.

"Ben de geleyim."

"Hayır biz yeteriz boşuna inciteceksin şimdi kendini." dedi Changbin.

Soobin Changbin'in kafasına vurup
"Oğlum salak mısın? Çocuk dövüş kulübünde. Senden benden daha iyi. Gel Seungmin gel." dedi.

Changbin duyduklarına inanamamış bir şekilde ikiliye bakıyordu. Seungmin ise Changbinin şaşkınlığına gülmeden edemedi.

.
.
.
4 kardeş yemek masasına oturmuş sohbet ediyordu. Pardon, Soobin avazı çıktığı kadar bağıra bağıra bugün yaşananları anlatıyordu.

"SONRA İŞTE DİSİPLİN KURULU TOPLANACAKMIŞ ÇIKARKEN JAEMINI GÖRMENİZ LAZIMDI AYNI TERLİKSİ HAYVANA DÖNDÜ GÖT KORKUSUNDAN. AMA BİZ YARIN GÖSTERCEZ ONA GÖT KORKUSUNU! DEMİ LAN CHAN?"

Chan da ikna olmuş bir şekilde heyecanla Soobin'in söylediklerini onayladı.

"O zaman yarın gelmem gerekiyor disiplin kurulu toplanacaksa." dedi Tae.

"İşin yoksa" dedi Jisung.

Gergin bir sessizlik kapladı odayı. En sonunda Taehyung kendini daha fazla tutamadı ve derin bir nefes alıp konuşmaya başladı.

"Ji, demeyeyim demeyeyim diyorum ama ben sana demiştim. Seni milyon kere uyardım değil mi dikkat et, karşına her çıkanla sevgili olma diye?"

"Ya hyung yine başladın. O karşıma çıkanla sevgili olduğum biri değildi diyoru-"

"Oha tamam o zaman 6 kişi okul çıkışı intikama gidiyoruz!" diye sözünü kesti Chan.

Sözünü kesti çünkü bu olayın uzayacağını ve tartışmaya başlayacaklarını biliyordu. Chan'ın bu söylediğinden sonra herkes sessizce yemeğini yedi.

Elimden geldiğince hızlı bölüm atıyorum. Destek olursanız çok sevinirim<3

OLeander • MinsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin