Yine her zamanki gibi okula yürüyorduk. Gerçekten okuldan çok sıkılmıştım.
Bi an önce tatilin gelmesini ve arkadaşlarımla sabahlara kadar gezmek istiyordum.
Çaktırmayın, öyle bir şey olmayacağını ben de abilerim de çok iyi biliyorduk. Ama hayal kuruyordum işte. Ne de olsa hayal kurmak beleş.
Bugün okuldan sonra Seungmin bize gelecekti. Sırf bu yüzden Chan hyungdan özellikle bizi okuldan almasını istemiştim. O da beklemediğim bir istekle seve seve kabul etmişti.
Soobin yine hiçbir şekilde ilgilenmediğim anılarını heyecanla anlatırken arkadan bir ses duydum.
"Hey Jisung!"
Arkamı dönmemle mor saçlı yunan tanrıçasını görmem bir oldu. Tanrım, bu çocuk neden bu kadar yakışıklıydı?
Ben içimdeki düşünceleri susturana kadar yanımıza gelmişti bile. Soobin de Minho ile bu aralar fazla yakınlaşmıştı. Changbin sayesinde yakınlaşmışlardı ama yıllardır dost gibilerdi.
"Naber kardom? Nasıl gidiyor?" Soran kişi Soobin'di.
Onlar biraz sohbet ettikren sonra okula varmıştık. Soobin arkadaşlarını görünce bizle vedalaştı ve gitti.
Evet, şimdi ben ve yanımdaki süper kusursuz Lee Minho baş başa kalmıştık. Gerilmeye başladım.
Minho ise benim aksime çok rahat duruyordu. Sessizce yürüyorduk. Bir anda kolunu omzuma attı ve telefondan ders programına bakmaya başladı.
"Hm. İlk ders bedenmiş. Çantalarımızı bırakalım da spor salonuna inelim."
Cevabımı merak edercesine yüzüme bakmaya başladı. Bense omzumdaki koldan o kadar gerilmiştim ki sadece 'peki' demekle yetinmiştim.
Çantalarımızı sınıfa bırakıp aşağı inmeye başladık. Felixlerin çantası sınıftaydı ama kendileri yoktu. Bu demek oluyor ki hepsi aşağı inmişti.
Merdivenleri inerken Minho bana bir soru sordu.
"Jisung."
"Hm?"
"Okul çıkışı biraz takılmaya ne dersin?"
"Çok isterdim ama bu akşam Seungmin bize gelecek. Eğer müsaitsen bir sonraki akşama ayarlayalım."
Söylediğim şeyle gözlerini devirdi. Anlamadığımı belli ederek tapılası kahve gözlere baktım.
"Sadece Seungmin mi geliyor?"
"Evet?"
"Diğerlerini neden çağırmadın?"
"Çünkü halletmemiz gereken önemli bir iş var."
Sinsice önüme döndüm ve sırıtmaya başladım. Tabii bir anda önümde dikilip beni durdurunca gülüşüm şaşkınlıkla silindi.
"Ne işiniz varmış bakalım?"
Kıskandı galiba. Bu hoşuma gitmişti.
"Bana bak, kıskandın mı yoksa?"
"Evet. Seungmin'le çok yakınsınız ve kıskanıyorum."
"O zaman merak etme, Seungmin abimden hoşlanıyormuş. Aralarındaki çekimi gözlemlemek için bize gelecek ve bende Seungmin'in haberi olmasa da bir plan yaptım."
Ben konuşurken çoktan yürümeye başlamıştık. Minho'nun keyfi ise hemen yerine gelmişti.
"Ne plan yaptın bakalım sincap?"
"Sincap mı?"
"Evet. Sincaba benziyorsun şu yanaklara bak."
Yanaklarımı sıkarken söyledi. Tamam, utanmıştım. O da utandığımı anlasa gerek yüzüme bakarak konuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
OLeander • Minsung
FanfictionÜç abisiyle birlikte yaşayan ve yeni sakat bir ilişkiden çıkan Jisung'un yolu Minho'yla kesişir. "Senin bu güvensizliğin beni gerçekten deli ediyor!"