Hapise girmeden önce
Yazardan;
Asil çok çaresiz bir şekilde salondaki koltuğa oturmuş, iki elini boynuna gömmüş ve kafasını eğiltmiş bir şekilde öylece yere bakıyordu. Gözlerinden göz yaşı damlıyordu. Annesi de ona bakıp bakıp ağlıyordu.Asil kafasını kaldırıp, koltuğa yalanmıştı ve annesine bakıyordu. Başka çaren yok oğlum abinin ailesi var, iki tane küçük çocukları var o oralarda yapamaz gibi bakışları vardı annesinin ona karşı.
Annesini öyle görmeye dayanamadı. Abisini çağırmaya gitti ve abisine cezayı onun üstlenmek istediğini söyledi. Babaları arkasından geldiğini görmeyen Asil bakışlarını babasına çevirdi.
" Ne saçmalıyorsun oğlum sen? "
" Baba görmüyor muyum sanıyorsunuz ben sizin halinizi? Hepiniz ben suçluymuşum, bu cezayı benim üstlenmem gerekirmiş gibi bakıyorsunuz bana. Ağzınız varsa sizin yediğiniz tüm haltlar bana kalacak yani! "
" Asil, abicim saçmalıyorsun ben seni salmam bir yere evet çocuklarım var ama bu illaki ikimizden biri üstlenmesi gerektiği anlamına gelmiyor. "
" Niye anlamıyorsunuz siz beni ya? Kızın babası ve abisi heryerde katili arıyorlar, siz uğraşmaktan ve herşeyin üstünü örtmekten sıkıldınız görüyorum. Peki siz? Peki siz niye kızın kardeşini öldürmek istediniz? Yani ne yapmış olabilir bu küçücük kızın babası size? Mal mülk mü çaldı? Değdi mi peki yıllarınızı vermeniz? Değdi mi soruyorum gerçekten size? Bu kadar zamanı bunun için harcamanıza değdi mi? Ben size daha da birşey demiyorum " deyip babasına ve abisine baktı, ardından hızlı adımlarla merdivenlerden indi ve dışarı çıktı.
Babası oğlunun aklına birşey taktı mı yapacağını bildiği için tüm korumlara haber salmıştı. Yapmaları gereken Asil'i ya evden çıkarmamaktı sinirliyse yada sakin bir haldeyse korumalarla gideceği yere gitmeseydi. Neredeyse küçük Ada'nın yaşadığı şeyleri yaşayacak duruma geliyordu. Tek fark yaş. Biri daha 11 yaşındayken diğeri ise 27 yaşında bu durumu çekmek zorundaydı. Fakat Asil'in bundan haberi yoktu.
Babası arkasından bakıyordu sadece ellerini cebine koyup. Asil ise çok hızlı ve sinirli bir şekilde arabasına doğru yürüyordu. Ama ne yazıkki önünü evin korumları kesmişti " Efendim, şuan çok sinirlisiniz dışarı çıkmanız yasak lütfen zorluk çıkarmayın ve içeri girin babanızın özel kuralı vardır. "
" Ne özel kuralı ya! Ne diyorsun sen aklını mı yitirdin?! Çekil şuradan delirtmeyin beni! " deyip korumayı önünden çekmeye çalışmıştı fakat başarısız oldu. Korumalar ısrarla Asil'i bırakmıyordu.
" Ya bırakın beni!" dedi dinleyen olmamıştı ne yazık ki. Asıl zorluk çıkardığı halde içeri sokmaya başarmışlardı.
" Efendim, sakinleşin istediğiniz yere götürücez seni. Sadece sakin olmanı istiyoruz! "
" Ben gayet sakinim! Açın şu kapıyı! "
Ses yoktu. Babası en üst merdivende ellerini cebine koymuş sadece ona bakıyordu. Bunu görünce daha da sinirlenmişti hızlıca yanına gidip "Ne yapıyorsun sen baba!" diye diye bağırmıştı.
"Yetmemiş yıllardır beni mafya yapmaya uğraşıyorsun istemediğime rağmen. Bir ara olmuştum evet, size yardım ediyordum ama yanlış birşey olduğunu anladığım da geri çekildim. Bunu çok iyi biliyorsun, başaramadın. Senin gibi beni yapmaya başaramadın. Şimdi ne oldu? İyi biri olmam mı kulağa hoş gelmeye başladı? Hani beni kötü biri yapmak istiyordun? Şimdi o... Yoksa... Yoksa o küçücük kıza çektirmek zorunda kaldıklarınızı mı bana bu yaşta yaşatacaksın?"