|0.2|

361 31 67
                                    

Okumayın diyorum okuyorsunuz.. ayıp.

Saat gece 12'yi geçti yani artık pazartesideyiz o yüzden yeni bölümm

Evimden yanımdaki çantam, üzerimdeki kıyafetler ve arabam hariç hiçbir şey almadan ayrıldığım geceyi bir otelde geçirdim. Beynim sürekli çalıştığı ve bir şeyler planladığı için de koltukta uyuklamak hariç gram uyku girmedi gözüme.

Ertesi sabah leziz bir kahvaltıdan sonra ilk işim şirkete gitmek oldu. Öyle şatafatlı bir yer değildi burası. Babam bu işe girdikten birkaç yıl sonra alım satım planlamalarının ya da toplantılarının yapılması için dubleks bir ev satın almış ve içini düzenleyerek iş yeri haline getirmişti.

Buraya da en son dört yıl önce geldim.

Her şey ve herkesin en son bıraktığım haliyle durması beni şaşırtsa da samimi gülümsemem ve dik başlı yürüyüşüm ile üst kattaki babamın odasına çıktım. Odaya girdiğim andan itibaren içime dolan anılara rağmen babamın koltuğuna oturdum.

Eğer dünde olsaydım hıçkıra hıçkıra ağlardım. Ama bu gün değil.

Benim hemen ardımdan odaya giren beta sekretere sanki hiçbir şey değişmemiş ve her şey normalmiş gibi gülümsedim. "Günaydın Munhee. Bana orta şekerli bir Türk kahvesi getirir misin?"

Bu durum onu birkaç saniye duraksatsa da ikiletmeden kahve için odadan ayrıldı. Kapı kapandığı anda bir damla göz yaşı sol gözümden yanağıma doğru süzülmeye kalktı ama ona izin vermedim.

Güçlü omegalar ağlamaz.

Munhee kahvemle geri döndükten sonra son gelişmeleri aktarmaya başladı.

"Son bir ayda şirketi kendi kendimize idare ettik fakat babanızın yokluğu çok hissedildi. Ben olabildiğince önceden ayarlanan her ihaleye girdim ve babanızın istediği şartlarda teklifler verdim. Bazılarını kaybettik ama maddi bir zarar açılmadı. Önümüzde yetişmekte olan meyveler var onların satışı için ihale açmalıyız. Bunun şartlarını ayarlama kararını ben veremeyeceğim için bekletiyorum ama daha fazla uzatamam. Alıcılar kapımıza dayandı. Bizden almazlarsa başkasına gidecekler. Müşteri kaybetmek istemeyiz."

Gözlerimin yönü camdan tarafta olmasına rağmen dikkatlice dinledim Munhee'yi. "Eğer tek sorun buysa hiçbir şey değil. Eminim çözeriz Munhee."

Aslında ajussi demem gereken yaşta fakat burada patron benim.

"Aslında hayır."

Camda olan gözlerimi ona doğrulttum. "Anlamadım?"

"Tek sorunumuz bu değil."

"Diğerlerini de söyle o zaman. Ve bir çözüm bulmaya çalışalım."

"Tarlalarımızda çalışan işçiler babanızdan sonra başa kimsenin geçmediğini öğrenmişler ve işlerini aksatıyorlar. Her sorunlu ürün markamızın değer kaybı için çok büyük bir sorun teşkil ediyor."

Babam işçilerini her zaman çok sevmiş ve asla onlara karşı yanlış bir davranışı olmamıştı. Bundan mıdır bilmem işçilerimiz de her zaman bizim için canla başla çalışan insanlar olmuştu. O yüzden hiç kimse o insanların babamı kaybettikten sonra bize sırtını döndüğüne beni ikna edemezdi.

Muhteris | ChanminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin