6. BÖLÜM

59 13 7
                                    

"Baba?" diye seslendim. Kafasını hafif sola doğru çevirdi sonra yine doğrulttu ve sağ elini sakince kaldırıp elinle gitmemizi gösterir gibi salladı. Abim onu anlayıp bizi depodan çıkardı. Adamın kim olduğunu doğru düzgün görememiştim babam tam karşısında duruyordu göstermek istemezcesine.

Tarık abim bizi çıkarınca orada kala kaldık biz Buse'yle. "Bu böyle olmayacak" deyip, kapının karşısına geçip çok güçlü bir şekilde vurdum. Elim çok acıdı vururken ama belli etmedim sadece yüzüm ekşidi biraz o kadar. Elime dokunmadım, bakmadım bile.

Kapıyı abim aralayıp, zorla çıkmaya çalıştı araladığı yerden. Yanımıza gelip "Hemen geliyoruz, burası şuan karışıyor biraz ama sorun yok babam hallediyor. Sadece sizin onları, onlarda sizi görmesini istemiyor o kadar." dedi ve içeri girdi.

"Allah Allah ya neymiş bu gizemli olan?" dedim Buse'ye, bana bakıp sadece omuzlarını kaldırdı. İkimizde kollarımızı bağladık ve onları bekledik uzun bir süre.

Sonunda çıkabildiler ardından o adamlarda çıktı. O adam tam Asil'e benziyordu. Ben yüz şeklimi olduğu halden çıkarıp çok ciddi ve hiç gözümü kırpmadan bakmaya başladım ve Buse'yi cimcikliyordum ama Buse umursamıyordu.

Sonra öyle fazla sıktım ki canı yandı büyük ihtimalle. Gözlerini bana çevirip sonra baktığım yere baktı çok şükür ki o adam hala gitmemişti. Buse' de şoklar içinde bir bana bir adama bakıyordu ve ikimizde aynı anda bakışlarımızı ondan ayırıp birbirimize baktık.

"Yoksa?!" dedi Buse. Yüzümü hafif yere doğru indirip kaldırdım ve aşağı yukarı salladım. Buse'den bu adam hapisten çıkmış mı çıkmamış mı öğrenmesini istedim, iş arkadaşlarından birini aradı ve hala hapiste olduğunu söyledi. Peki ya bu adam kimdi? Asilin ikizi mi bu? Yoksa hiç tanışmıyorlar bile mi? Yine çözülemeyen sorular, yine gergin ben.

Babam ve abim yanımıza doğru geldiler, gideceğimizi söylediler. Ben sadece sessiz, gözümü ayırmadan o adama bakmaya çalışıyordum arabaya binene kadar.

Arabaya bindik. "Ben bu adam kim? Asil'e neden bu kadar çok benziyor? Asil ablamı mı öldürdü acaba, o yüzden mi hapiste?" Sorular çoğalıyordu. Gün geçtikçe çoğalıyordu. Bulmacadan çıkmıştı artık ve bu oyunun da eğer bir oyunsa, tadı kalmamıştı. Gerçekleri bir kaç saat içinde öğrenemezsem ölecekmişim gibi hissetmeye başlamıştım.

Eve gelince ben odama Buse'yle çıktım ne yapacağız diye düşünmeye başlamıştık. Sonra Buse bana "En iyisi biz Trabzon'a geri dönelim, Asil'i bir güzel sorguya çekelim" diye teklif etti. Ben bunu kara kara düşündüm ve sorusuna cevap verdim.

"Şimdi Buse bunlar bir kişiydi demi?iki oldular çok garip değil mi?"

"Evet? Aklında bişey mi var Ada?"

"Bence biz gitmeyelim."

"Çünkü gidersek daha da bulamicaz kimin, neyin nesi olduklarını. Asil mi değil mi bile bilmiyoruz, ki hapiste çalışanlara göre değil ama belli olmaz yine de. Şu adamı bizim bir şekilde tekrar görmemiz lazım ve bir şekilde konuşmamız lazım ama nasıl?..."

Buse yüzünü bana doğru, dudaklarını büzerek çevirdi "Ben diyorum ki, acaba yanlarına birilerini mi sızdırsak bizim ekipten? Ne dersin?"

Şaşırarak elimi şıklattım ve işaret parmağımı ona doğru uzattım "Sana daha önce bir dâhi olduğunu söylemiş miydim? Helal be!"

"Ay biliyorum yaa" deyip saçınla oynadı ve işe koyulduk. Hangi iki kişi en çok işimize yarar diye seçmeye çalışıyorduk. Herkesi bir güzel inceledikten sonra seçtik ama yarını beklicektik ne olur ne olmaz için. Onları yarın aramak en güvenliydi.

HAPİSHANEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin